ABD'de 3 Kasım'da yapılacak genel seçimlerde Demokrat Parti'nin başkan adayı olmasına kesin gözüyle bakılan Joe Biden'ın 19 Ocak'ta New York Times (NYT) yayın kuruluna verdiği söyleşide söylediği sözler Türkiye'de gündem oldu. Söz konusu konuşmanın ardından iktidar ve muhalefet kanadından tepkiler geldi.
7 önce yapılmış açıklamanın AKP'ye yakın basın organları tarafından gündem yapılmasının ardından muhalelefet ve iktidar kanadından peş peşe tepkiler geldi.
CHP'den ayrılacağı konuşulan Muharrem İnce, Biden'e tepki gösterdiği sözlerinde, "Atatürk'ün de söylediği gibi bağımsızlık karakterimizdir! Türkiye'de Hükümet değiştirmek sizin işiniz değil, milletin işi" dedi.
Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu ise konuya ilişkin yaptığı açıklamada, ""Türkiye Türkiye'den yönetilir. Ülkemiz siyasetini dizayn etmenize asla izin vermeyeceğiz! Sorunlarımız ne kadar büyük olursa olsun, kendi içimizde çözecek bilgi, birikim ve tecrübeye ülke olarak sahibiz. Siz kendi dertlerinize yanın. "I Can't Breathe" dedi."
7 ay önce söylenen sözlerin bugüne gündeme getirilmesine ilişkin açıklama yapan Tuncay Özkan ise İletişim Başkanı Fahrettin Altun'a sert sözlerle tepki gösterdi. "Biden'e haddini bildiririz ama sizin amacınız ne?" diyen Özkan, Altun'a şu sözlerle tepki gösterdi:
"Aralık 2019'da söylenen sözlerin bugün gündeme getirilmesiyle ne amaçlanıyor? Biden'e haddini bildiririz ama sizin amacınız ne? Bugüne niye beklediniz? Hangi pazarlığın içindesiniz? ABD'deki Türk yetkililerin akılları başlarına yeni mi geldi?"
Altun'un Twitter'dan yaptığı paylaşım şu şekilde:
"ABD Başkan Adayı Joe Biden'ın Aralık ayında kullandığı, nitekim bugünlerde medyaya yansıyan ifadeleri Türkiye üzerinde oynanan oyunların ve müdahaleci yaklaşımların adeta bir yansımasıdır. Bu ifadeler demokrasiyle ve TürkiyeABD ikili ilişkilerinin doğasıyla örtüşmemektedir" dedi.
Biden, söz konusu söyleşide, "Erdoğan bir otokrattır, yapmamız gerektiğini düşündüğüm şey, ona karşı çok farklı bir yaklaşım benimsemek ve muhalif liderleri desteklediğimizi açıkça ortaya koymak" ifadesini kullandı. Muhalefete desteğini açıkça belirten Biden, "Erdoğan'ı mağlup edin. Darbeyle değil, seçim süreciyle" dedi.
Hükümete yakın çok sayıda medya kuruluşunun bugün gündeme getirdiği 19 Ocak 2020 tarihli söyleşide Biden, Pulitzer ödüllü editör Kathleen Kingsbury'nin "Erdoğan'ın tavrı göz önüne alındığında, Amerika Birleşik Devletleri'nin Türkiye'de hâlâ nükleer silah bulundurmasından rahatsızlık duyuyor musunuz?" sorusuna şöyle yanıt veriyor:
"Cevap, rahatlık düzeyim büyük ölçüde azaldı. Erdoğan ile çok zaman geçirdim. Yönetimimizdeki herkesten daha fazlasını yaptık çünkü Erdoğan benimle İslam karşıtı olmadığımı düşündüğü için konuşacağı sonucuna vardı. NATO'ya seçildiğinde, 'Bize ulaşmak zorundaydın. Bu, başka bir Müslüman ülke getirmek için bir fırsattır' dedim.
"Erdoğan bir otokrattır. Kendisi Türkiye'nin cumhurbaşkanı ve çok daha fazlası. Şimdi yapmamız gerektiğini düşündüğüm şey, ona karşı çok farklı bir yaklaşım benimsemek ve muhalif liderleri desteklediğimizi açıkça ortaya koymak. Parlamentoya katkı sunmak isteyen Kürt toplumunu entegre etmek için bu iş bir süre iyi gidiyordu bir yol haritamız olduğunu açıkça göstermemiz gerekiyor. Düşündüğümüz şeyle ilgili sesimizi yükseltmemiz lazım, bedel ödemeli. Nasıl çalışacaklarını anlamak için çevresinde savaş uçağı uçurdukları, hava savunma sistemi olduğuna göre ona belli silahlar satmaya devam edip etmeyeceğimiz konusunda bedel ödemeli.
"Yani çok endişeliyim. Onun için çok endişeliyim. Ama yine de benim onlarla yaptığım gibi daha doğrudan ilişki kurarsak, Türk liderliğinin hâlâ var olan unsurlarını destekleyip onlardan daha fazlasını elde edebileceğimizi ve cesaretlendirebileceğimizi düşünüyorum. Erdoğan'ı mağlup edin. Darbeyle değil, seçim süreciyle. İstanbul'dan dışarı atıldı. Partisi İstanbul'dan dışarı atıldı. Peki biz ne yapıyoruz? Burada oturup boyun eğiyoruz. Yapacağım son şey Kürtler konusunda ona teslim olmak olurdu. Kesinlikle yapacağım son şey.
"Onunla Kürtler hakkında birkaç görüşme yaptım ve o sırada üzerlerine gitmiyorlardı. Şunu açıkça belirtmeliyiz ki Türkiye Rusya'ya bağımlı olmayı istemek zorunda değil. Uzun zaman önce o elmadan bir ısırık almışlardı. Ama şu ana kadar onlara davrandığımız şekilde devam etmeyeceğimizi anlamak zorundalar. Bu yüzden çok endişeliyim. Üslerimiz ve onlara erişimimiz konusunda da çok endişeliyim. Bölgedeki müttefiklerimizle bir araya gelerek, nasıl başa çıkabileceğimiz konusunda çok çalışmamız gerektiğini düşünüyorum. Özellikle Doğu Akdeniz'deki petrol faaliyetleri ve konuşulması çok uzun sürecek çok sayıda başlar şey. Ama cevap evet, endişeliyim."