Kaftancıoğlu "1,5 ay sonra il başkanlığını devrediyorum ve rahatlıyorum" diye konuştu.
Altaylı yazısında ayrıca Kaftancıoğlu'nun Ekrem İmamoğlu’nu "net olmamakla ve içten pazarlıklı olmakla suçladığını" aktardı.
Fatih Altaylı'nın yazısının ilgili kısmı şöyle:
Dün CHP İstanbul İl Başkanı ile uzun bir telefon konuşması yaptık. Telefonla konuşmaktan pek de hoşlanmayan benim için hayli uzun bir konuşma.
Biz Canan Hanım ile konuşurken, partisinin genel başkanı ekranda konuşuyormuş, galiba ikimizin de bundan haberi yoktu.
Kaftancıoğlu’nun beni arama nedeni, Zoom toplantısına katılan CHP’lilerin Kurultay süreci başladıktan sonra Kılıçdaroğlu’na muhalif örgütlerin görevden alınması ile ilgili suçlama ve benim de bununla ilgili “Erdoğan bile daha demokratik olabilir” yorumunu yapmam.
Canan Hanım bununla ilgili bilgi vermek için aramış.
“1,5 ay sonra il başkanlığını devrediyorum ve rahatlıyorum” diye başladı söze.
“5 yıllık görev süremde 3 ilçe başkanını görevden aldım. Anlatayım” dedi.
“İlkinde, bir genç kız 2 kez bir ilçemize üyelik için başvuru yapmış. İkisinde de reddetmişler. Yapmamışlar. Beni aradı. Ben de ‘Git üçüncü defa başvur. Eğer yine almazlarsa orada çaycı, odacı, kimi bulursan şahit yap, tutanak tut’ dedim. Yine üye yapmamışlar. Bunun üzerine ilçe başkanını aradım. Gerekçe sunamadı. Keyfi bir davranış içindeydi. Görevden aldım. Babamın oğlu olsa yine alırdım. Bu bir.
İkincisi, Beyoğlu İlçe Başkanı. Onu da ‘herkes alma’ derken görevden aldım. Nedeni biliniyor. Parti meselesini burada anlatmama gerek yok.
Şimdi beni suçladıkları ise Beykoz İlçe Başkanının görevden alınması. Ben ilçe başkanı Aydın Düzgün’ü sözde muhalif olduğu için görevden almışım. Yalan. Aydın Bey, Cumhurbaşkanlığı sürecinde Muharrem İnce’nin bayraktarıydı. İmza kampanyası için canhıraş çalıştı. Alacak olsam o zaman alırdım. Almadım. Güldük, takıldık. Çok da iyi adamdır. Tanısanız çok seversiniz. Ben de çok severim. Ama daha sonra aldım görevden. Daha doğrusu almaya kalkıştım. Partiye yeni üye olan bir kişinin evine gidip, adamı korkutmuşlar. ‘Üyeliğin usulsüz, istifa etmezsen başına iş açılır’ demişler. Adam da korkup istifa etmiş ve başıma bir iş gelir mi diye sormak için bizi aramış. Duyunca çok öfkelendim. Seçim çalışması için ev ziyareti yapmayan tembeller üye korkutmak için evlere gidiyorlar. Daha neler. Hemen görevden almaya kalkıştım. Onursal Adıgüzel devreye girip genel başkana gitmiş. Kemal Bey beni aradı. ‘Alma’ dedi. ‘Siz öyle diyorsanız almam’ dedim. Almadım. Ama 1,5 ay önce kendisinin de bildiği, partide de çok kişinin bildiği bir nedenle kendisini görevden aldım. Görevden almamın Ekrem Başkan’la yakın olması ile alakası yok. Ayrıca yakın olsa ne yazar, olmasa ne yazar. İstanbul’da Ekrem İmamoğlu’na yakın tek ilçe başkanı o mu da, onu alayım. Daha pek çok başkan var. Onları niye almamışım da, Aydın Düzgün’ü almışım.”
Canan Kaftancıoğlu’nun Zoom toplantısı ile ilgili eleştirileri ise, aslında birkaç gündür bana ulaşan pek çok CHP’linin ve CHP’li eski yeni önemli belediye başkanlarının eleştirileri ile paralel.
Zoom toplantısının kayıtlarının ortalığa döküldüğü gün ilk arayan eski bir belediye başkanı, “CHP’de değişim şart ama bu değişimi yapacak olanlar 12 yıldır Kemal Kılıçdaroğlu’nun yanında durup, her hatasına ortak olanlar ve her hatasını alkışlayanlar değil. Kemal Bey başarısız da, bu adamlar mı başarılı ki, şimdi değişimi de bunlar yapacaklarını söylüyorlar. Hadi canım güldürmesinler beni” demişti.
Canan Kaftancıoğlu da aynı sözlerle olmasa da aynı fikirde. Uzun anlatımından anladığım “Değişim şart ama bu isimlerle değil” diye düşündüğü. Ekrem İmamoğlu’nu da net olmamakla ve içten pazarlıklı olmakla suçluyor.
Ancak Ekrem İmamoğlu’nun şu an CHP’nin elindeki en güçlü siyasi figür olduğu konusunda benimle hemfikir. Ama iyi bir genel başkan olacağını düşünmüyor.
İmamoğlu ile yerel seçim döneminde iyi bir ikili ekip oluşturduklarını söylediğim zaman hak veriyor. Şimdi neden İmamoğlu’nun karşısına geçtiğini sorduğum zaman ise “yazılmamak” kaydı ile bütün süreci anlatmaktan çekinmedi. Tek bir olay değil, bir birikim olmuş anladığım. Tutulmayan sözler, bağlı kalınmayan ilkeler üst üste toplanmış.
Yaklaşık 1 saatlik konuşmanın ardından telefonu kapatırken şöyle bir hisse kapıldım.
Canan Hanım, il başkanlığını bırakacağı ve siyasi yasaklı hale geldiği için rahatlamış. CHP onu yormuş. Ve kişiliği, sorumluluk duygusu nedeniyle yasaklı olmasa pes etmeyecek ve daha da yorulacaktı.
Bence iktidar yargısı, kimi yasaklı hale getirmesi gerektiğini iyi hesaplamış.
Canan Kaftancıoğlu’nda tek yadırgadığım ise hâlâ Kemal Kılıçdaroğlu’nu destekliyor olması.
halktv.com.tr