Üst gelir grubuna yönelik lüks konut projelerinin hayata geçirildiği Bodrum’da imara açık boş arazi bulmak her geçen gün zorlaşıyor. İstanbul’daki yoğun yapılaşma için “Biz bu şehrin kıymetini bilmedik, biz bu şehre ihanet ettik, hala da ihanet ediyoruz” diyerek pişmanlığını dile getiren iktidar, Bodrum’un dört bir yanını imara açıp özelleştiriyor.
Büyük şehirlerde emlak piyasasının daralmasıyla inşaat firmaları bölgeye yönelirken, Turgutreis, Gündoğan, Göltürkbükü, Yalıkavak gibi ilçenin gözde adreslerine kurulan şantiyeler Bodrum’un coğrafyasını da değiştiriyor.
Denizin doldurulduğu, ağaçların kesilip tepelerin tıraşlandığı Bodrum’daki değişim de uydudan net olarak görülüyor. Yerel yönetimin etkin mücadele etmemesi kaçak yapılaşmayı daha da artıyor.
Hali hazırda çok sayıda markalı konut projesinin inşa edildiği Bodrum'da büyük yapılaşmanın getireceği alt yapı sorunlarının nasıl çözüleceği merak ediliyor.
Bodrum Kent Konseyi tarafından 2018 yılında bölgedeki yapılaşmaya tepki olarak yürütülen kampanyada Bodrum halkı şu 3 maddenin altına imza attı:
“1) Kamuya, hazineye ve yerel yönetimlere ait doğal varlıkların (orman, mera ve makiliklerin; sulak alanların, kıyıların; doğal ve tarihi SİT alanlarının; kurum ya da kişilere tahsis edilmesine, imara açılmasına karşıyım.
2) İmara açılmış alanlarda, imar planlarında belirtilen kurallara ve notlara harfiyen uyulmasını, her ne sebeple olursa olsun değişiklik yapılmamasını istiyorum.
3) Yerel yönetimlerin ve sivil toplum kuruluşlarının iradesine rağmen; siyasi iradelerin kent kimliğini değiştirecek planlama ve girişimlerde bulunmasına karşıyım.”
Ancak bu taleplerin hiçbiri gerçekleşmedi ve Bodrum adeta betona boğuldu. 2010’lu yılların başından itibaren yapılaşmanın arttığı Bodrum’da yaşam kalitesi de günden güne düşüyor.
KRT