Eyleme katılan yöre kadınlarının isyanı ise yürek yakıcıydı. İşte o ağıtların metni:
“Vicdanınıza sesleniyorum. Biz topraklarımızı vermek istemiyoruz. Vermeyeceğiz de. Günlerdir maden için köyümüzü talan ediyorlar. Biz bir ağaca kıyamazken ormanı talan ettiler. Bizi yok edecekler. Türkiye sesimizi duysun. Danıştay duymuyor bizi. Danıştay’ı bekleyin diyoruz beklemiyorlar. Ne olur Danıştay bize yardım et.”
“Tarım ve hayvancılık yaparak köyümüzde yaşamak istiyoruz. Bu suç mu? Bizim dedelerimiz topraklarımız için şehit oldu. Biz de bu toprakları torunlarımıza bırakmak istiyoruz. Bunu artık duysun kim duyacaksa.”
“Bunlar ağaçlarımızı kestikçe bizim içimiz kan ağlıyor. Başınızı yastığınıza rahat koyamazsınız. Bu kıyımı yapmayın. Bizim memleketimiz size değersiz gelebilir ama bizim için çok değerli. 1915’te bu topraklar kanla kazanıldı ve ‘Çanakkale geçilmez’ denildi. Vicdanlarıyla baş başa bırakıyorum hepsini.”
“Biz bu ormanları vermek istemiyoruz. Lütfen ne olursunuz köyümüzü terk edin. Ormanlarınızı telef etmeyin. Biz bu madeni istemiyoruz.”
“İşin en acı veren tarafı burada çalışan halkın da paraya tutsak edilmesi. Önce insanları yoksullaştırıp köleleştirdiler. Bunu AKP hükümeti bilinçli olarak bu duruma getirdi.”
İzmir Bağımsız Milletvekili Salih Uzun, Meclis’te yaptığı konuşmada bütün ihaleleri Cengiz Holding’in kazandığını söyledi. “Ülkede ne varsa hepsi Cengiz’e veriliyor” diyen Uzun, şöyle konuştu: “Ne hikmetse bütün ihaleleri o meşhur beşliden biri kazanıyor; Cengiz Holding’i kastediyorum. Kaz Dağları’nda altın aranacak, Cengiz’e; Sinop’ta bakır çıkarılacak, Cengiz’e; yetmez, hava Cengiz’e, su Cengiz’e. Yerin altı Cengiz’e; yerin üstü Cengiz’e! Her şey bir kişiye verilir mi ya? Bu hesap bir gün dönecek.”
Sözcü