Home
27 Aralık 2018 ( 181 izlenme )
Reklamlar

CHP İstanbul adayı İmamoğlu tek tek anlattı: İstanbul’u kazanacağız, tarih yazacağız!

CHP, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı için aday gösterdiği Beylikdüzü Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu'nu tanıttı. İmamoğlu, burada yaptığı konuşmada "İstanbul, Ankara tarafından yönetilemez. İstanbul, eli kolu bağlı yöneticiler tarafından yönetilemez ve yönetilemiyor" dedi.

CHP İstanbul İl Başkanlığı, İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkan Adayı Ekrem İmamoğlu için tanıtım toplantısı düzenledi.

Kılıçdaroğlu’nun konuşmasından satır başları şöyle:

İstanbul’u yönetmek sıradan bir olay değildir. Aday adaylarımızın tamamı son derece değerli onlar da çalışıyorlar. Aday adaylarımızı da yürekten kutluyorum. İstanbul şairlerin yazarların ressamların ilham kaynağı olan bir yer. İstanbul’a aşık olursunuz İstanbul sizi yüreğinizden yakalar. Fatih Sultan Mehmet, İstanbul’u aldığında Haliç’te koyun otlatmayı yasaklamıştır. İstanbul’u onun koyduğu ilkelerle ruhla yönetmek zorundayız. Üniversitelerin medyanın sanatın merkezidir aynı zamanda İstanbul. İstanbul’u yönetmek için bilgiye, birikime ve deneyime ihtiyaç var. Bu 3 özellik de Ekrem İmamoğlu’nda olduğu için onu aday gösterdik.

Yönetenlerin biz sana ihanet ettik itirafında bulundukları bir İstanbul. Bunu itiraf ettiren İstanbul’un ruhudur kimliğidir aslında. O kimliğe baktığınızda yıllardır yönettiğiniz bir kente nasıl ihanet ettiğinizi görüyorsunuz. İstanbul ihanet edilmemesi gereken, korunması gereken bir kenttir. İstanbul’u yönetmek için bilgiye deneyime birikime ihtiyacınız var. İnsanlar hayatlarının önemli kısmını yollarda değil çalıştıkları mekanlarda geçirmeliler.

İstanbul’u Fatih yamalatın diye almadı yeşillikleri yok edin diye almadı İstanbul’u beton İstanbul’a dönüştürün diye almadı, İstanbul’u yaşatın diye aldı.

İMAMOĞLU’NUN AÇIKLAMASI

Kılıçdaroğlu’nun ardından kürsüye çıkan İmamoğlu’nun konuşmasından satırbaşları;

Saygıdeğer Genel Başkanım, değerli misafirler çok sevgili İstanbullular. Hepiniz hoş geldiniz. Buradan, bu salondan bizi ekranlarının basında izleyen en küçüğünden en büyüğüne tüm İstanbullulara sevgilerimi, saygılarımı yolluyorum. Yine, Türkiye’nin dört bir yanındaki yurttaşlarımıza derin saygılarımı yolluyorum. Bugün tarihi bir gün. Çünkü bugün burada tarihi bir yolculuğa başlıyoruz. Bu tarihi yolculuğun sonunda birlikte zafere ulasacağız. Bu yolculuğun sonunda kazanan İstanbul ve tüm hemşerilerimiz olacak. Beni bu onurlu göreve layık gören tüm Cumhuriyet Halk partililere, İstanbul il örgütüne, İstanbul’daki ilçe örgütlerine, ilçe belediye başkanlarına, partimin yöneticilerine ve genel başkanım sayın Kemal Kılıçdaroglu’na en içten şükranlarımı sunarım. Benzer şekilde bana büyük destek veren büyük aileme, eksiksiz tüm Beylikdüzühalkına, benim güzel hemşerilerime en içten şükranlarımı sunmak istiyorum. Değerli konuklar, müsaade ederseniz, konuşmamın bundan sonraki bölümünde sadece sizlere değil,tüm İstanbullulara seslenmek istiyorum. Değerli İstanbullular, kıymetli hemşerilerim, bundan tam 94 gün sonra oy kabinine girecek, perdeyi çekecek ve İstanbul’un bir sonraki büyükşehir belediye başkanını seçme şansına sahip olacaksınız. O gün kendinize üç basit soru soracaksınız:

1. Bu şehri gerçekten kim daha iyi yönetebilir?

2. Bu şehir daha iyi nasıl yönetilir?

3. Bu şehir nereden yönetilsin?

Sevgili İstanbullular, işte bundan tam 94 gün sonra yapılacak olan yerel seçimlerin ana eksenini belirleyecek olan sorular bunlardır. Bu üç basit soruya sizlerin vereceği cevap, sadece kendinizin değil; çocuklarınızın, büyüklerinizin, akrabalarınızın, arkadaşlarınızın, meslektaşlarınızın ve şehirde yaşayan tanıyıp tanımadığınız herkesin kaderini belirleyecek.

