Kanuni Sultan Süleyman Hastanesi’nde ortaya çıkan utanç listesi, devede
kulak kalır. Gerçek şu ki Türkiye, evlendirilen ve doğum yapan çocuk
rakamlarında Avrupa birincisi! Her yıl ortalama 5560 bin kız çocuğu
zorla evlendiriliyor
Batman Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Sosyoloji Bölümü Öğretim Üyesi, “Oyundan Düğüne Hayatlar: Güneydoğu’da Çocuk Gelinler”; Irak’tan Türkiye’ye Hayatlar: Güneydoğu’da Sığınmacı Kadınlar” kitaplarının yazarı Yrd. Doç. Dr. Yusuf Arslan, bu haftaki Pazartesi Söyleşisi’nin konuğu oldu. Türkiye’nin çocuk yaşta evlilik ve çocuk gebeliği rakamlarında Avrupa birincisi olduğuna dikkat çeken Arslan, son dönemde her yıl ortalama 60 bin kız çocuğunun evlendirildiğini, bu şekilde devam ederse Türkiye’nin “çocuk gelinler ve çocuk anneler ülkesi” haline geleceğini söylüyor.
Kanuni Sultan Süleyman Hastanesi’nde patlak veren hamile çocuklar skandalının “devede kulak” olduğunu söyleyen Arslan, bu alanda çalışan pek çok derneğin, çıkarılan KHK’lerle kapatılmış olmasının, çocuk yaşta evlilikler meselesinde Türkiye’yi daha da geriye sürükleyeceğine dikkat çekiyor.
»Türkiye’nin en derin yaralarından biri olan ve
geçen günlerde bir sağlık çalışanı sayesinde ortaya çıkan, 115 hamile
kız çocuğunun örtbas edilmesi skandalı ile bir kez daha patlak veren
çocuk yaşta evlilikler meselesi üzerinde en fazla kafa yoran isimlerden
birisiniz. Sizi bu konuda çalışmaya iten ne oldu?
Bu
kitabı yazma motivasyonum 2013 yılında atandığım Batman’da bir çocuk
gelin düğününe katılmamla başladı. Düğüne giderken bunun bir çocuk
evliliği olduğunu bilmiyordum. İki yetişkin karar vermiş evlenmiştir
diye düşünüyordum. Düğün salonuna girdiğimde küçük bir gelinlik giymiş
15 yaşında bir kız çocuğu, 24 yaşında bir damat gördüğümde şaşırmıştım.
Her iki tarafın ailesi, gelen davetliler coşup eğleniyordu. Salondakiler
bu evliliği çok olağan bir şey olarak görüyorlardı. Bana bu durum hiç
sıradan bir şey olarak görünmedi. Kız çocuklarını erken yaşta
evlendirmeyi nasıl olağan görebildiklerine hayret ettim. Bu konuyu
incelemeye koyuldum.
»Çocuklar evlendirilirken neyin içinde olduklarının farkındalar mı? Evliliğin ne anlama geldiğini ne zaman nasıl öğreniyorlar?
Araştırmalarımıza göre, kızlar evliliğin ne olduğu hakkında yeterli
bilgiye sahip değiller. Evlenme kararlarını da aileler veriyor zaten.
Çocukların kendi kararlarını baskı altında olmadan verdikleri çok az
örnek var. Çoğu evlilik aile büyüklerinin kararıyla gerçekleşiyor.
Oyundan alınıp düğüne götürülüyorlar. Kızlar erken yaşta evlendikleri
için pişman olduklarını saklamıyorlar, bunu eşlerinin yanında da açıktan
söylüyorlar. Bu da gösteriyor ki çocuklar evliliği evcilik gibi
görüyor. Nasıl bir dünyanın içine konulduklarından haberleri yok. Aile
büyükleri onlar adına bir karar almış, onlar da aile kararına razı
gelmek zorunda kalmış. 1415 yaşında bir çocuk, anne olabilir mi?
