Eski Ülkü Ocakları Genel Başkanı Sinan Ateş’in öldürülmesine ilişkin açılan davanın ilk duruşması dördüncü gününde devam ediyor.
Duruşmanın ilk üç gününde tetikçi Eray Özyağcı, azmettirici olduğunu söyleyen ve olayları organize eden Doğukan Çep ile eski Ülkü Ocakları yöneticisi Tolgahan Demirbaş, tetikçiyi Demirbaş'la birlikte Bolu'ya götüren Ülkü Ocakları yöneticisi Emre Yüksel, MHP İstanbul İl Yönetim Kurulu üyesi Ufuk Köktürk ve MHP'li avukat Serdar Öktem'in de bulunduğu 22 tutuklu sanık savunmalarını yaptı.
Sinan Ateş'in eşi Ayşe Ateş, duruşma öncesi yaptığı açıklamada, , "Bildiğim hiçbir şeyin sır kalmasını istemiyorum. Herkes her şeyi bilsin istiyorum" dedi.
Ankara 32. Ağır Ceza Mahkemesince, Sincan Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü'ndeki salonda görülen duruşmaya, sanıklar, taraf avukatları, müşteki Ayşe Ateş, Sinan Ateş'in annesi Saniye Ateş, kardeşleri ve yakınları katıldı.
Demokrat Parti Genel Başkanı Gültekin Uysal, CHP Genel Başkan Yardımcıları Murat Bakan ve Meryem Gül Çiftci Binici de duruşmayı takip ediyor.
Pazartesi günü başlayan duruşmada dün itibarıyla sanık savunmaları tamamlandı, ardından avukatların beyanlarına geçildi. Dünkü celsede 19 sanık avukatının beyanı dinlenirken, bugünkü duruşmada avukat beyanlarının alınmasına devam edilecek. Sonrasında ise müşteki Ayşe Ateş'in dinlenmesi bekleniyor.
Avukat beyanlarının ardından Sinan Ateş'in annesi Saniye Ateş söz aldı. Oğlunun ölümünden önce kendisine "Anne, benim kalemimi kırdılar, bana suikast düzenleyecekler," dediğini belirten Ateş fanalaştı, duruşmaya ara verildi.
Aranın ardından konuşan Ayşe Ateş, daha önce korktuğu için veremediğini söylediği isimleri telaffuz etti. Ayşe Ateş'in beyanına göre Sinan Ateş kendisine, MHP Genel Başkan Yardımcıları Semih Yalçın ve İzzet Ulvi Yönter'in verdiği talimat doğrultusunda Olcay Kılavuz ve Ülkü Ocakları Başkanı Ahmet Yiğit Yıldırım'ın kiralık katil aradığını anlattı.
Dördüncü günde duruşmada yaşananlar:
CHP Genel Başkanı Özgür Özel duruşmayı takip etmesi bekleniyordu, Gerçek Gündem'den Tuğba Özer'in aktardığına göre, Özel mahkeme salonuna geldi. Özel'e CHP Şanlıurfa Milletvekili Mahmut Tanal eşlik etti.
Mahkeme başkanı, dünkü duruşmada sanıklardan Doğukan Çep'in tuvalet ihtiyacı için salondan çıkarıldığı sırada müştekilerin bulunduğu tarafta oturan izleyicilere dönerek tehdit anlamına gelecek şekilde başını salladığının üye hakim tarafından görüldüğünü ve kendisine durumun aktarıldığını bildirerek, Çep'i uyardı.
Mahkeme başkanının, "Doğukan anladın mı?" diye sorduğu Çep, konuşmak için söz istedi ancak buna izin verilmedi. Duruşma, avukat beyanıyla devam etti.
Doğukan Çep’in kaldığı oteli ayarladığı iddia edilen Alper Atay’ın yargılandığı davada, avukatı Engin Çelebi savunma yaptı. Çelebi, müvekkilinin olaya dahil olmadığını iddia ederek, Alper Atay’ın yılbaşı gecesini Doğukan’ın kaldığı otelde geçirdiğini ve ardından hayatına olağan şekilde devam ettiğini savundu.