Ben İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığına adayım. Çünkü, bu kentin geleceği için değişim zamanının geldiğini ben de herkes gibi görüyorum. İstanbul için yeni bir sayfa açmanın zamanının geldiğini de biliyorum. Bu muhteşem kentte hayat, epeyce bir süredir akıl, sağduyu ve uzlaşmayı reddeden bir yönetim anlayışıyla tam bir kaosa çevrildi. Bu kent, içinde yaşayanların hayat kalitesini mahveden bir kabusa dönüştürüldü. Doğası tahrip edildi. Kaynakları hoyratça yağmalandı. İnsanları kapalı mekanlara hapsedildi. Ayrıştırıldı, kutuplaştırıldı.

İstanbul böyle devam edemez. Böyle yönetilemez. İstanbul bu yolla bir dünya kenti olamaz. İstanbul bu yolla asla mutlu olamaz. İstanbul 16 milyona yaklaşan nüfusuyla dünyanın en kalabalık 15. kenti. Gayrisafi milli hasılamızın neredeyse dörtte birini, ülkede toplanan vergilerin yüzde kırkını üretiyor. İstanbul, Türkiye ekonomisinin motor gücü. İstanbul durursa, Türkiye durur. Bu şehre kimi metropol diyor, kimi mega kent… Ama İstanbul bunların hiçbiri değil. İstanbul bir kentsel bölge. Tek odaklı değil, çok odaklı bir kentsel bölge… Bir havza…

Avrupa’daki pek çok ülkeden büyük… İstanbul tek başına bağımsız bir ülke olsaydı, dünyanın ilk 2530 büyük ekonomisi arasında yerini alırdı. Bu yüzden, İstanbul Ankara’dan yönetilemez; yönetilemiyor. İstanbul, iradesi bağlı yöneticiler tarafından yönetilemez; yönetilemiyor. İstanbul eski model yöneticiler tarafından yönetilemez; yönetilemiyor!

İstanbul günü birlik yönetilemez, yönetilemiyor

Bu şehir ancak, genç, dinamik, yeni nesil bir yönetici tarafından yönetilebilir. Ben İstanbul’u yeniden küresel iddia sahibi bir marka kent haline getirmek için adayım. İstanbulluların mutlu ve özgür olmaları için adayım. İstanbul’un ekonomisini büyütmek, iş olanakları yaratmak ve gençlerin yeniden umudu haline getirmek için adayım. İstanbul’u yaşanılır bir çevreye kavuşturmak, dünyanın yetenekli insanlarını ve kalıcı yatırımları çekecek bir cazibe merkezi yapmak için adayım. Ben, cesaretimi bu kentin insanlarından alıyorum. O insanların, iyiye, güzele duyduğu ihtiyaçtan alıyorum. Başarıyı görünce verdiği sonsuz destekten alıyorum. Ben bu şehrin insanlarına, siz değerli İstanbullulara inanıyorum. Sizlere, gençlere, kadınlara, emekçilere, esnafa, iş insanlarına, her yaştan, her kökenden, her hayat tarzından hemşerilerime; en çok da bu şehrin o güzel çocuklarına inanıyorum… Sandık başına gitmekten vazgeçmis, ne yapsam olmuyor diyen, umutsuzluğa kapılmış tüm hemşerilerime buradan seslenmek istiyorum. Yok öyle şey. Birlikte çalısacağız ve birlikte kazanacağız. Zafer hepimizin olacak, başaracağız. Ben İstanbul gibi devasa bir kenti yönetmeye talipsem, hem de “İstanbul’u herkesten daha iyi ben yönetirim.” diye iddiamı yüreklice ortaya koyuyorsam, bunun nedeni benim etrafımda kendiliginden olusan ve her geçen gün çıg gibi büyümekte olan büyük İstanbul Ittifakıdır… Her siyasi görüşten insanın bir araya geldiği İstanbul ittifakıdır.

İste tüm bu insanların bana ve yaptıklarıma değer vermelerinden, sonsuz desteklerinden geliyor bu cesaretim… Annemden, babamdan, eşimden, çocuklarımdan, akrabalarımdan, çocukluk arkadaslarımdan, siz dava arkadaşlarımdan, yol arkadaşlarımdan geliyor bu cesaret…

Değerli İstanbullular. Ben, bu kentin ömrü yollarda geçen çileli insanları, 5 yıl sonra karşıma çıksınlar ve “Trafikte sayende insan olduğumu hissettim.” desinler diye adayım. Bu kentin sahipsizleri, işsizleri, düşük gelirlileri, esnafları, gençleri, kadınları, erkekleri, çocukları, emeklileri 5 yıl sonra karsıma çıksınlar ve “Belediyemden hizmet alırken, kreşe çocuğumuzu verirken, haklarımızı kullanırken insan olduğumuzu hissettik. Allah senden razı olsun.” desinler diye adayım.