Annelik hakkında bir bilgi sahibi olabilir mi? 14 yaşında bir kız, evin
gelini olabilir mi? Kendisi daha çocuk, nasıl olsun. Onlar için işin
evcilik değil evlilik olduğunun anlaşılmasıyla ilgili farkındalık, ilk
gece ve evin gelini olması nedeniyle hizmetçi gibi sürekli
çalıştırılmaya başladıklarında çıkıyor ortaya.
»Bu çocuklar evlendiklerinde nasıl bir travma yaşıyorlar ve bu travma nelere yol açıyor?
Erken yaşta evlendirilmiş kız çocukları arasında mutlu olduğunu
söyleyenlerin oranı bir elin parmaklarını geçmez. Çocuk evlilikleri
çoğunlukla problemli ve sorunlu evliliklerdir. Mutsuz olmak, fiziksel,
sözel, cinsel, ekonomik şiddete uğramak, eğitimden kopmak, psikososyal
problemler, annebebek ölümleri, kalıcı bedensel hastalıklar, istihdam
dışılık gibi ciddi zorluklar yaşanmaktalar. Eş ve aileden gördükleri
baskılar nedeniyle kızların ruh sağlıkları bozuluyor, bu durum intihar
olaylarına yol açabiliyor.
»Bu
hafta yaşanan hastane skandalında, 115 hamile kız çocuğu ortaya çıktı.
Peki işin iç yüzü nedir, Türkiye’de çocuk gebeliklerinin ne kadarı
ortaya çıkıyor?
Skandalı ortaya çıkaran hastane çalışanı
İclal hanımı kutlamak gerekir. Etik bir duruş göstermeyip o utanç
listesini kamuoyuna duyurmasaydı, kimse bir şey öğrenemeyecekti.
Ülkemizde 18 yaşından önce anne olan çok fazla kız çocuğu var. 2015’te
kitabımız yayımlandığında çocuk anneler ve çocuk babalar sorununa dikkat
çekmiştik. Ancak çok önemsenmemişti. 2013 TÜİK verilerinde Türkiye’de
yıllık çocuk anne oranı 20 binin üzerindeydi. Yani bir kolordu nüfusu
kadar. Bebeklerin nüfus kayıtları gerçek anne babalarının üzerlerine
değildi; abla, ağabey, amca, kayınvalide, kayınpeder, üvey anne üzerine
yapılan nüfus kayıtları gördük. Kimisi de nüfus müdürlüğüne dahi
uğramıyor. Bu hafta ortaya çıkan hastane skandalındaki utanç listesi
devede kulak kalır. Gerçek şu ki Türkiye, çocuk yaşta gebelik
sıralamasında Avrupa birincisi. Suriye’den gelen sığınmacılarla birlikte
bu sayının her yıl 40 binleri bulduğunu söyleyebiliriz. Bu rakamlarla,
bu çocuk politikasıyla modern dünyada başımız öne eğik.
»Skandalın
hemen ardından, İstanbul Valisi Vasip Şahin, “15 yaş üstü ve 18 yaş
altı gebelikte cebir, şiddet baskı var ise bunların bildirilmesi
zorunlu, yoksa değil” dedi. Bu ne anlama geliyor? Çocuğun rızası diye
bir şey olabilir mi?
Çocuğun rızasından söz etmek doğru
değil. Kararları aile büyükleri vermektedir. Diyarbakır Büyükşehir
Belediyesi Kadın Sorunları Araştırma ve Uygulama Merkezi’nin yaptığı bir
araştırmada kız çocuklarının yüzde 72’sinin rızası olmadan
evlendirildiği ortaya çıkmıştı. Bizim yaptığımız araştırmada da kızların
yüzde 74,7’sinin rızası olmadan evlendirildiği anlaşılmıştı. Bilimsel
veriler yetkilileri doğrulamıyor. Bununla beraber bizim araştırmamız
çarpıcı bir gerçeği de göstermişti. Çocuk evliliklerinde kızların yüzde
64,3’ü evleneceği kişiyi hiç görmeden evlenmişti. Yüzde 21,4’ü ise
sadece bir kez görüp evlenmişti. Tablo böyleyken rızadan bahsetmek
absürt olacaktır.