Ben bunu İstanbul’un en güzel ilçelerinden birinde başardım. Sadece 5 yılda, insanların bunu dediğine binlerce kez şahit oldum. İste ben bunu tüm İstanbul’da yine başarmak için adayım. Benim için bundan büyük bir mutluluk, bundan büyük bir onur yok… Benim için halka hizmet etmek, Hakka hizmet etmek demek, hatta ibadet demek… Peki bunu nasıl başaracagım? Planlarım projelerim, vaatlerim neler? Yine böyle bir araya gelecegiz ve sizlere kapsamlı projelerimi ve o projeleri nasıl yapacağımı tek tek detaylarıyla anlatacağım.

İstanbul’la ilgili 5 büyük hedefimi, plan ve projelerimi uzun uzun sizlere anlatacagım.

Evet, 5 büyük somut hedefim var:

1. İstanbul’un ulaşım ve trafik sorununu çözmek.

2. İstanbul’daki kent yoksulluğu ile mücadele etmek ve pahalı yaşamı ucuzlatmak.

3. İstanbul’da doğru kentsel planlama ile çevre, imar ve deprem sorunlarını çözmek.

4. İstanbul’un işsizlik sorununu çözmek, yeni ekonomi ve yaratıcı endüstriler için İstanbul’u bir çekim merkezine dönüstürmek.

5. İstanbul’un yaşam kalitesini yükseltmek, kültür, sanat ve spor faaliyetlerini,

İstanbul’un tamamına yaymak.

Peki bunları nasıl yapacağım?

5 temel yönetim anlayışıyla…

• Her şeyden önce bir Kent Anayasası’yla… Toplumsal uzlaşmayla yazacağımız yeni bir mutabakat belgesiyle.

• Kente özen ve insana saygıyla.

• Demokratik katılım ve ortak akılla.

• Sürdürülebilirlik ve inovasyonla.

• Yasam kalitesi önceligi ile.

Kıymetli konuklar, Sevgili İstanbul, Belediyecilik, “İnsanı mutlu etme zanaatıdır.” Bu zanaatın erbabıysanız, her ölçekteki kentlerde insanları mutlu etmeyi kesinlikle başarırsınız.

Şimdi size tek tek yönetim felsefemizi anlatacagım.

• Neden Kent Anayasası diyoruz?

İstanbul yolunu ve yörüngesini yitirdi. Hikayesini yitirdi. İstanbul’un su anda bir yol haritası yok. İstanbul nereye gittiğini bilmiyor. Gecekonduların içinde gökdelenler yükseliyor.

Kenti bu hale getirenler bile pisman ve pişmanlıklarını dile getiriyorlar.Kente ihanet ettik diyorlar.

Nüfusun nereye gidecegini kimse tahmin bile edemiyor. Oysa değerli dostlar, bizim 2050’de bile geçerli olabilecek bir vizyona ihtiyacımız var.

Bu yüzden Kent Anayasası diyoruz. Kente ihanet edilmesin, uzun vadeli stratejik kararlar, ortak akılla ve mutabakatla alınsın istiyoruz. Dediğim dedik olunmasın, kentin ortak iradesi her şeyin üstünde olsun istiyoruz. İstanbul’un 2050 hedefini bilelim, 2050 yılına çocuklarımızı, gençlerimizi hazırlayalım. İste bu yüzden Istanbul, Ankara’dan yönetilemez diyorum.

• Neden kente özen ve insana saygı diyoruz?

İstanbul gibi, tarihiyle, cografyasıyla, kültürüyle, ekonomisiyle bir dünya kentini yönetmek her şeyden çok, özenli olmayı gerektirir. İnsana değer veren, ayrımcılık yapmaksızın, tüm İstanbullulara aynı ölçüde özen gösteren bir yönetim olursa, bu kentin insanları kendilerini değerli birer yurttaş gibi hisseder…Ben demeyen, biz diyebilen, hepimiz diyebilen bir anlayış yönetime hakim olursa her birimiz kendimizi bu kentin sahibi olarak hissedebiliriz.

‘SOSYAL ADALETİ SAĞLAMAK İÇİN ADAYIM’

Dostlarım, ailelere destek vermeyi vadediyorum. Çocuklarımızı, gençlerimizi, üniversitelileri desteklemeyi vaat ediyorum. Engellilere ve yaslılara şefkat elimizi Uzatmayı, yoksul ve yoksun insanlarımıza saygı göstermeyi vaat ediyorum. Dostlarım, sosyal adaleti sağlamak için, kentte yasayan herkese adil fırsat sunmak için İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığına adayım. Neden demokratik katılım ve ortak akıl diyoruz? Demokrat bir yönetim için ne yaptığınız kadar, nasıl yaptığınız da önemlidir. Bir kente ve kentin insanlarına neyin yapılacağı tepeden inmeci bir şekilde dayatılıyorsa, o kent yönetiminde demokrasi yoktur. Biz İstanbul’a demokratik katılımcı, ortak aklı temel felsefe kabul eden ve yeni nesil bir belediyecilik vaat ediyoruz. 21. yüzyıl yerel yönetim anlayışını şehrimizle buluşturmak istiyoruz. İstanbul’un toplumsal ve kültürel çeşitliliğini, rengarenk canlılığını koruyup geliştirmeye özen gösteren, herkese hoşgörüyle yaklaşan, birlikte tartışan, birlikte karar alan, birlikte yöneten bir anlayış vaat ediyoruz. Ben, İstanbul’u, İstanbullularla birlikte, İstanbul’dan yönetmenin sözünü veriyorum. İstanbul’u “Bu şehir hepimizindir.” anlayışıyla yönetmenin sözünü veriyorum. Şeffaflığa, halka hesap verme prensibine, vicdana ve adalete dayalı bir yönetim anlayışı vaat ediyorum. İstanbullulara, yaptığı isi özenle yapan, herkesin hakkına saygıyla yaklaşan, sorumluluklarını bilen, kibirden arınmış, güler yüzlü, liyakat sahibi ve dinamik bir yönetim kadrosu vaat ediyorum. Hangi partiden olursa olsun, İlçe Belediye Başkanlarının hepsiyle düzenli olarak, masada bir araya geleceğiz. Beraber sorunları tartışıp, beraber çözümler üretmeyi, artık İstanbul’u, İstanbullularla birlikte, İstanbul’dan yönetme iradesini göstereceğiz. Bu kent yerel demokraside dünyaya örnek olacak.

Demokratik katılım sayesinde şehrin yaratıcı kapasitesini ziyan etmemeyi, farklılıkları bir zenginlik ve fırsat olarak gören bir anlayışı, bu ülkeye ve dünyaya göstermeyi vadediyorum. Mahalle meclisleri kurmayı, 961 mahalle muhtarını isin içine katmayı, yerel demokrasiyi ve demokratik katılımcılığı desteklemeyi vaat ediyorum. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı olarak projeler kadar demokratik süreçlere sahip çıkmanın da başarmanın ve barış içinde huzurla yasamanın olmazsa olmazı olduğuna inanıyorum. Başkanın kişisel başarısından, çok İstanbul’un sürdürülebilir başarısının buradan geçtiğine inanıyorum. Böyle bir kent, dünya üzerinde yasayan herkesin merakla görmek, tatmak, içinde olmak, yasamak, hatta yerleşmek ve çalışmak isteyeceği bir kent olacaktır. İstanbul böylece dünyanın merkezi olacaktır. Neden sürdürülebilirlik ve inovasyon diyoruz? İstanbul gibi büyük kentlerin rekabetçi olmadan hayatta kalabilmesi mümkün değildir. O yüzden yeni ekonomi ve özellikle de katma değerli alanlar bizim önceliğimiz olacak. Büyükşehir Belediyesi olarak sürdürülebilir kalkınma için, inovasyon için, teknoloji şirketlerini cezbetmek için yatırım ofisleri kuracağız. Teknoloji ve inovasyon alanlarında istihdam yaratılmasına pozitif ayrımcılık yapacağız. Bunun dünyada modelleri ve çok başarılı örnekleri var. Bu amaçla, Küresel İstanbul Akademisi ve İstanbul Kent Enstitüleri gibi kurumlar kuracağız. Inovatif sektörlerde insan kaynağı yetiştirmenin ve girişimciliğin destekçisi ve öncüsü olacağız. Neden yasam kalitesi diyoruz? İnsanlarımıza yerinde ve erişilebilir hizmetler üreteceğiz. İnsanlarımızı mutlu etmek en temel önceliğimiz olacak. Sağlık, eğitim, sosyal yardım, kültür ve sanat hizmetlerini kentin çeşitli merkezlerine dağıtacağız. Herkes bu hizmetlere kolayca; adil bir şekilde erişebilecek. Kentin merkezindeki standartları şehrin her yerine yayacağız. Yöneticilerin gündelik sorunları çözerek yasam kalitesini yükseltmek yerine, öncelikli ve acil olmayan büyük projelere kaynak harcamaları bugünün kaosunun ana nedenidir.