»OHAL ile birlikte çocuk yaşta
evlilikler konusunda çalışan pek çok birim ve dernek kapatıldı. Bu
gelişmeleri nasıl yorumluyorsunuz? Bu tablo, çocuk evlilikleri
meselesinde bizi nereye sürükler?
Olumsuz etkilediğini
belirtmek yanlış olmaz. Bu yönde çalışma yapan kadın dernekleri, bu tip
eğilimler taşıyan insanların çekincelerinden biriydi. Kadınların, haber
aldıkları çocuk evliliklerinin bir kısmını ailelerle görüşerek
vazgeçmeye ikna ettikleri vakalar duymuştum.
»Söyleşimizin
başında, Türkiye’nin çocuk yaşta evlilik ve doğum sıralamasında Avrupa
birincisi olduğunu ifade ettiniz. Bu tablo yalnızca gelenek, görenekle
açıklanamaz sanıyorum? En yetkili ağızlardan öyle açıklamalar yapılıyor
ki, çocuklar evlenmeye, aileler çocuklarını evlendirmeye adeta teşvik
ediliyor. Bu iş, önlem alınmazsa nereye varır?
Toplumsal
sorunlar mücadele edilmezse büyüme eğilimine girerler. Örneğin
uyuşturucu ile mücadele etmek yerine göz yumulursa, seyirci kalınırsa,
bu toplumsal sorun daha fazla yayılır. Çocuk evliliklerinde de aynı şey
geçerli. Siyaset kurumu bu mesele ile kararlı bir mücadele yürütmezse
sayılar kuşkusuz artacaktır. Bunun olmasını hiçbirimiz istemeyiz
elbette, ama önlemler sıkılaşmaz ise önümüzdeki on yıllarda çocuk anne
sayılarının arttığı bir ülke olabiliriz.
»Yani Türkiye, böyle giderse “çocuk gelinlerin, çocuk annelerin ülkesi” olarak öne çıkacak?
Tabii, bu şekilde devam ederse.
***
Her sene 60 bin çocuk evlendiriliyor
»Çocuk yaşta evlilikler meselesinde Türkiye, dünya ölçeğinde nerede duruyor?
Resmi rakamlara göre 2016 yılında evlendirilen yaklaşık 30 bin çocuk
kaydı var. Önceki yıllarda, her yıl 35 binlerin üstündeydi. Resmi
rakamlara bakılırsa, ülkemizde çocuk evliliği oranları azalma
eğiliminde. Ama bir de kayıtlara girmemiş, başkasının kimliğini
kullanan, imam nikâhıyla yaşamını sürdüren ya da 18 yaşın dolmasını
bekleyenler bu sayıya dahil edildiğinde, gerçek rakamların, her yıl
5560 bin arasında olduğunu düşünüyorum. Türkiye çocuk evliliklerinde
Avrupa birincisi.
***
‘Sanki evladını değil, koyununu veriyordu’
»Arslan’ın kitabında yer alan, 14 yaşında evlendirilen kız çocuklarından birinin anlatımları şöyle:
25 yaşındayım ama sorsanız 4050 yaş gibiyim. Ağabeyim sevdiği kızı
İstanbul’a kaçırdı. Kızın ailesi tüfeklerle bizim evi bastı. “Bu işi kan
temizler” dediler, “İkisini de öldüreceğiz.” Aile büyükleri araya
girdi, önce yüklü bir para istediler. “O kız kirlenmiş artık istemeyiz,
ona karşılık siz de bir kızınızı vereceksiniz” dediler. Babam benden 3
yaş büyük ablamı söyledi. Sanki evladını değil, koyununu veriyordu.
Onlar intikam almak istediler ve “En küçük kızı istiyoruz” dediler, yani
beni. Annemin ağlaması hâlâ kulağımda. Yalvardı babama. Babam bana dedi
ki “Ağabeylerin ölsün istiyor musun? Ben öleyim istiyor musun?” Ben bir
şey diyemedim.
https://www.birgun.net/haberdetay/cocukgelinlerinyazariyrddocdryusufarslanhastaneskandalidevedekulakkalir201014.html