İnsanları çok büyük mesafelerde yolculuk yapmaya mahkûm ediyorsunuz. Trafik kaosu bu kentin kaderi değildir, olamaz.

Benim hemşerilerim, gündelik hayatının ortalama iki saatini yollarda tüketiyor. Bir başka deyimle her birimizin hayatından günde ortalama 2 saat çalınıyor. Trafikte heba olan bu konforsuz ve pahalı yolculuk, her birimize stres olarak geri dönüyor. Kıt kanaat geçinen pek çok İstanbullunun gelirinin önemli bir kısmı sadece ulaşıma gidiyor. Her gün ortalama üçdört vasıta değiştirmek zorunda kalan milyonlarca kişi var bu kentte. Trafiği çözeceğiz. Ortak akılla, azimle, bilimle, öncelikle, kararlılıkla çözeceğiz. Bir zamanlar çok önemli proje gibi görünen vaatlerin, zaman içinde çok büyük sorunlara dönüşmesinin, yeni problemlere kapı aralamasının altında yatan en önemli unsur katılımcılık eksikliğidir, şeffaflık eksikliğidir.

Benim İstanbul hayalim, insanların mutlu ve özgür olduğu bir İstanbul. Bütün dünyanın gıpta ile baktığı bir İstanbul hayali. Yasam kalitesinin yükseldiği, işsizliğin kalmadığı bir İstanbul hayali. İstanbul’un 39 ilçesinin de aynı standartta olduğu bir İstanbul hayali. Ben, dünyanın en güzel kentlerinden biri olan İstanbul’umuzda, kadınların, çocukların, engellilerin ve her kesimden İstanbullunun kendini özgür, mutlu ve huzurlu hissettiği, seslerinin dinlendiği bir yönetim vaat ediyorum. Çevrenin ranta kurban edilmediği, demokrasi ve özgürlüklerin güvenliğe kurban edilmediği bir yönetim anlayışı vaat ediyorum. Akla, bilime, sanata, teknolojiye ve eğitime öncelik veren bir yönetim anlayışı vaat ediyorum. Bu kentte yasayan her bir ferdin hak ve özgürlüklerinin güvencesi olmayı temel ilke kabul eden bir belediyecilik vaat ediyorum. Ben, kimsesizlerin kimsesi olabilen, yoksula, fakire sahip çıkan, mazlumların dostu bir sosyal belediyecilik vaat ediyorum. Çoğulculuğu ve katılımcılığı kent anayasasının temel tası kabul eden, yapboz anlayışıyla değil, uzun vadeli makro planlarla hareket eden bir yönetim anlayışı vaat ediyorum. Benim hayalimdeki İstanbul, ulaşılabilen bir İstanbul. Yürünebilen, koşulabilen, nefes alınabilen, bisikletle gezilebilen, modern, çevre dostu, engelli dostu bir İstanbul. Benim hayalimdeki İstanbul, kentte yasayan herkese mutlak fırsat eşitliği sağlayabilen bir İstanbul. Benim hayalimdeki İstanbul, sadece insanlara değil, sokak hayvanlarına ve doğal yasama da özen gösteren bir İstanbul. Benim hayalimdeki İstanbul, küresel bir marka kent. Dünya için bir turizm ve ticaret merkezi. Benim hayalimdeki İstanbul girişimci dostu, güvenli yatırım ortamına sahip bir İstanbul. Benim hayalimdeki İstanbul yaratıcılığın ve inovasyonun adresi olabilen bir İstanbul.

İstanbul eşittir Türkiye. Çünkü ben bu muhteşem kentin sorunlarına çözüm üretmenin, Türkiye’nin sorunlarına çözüm üretmek olacağına inanıyorum. Bu ülkenin kurucu değerlerine, kültürüne ve kutsallarına saygı duyan, geçmişiyle barışık, geleceğe umutla bakan, ülkemizin kurucusu ve kurtarıcısı Mustafa Kemal

Atatürk ve arkadaşlarının emanet ettiği, cumhuriyete ve demokrasiye sahip çıkan bir anlayış vaat ediyorum. Ben bu kentin kaderinin bu kentte yasayan insanlara, yani İstanbullulara, yani İstanbulluyum diyenlere yeniden verildiği bir anlayış vaat ediyorum. Ben bu hayal için adayım. Biliyorum ki bu hayal mümkün. Biliyorum ki İstanbul’u kat kat ileri götürmek mümkün. Biliyorum ki, bu güzel şehri dünya çapında imrenilen bir mutluluk ve hoşgörü kenti yapmak mümkün.

İstanbul’u küresel bir çekim merkezi yapmak mümkün. Hep birlikte biz bunu yapabiliriz. Bugüne kadar basardık. İstanbul’da da başaracağız. Ben İstanbul’un adayıyım. İstanbulluların adayıyım. Tüm hemşerilerimin adayıyım.

Biz kazandığımız zaman İstanbul kazanmış olacak. İstanbul’un iradesi kazanmış olacak. Biz kazandığımız zaman yerel irade, yerel demokrasi, ortak akıl ve katılımcı demokrasi kazanmış olacak. Bu yolculuğun nihai kazananı sizler olacaksınız; İstanbul İttifakı olacak. Gençler… Umudum sizlersiniz. Sizleri yanımda istiyorum. Bu yolculukta el ele kol kola vereceğiz ve siz kazanacaksınız. Bugünden itibaren kampanyama destek vermenizi istiyorum. Duymayana duyurun. İnanmayanı inandırın. Umudu ve geleceği hep birlikte inşa edelim. Kadınlar… İstanbul tam anlamıyla kadın dostu bir kent olacak. Kadınların yönetimde eşit temsil edilmeleri destekleyecek. İstanbul kadınlar için güvenli hale gelecek. Siz olmadan kazanmamız imkânsız. Bu yolculuğun onunda asıl kazanan siz olacaksınız. Ben kadınların emeğine, inancına ve değiştirici gücüne çok inanıyorum.

Ve tüm İstanbullular… Kimseyi ayırmayan, herkesin sesine kulak veren, ortak akılla herkesin ortak menfaatine çözümler üreten ve kesinlikle sizlere değer veren, emanetinize ve kaynaklarınıza sahip çıkan, israfa son veren bir yönetim inşa edeceğiz. Allah yardımcımız olsun. Bu şehirde ortak yasamı yeniden hayata geçirmeye sözüm var. Seçen kadar seçmeyenin de yönettiği bir İstanbul için sözüm var. Çok ama çok çalışacağız. Kazanacağız ve hep birlikte tarih yazacağız.Dostlarım, ailelere destek vermeyi vadediyorum. Çocuklarımızı, gençlerimizi, üniversitelileri desteklemeyi vaat ediyorum. Engellilere ve yaslılara şefkat elimizi Uzatmayı, yoksul ve yoksun insanlarımıza saygı göstermeyi vaat ediyorum. Dostlarım, sosyal adaleti sağlamak için, kentte yasayan herkese adil fırsat sunmak için İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığına adayım. Neden demokratik katılım ve ortak akıl diyoruz? Demokrat bir yönetim için ne yaptığınız kadar, nasıl yaptığınız da önemlidir. Bir kente ve kentin insanlarına neyin yapılacağı tepeden inmeci bir şekilde dayatılıyorsa, o kent yönetiminde demokrasi yoktur. Biz İstanbul’a demokratik katılımcı, ortak aklı temel felsefe kabul eden ve yeni nesil bir belediyecilik vaat ediyoruz. 21. yüzyıl yerel yönetim anlayışını şehrimizle buluşturmak istiyoruz. İstanbul’un toplumsal ve kültürel çeşitliliğini, rengarenk canlılığını koruyup geliştirmeye özen gösteren, herkese hoşgörüyle yaklaşan, birlikte tartışan, birlikte karar alan, birlikte yöneten bir anlayış vaat ediyoruz.

Ben, İstanbul’u, İstanbullularla birlikte, İstanbul’dan yönetmenin sözünü veriyorum. İstanbul’u “Bu şehir hepimizindir.” anlayışıyla yönetmenin sözünü veriyorum. Şeffaflığa, halka hesap verme prensibine, vicdana ve adalete dayalı bir yönetim anlayışı vaat ediyorum. İstanbullulara, yaptığı isi özenle yapan, herkesin hakkına saygıyla yaklaşan, sorumluluklarını bilen, kibirden arınmış, güler yüzlü, liyakat sahibi ve dinamik bir yönetim kadrosu vaat ediyorum. Hangi partiden olursa olsun, İlçe Belediye Başkanlarının hepsiyle düzenli olarak, masada bir araya geleceğiz. Beraber sorunları tartışıp, beraber çözümler üretmeyi, artık İstanbul’u, İstanbullularla birlikte, İstanbul’dan yönetme iradesini göstereceğiz. Bu kent yerel demokraside dünyaya örnek olacak. Demokratik katılım sayesinde şehrin yaratıcı kapasitesini ziyan etmemeyi, farklılıkları bir zenginlik ve fırsat olarak gören bir anlayışı, bu ülkeye ve dünyaya göstermeyi vadediyorum. Mahalle meclisleri kurmayı, 961 mahalle muhtarını isin içine katmayı, yerel demokrasiyi ve demokratik katılımcılığı desteklemeyi vaat ediyorum.

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı olarak projeler kadar demokratik süreçlere sahip çıkmanın da başarmanın ve barış içinde huzurla yasamanın olmazsa olmazı olduğuna inanıyorum. Başkanın kişisel başarısından, çok İstanbul’un sürdürülebilir başarısının buradan geçtiğine inanıyorum. Böyle bir kent, dünya üzerinde yasayan herkesin merakla görmek, tatmak, içinde olmak, yasamak, hatta yerleşmek ve çalışmak isteyeceği bir kent olacaktır. İstanbul böylece dünyanın merkezi olacaktır. Neden sürdürülebilirlik ve inovasyon diyoruz? İstanbul gibi büyük kentlerin rekabetçi olmadan hayatta kalabilmesi mümkün değildir. O yüzden yeni ekonomi ve özellikle de katma değerli alanlar bizim önceliğimiz olacak. Büyükşehir Belediyesi olarak sürdürülebilir kalkınma için, inovasyon için, teknoloji şirketlerini cezbetmek için yatırım ofisleri kuracağız. Teknoloji ve inovasyon alanlarında istihdam yaratılmasına pozitif ayrımcılık yapacağız. Bunun dünyada modelleri ve çok başarılı örnekleri var. Bu amaçla, Küresel İstanbul Akademisi ve İstanbul Kent Enstitüleri gibi kurumlar kuracağız. Inovatif sektörlerde insan kaynağı yetiştirmenin ve girişimciliğin destekçisi ve öncüsü olacağız. Neden yasam kalitesi diyoruz? İnsanlarımıza yerinde ve erişilebilir hizmetler üreteceğiz. İnsanlarımızı mutlu etmek en temel önceliğimiz olacak. Sağlık, eğitim, sosyal yardım, kültür ve sanat hizmetlerini kentin çeşitli merkezlerine dağıtacağız. Herkes bu hizmetlere kolayca; adil bir şekilde erişebilecek. Kentin merkezindeki standartları şehrin her yerine yayacağız. Yöneticilerin gündelik sorunları çözerek yasam kalitesini yükseltmek yerine, öncelikli ve acil olmayan büyük projelere kaynak harcamaları bugünün kaosunun ana nedenidir.

‘Trafik kaosu bu kentin kaderi değildir, olamaz’

İnsanları çok büyük mesafelerde yolculuk yapmaya mahkûm ediyorsunuz. Trafik kaosu bu kentin kaderi değildir, olamaz. Benim hemşerilerim, gündelik hayatının ortalama iki saatini yollarda tüketiyor. Bir başka deyimle her birimizin hayatından günde ortalama 2 saat çalınıyor. Trafikte heba olan bu konforsuz ve pahalı yolculuk, her birimize stres olarak geri dönüyor. Kıt kanaat geçinen pek çok İstanbullunun gelirinin önemli bir kısmı sadece ulaşıma gidiyor. Her gün ortalama üçdört vasıta değiştirmek zorunda kalan milyonlarca kişi var bu kentte. Trafiği çözeceğiz. Ortak akılla, azimle, bilimle, öncelikle, kararlılıkla çözeceğiz. Bir zamanlar çok önemli proje gibi görünen vaatlerin, zaman içinde çok büyük sorunlara dönüşmesinin, yeni problemlere kapı aralamasının altında yatan en önemli unsur katılımcılık eksikliğidir, şeffaflık eksikliğidir.

Benim İstanbul hayalim, insanların mutlu ve özgür olduğu bir İstanbul. Bütün dünyanın gıpta ile baktığı bir İstanbul hayali. Yasam kalitesinin yükseldiği, işsizliğin kalmadığı bir İstanbul hayali. İstanbul’un 39 ilçesinin de aynı standartta olduğu bir İstanbul hayali. Ben, dünyanın en güzel kentlerinden biri olan İstanbul’umuzda, kadınların, çocukların, engellilerin ve her kesimden İstanbullunun kendini özgür, mutlu ve huzurlu hissettiği, seslerinin dinlendiği bir yönetim vaat ediyorum. Çevrenin ranta kurban edilmediği, demokrasi ve özgürlüklerin güvenliğe kurban edilmediği bir yönetim anlayışı vaat ediyorum. Akla, bilime, sanata, teknolojiye ve eğitime öncelik veren bir yönetim anlayışı vaat ediyorum. Bu kentte yasayan her bir ferdin hak ve özgürlüklerinin güvencesi olmayı temel ilke kabul eden bir belediyecilik vaat ediyorum. Ben, kimsesizlerin kimsesi olabilen, yoksula, fakire sahip çıkan, mazlumların dostu bir sosyal belediyecilik vaat ediyorum. Çoğulculuğu ve katılımcılığı kent anayasasının temel tası kabul eden, yapboz anlayışıyla değil, uzun vadeli makro planlarla hareket eden bir yönetim anlayışı vaat ediyorum. Benim hayalimdeki İstanbul, ulaşılabilen bir İstanbul. Yürünebilen, koşulabilen, nefes alınabilen, bisikletle gezilebilen, modern, çevre dostu, engelli dostu bir İstanbul. Benim hayalimdeki İstanbul, kentte yasayan herkese mutlak fırsat eşitliği sağlayabilen bir İstanbul. Benim hayalimdeki İstanbul, sadece insanlara değil, sokak hayvanlarına ve doğal yasama da özen gösteren bir İstanbul. Benim hayalimdeki İstanbul, küresel bir marka kent. Dünya için bir turizm ve ticaret merkezi. Benim hayalimdeki İstanbul girişimci dostu, güvenli yatırım ortamına sahip bir İstanbul. Benim hayalimdeki İstanbul yaratıcılığın ve inovasyonun adresi olabilen bir İstanbul.

İstanbul eşittir Türkiye. Çünkü ben bu muhteşem kentin sorunlarına çözüm üretmenin, Türkiye’nin sorunlarına çözüm üretmek olacağına inanıyorum. Bu ülkenin kurucu değerlerine, kültürüne ve kutsallarına saygı duyan, geçmişiyle barışık, geleceğe umutla bakan, ülkemizin kurucusu ve kurtarıcısı Mustafa Kemal Atatürk ve arkadaşlarının emanet ettiği, cumhuriyete ve demokrasiye sahip çıkan bir anlayış vaat ediyorum. Ben bu kentin kaderinin bu kentte yasayan insanlara, yani İstanbullulara, yani İstanbulluyum diyenlere yeniden verildiği bir anlayış vaat ediyorum. Ben bu hayal için adayım. Biliyorum ki bu hayal mümkün. Biliyorum ki İstanbul’u kat kat ileri götürmek mümkün. Biliyorum ki, bu güzel şehri dünya çapında imrenilen bir mutluluk ve hoşgörü kenti yapmak mümkün.

İstanbul’u küresel bir çekim merkezi yapmak mümkün. Hep birlikte biz bunu yapabiliriz. Bugüne kadar basardık. İstanbul’da da başaracağız. Ben İstanbul’un adayıyım. İstanbulluların adayıyım. Tüm hemşerilerimin adayıyım. Biz kazandığımız zaman İstanbul kazanmış olacak. İstanbul’un iradesi kazanmış olacak. Biz kazandığımız zaman yerel irade, yerel demokrasi, ortak akıl ve katılımcı demokrasi kazanmış olacak. Bu yolculuğun nihai kazananı sizler olacaksınız; İstanbul İttifakı olacak. Gençler… Umudum sizlersiniz. Sizleri yanımda istiyorum. Bu yolculukta el ele kol kola vereceğiz ve siz kazanacaksınız. Bugünden itibaren kampanyama destek vermenizi istiyorum. Duymayana duyurun. İnanmayanı inandırın. Umudu ve geleceği hep birlikte inşa edelim. Kadınlar… İstanbul tam anlamıyla kadın dostu bir kent olacak. Kadınların yönetimde eşit temsil edilmeleri destekleyecek. İstanbul kadınlar için güvenli hale gelecek. Siz olmadan kazanmamız imkânsız. Bu yolculuğun onunda asıl kazanan siz olacaksınız. Ben kadınların emeğine, inancına ve değiştirici gücüne çok inanıyorum.

Sizinle kazanacağız

Ve tüm İstanbullular… Kimseyi ayırmayan, herkesin sesine kulak veren, ortak akılla herkesin ortak menfaatine çözümler üreten ve kesinlikle sizlere değer veren, emanetinize ve kaynaklarınıza sahip çıkan, israfa son veren bir yönetim inşa edeceğiz. Allah yardımcımız olsun. Bu şehirde ortak yasamı yeniden hayata geçirmeye sözüm var. Seçen kadar seçmeyenin de yönettiği bir İstanbul için sözüm var. Çok ama çok çalışacağız. Kazanacağız ve hep birlikte tarih yazacağız.

http://halktv.com.tr/chpistanbuladayiimamoglutektekanlattiistanbulukazanacagiztarihyazacagiz353398

Önerilen Videolar

Reklamlar

Bunlar da İlginizi Çekebilir

Namaz kılıp alınan bisikletler satılığa çıkarıldı! “Sabah uyandığımda AKP’ye üye olduğumu öğrendim!" İmamın doktorlarla ilgili sözleri tepki çekmişti… Hâlâ açığa alınmadı! Ücretli çalışanın mutfağında deprem! Açlık sınırı 4 bin lirayı aştı