Sinan Ateş’in adres bilgilerini iletmekle suçlanan eski cinayet büro amiri Mustafa Ensar Aykal’ın avukatı Aziz Bingöl ise tüm iddiaları reddetti. Bingöl, müvekkilinin cinayete ilişkin hiçbir eylemi olmadığını ve görevde olduğu dönemde cinayetin aydınlatılması için çaba sarf ettiğini öne sürdü.
Gazete Duvar'dan Ceren Bayar'ın aktardıklarına göre, bilirkişi raporunda Ülkü Ocakları eski yöneticisi Tolgahan Demirbaş’ın, Aykal’dan Sinan Ateş’e ait olduğu iddia edilen telefon numarasının kime ait olduğunu öğrenmesini istediği belirtildi. Bu süreçte gerçekleşen yazışmalarda “Onun ipini çekmişler” ifadesinin geçtiğini hatırlatan Bingöl, "Sayın Demirtaş’ın ipini çektiler mi?, Nagehan Alçı’nın ipini çektiler mi? ‘Kılıçdaroğlu İmamoğlu’nun ipini çekti’ diyenler dönüp daha sonrasında ‘Kılıçdaroğlu’nun da ipi çekildi’ diyor” dedi.
İddianamede geçen 06 AT 5021 plakalı aracın kamuoyunda duyulmasının iddianameden sonra olduğunu belirten Bingöl, davanın kamu görevlilerinin işini uygun yapmamasından dolayı bu hale geldiğini savundu. Bingöl, Ergenekon davasını hatırlatarak, “O zamanın Samanyolu şimdi olmuş T24” ifadesini kullandı ve T24’ün “ipini çekmişler” başlığıyla yaptığı habere Türkiye Gazeteciler Cemiyeti tarafından ödül verilmesini eleştirdi.
Saniye Ateş, mahkeme salonunda "18 aydır öldüm öldüm dirildim. Ben yaşayan bir ölüydüm ama burada 22 kez daha öldüm," diyerek sözlerine başladı. Oğlunun ölümünden önce kendisine "Anne, benim kalemimi kırdılar, bana suikast düzenleyecekler," dediğini belirten Ateş, oğlunun bir gün çelik yelekle kendisini ziyaret ettiğini anlattı.
Oğlunun, 12 yıl boyunca İsmet Büyükataman’ın danışmanlığını yaptığını söyleyen Saniye Ateş, Büyükataman’ın bizzat evlerine geldiğini ve konuyu ailesine duyurmamasını istediğini anlattı: Anne Ateş, "Babası dayanamadı öldü ben ne kadar dayanırım bilmiyorum. Cezaevinde olanların çocukları yüzüne hasretmiş benim torunlarım yüzlerini hiç görmeyecek" diye konuştu.
Saniye Ateş, Mersin’deki Çağrı Ünel olayından sonra oğlunun tehdit edildiğini ve bu tehditlerin oğlunun ölümüne giden yolu açtığını belirtti. "Oğlumu öldürmek için mi Ülkü Ocakları başkanı yaptılar" diye soran Ateş, oğlunun Devlet Bahçeli’ye ulaşmaya çalıştığını ancak başarılı olamadığını ifade etti. Ateş, oğlunun ölümünden sorumlu olanların bulunmasını talep ederek, "Devletin üstünde devlet mi var?" dedi.
Ateş, oğlunun yurtdışına gitmesi ve dönüşünde pusuya düşürülmesi gibi olaylarla defalarca takip edildiğini anlattı. "Niye insanlar bu kadar zalim oldu? Ankara’nın göbeğinde kime gözdağı veriyorlar?" ifadelerini kullandı. "Çocuğum zalimlere yem oldu" diyen duruşma sırasında fenalaştı. Saniye Ateş'in rahatsızlanması üzerine salona sağlık görevlileri çağrıldı. Ayşe Ateş sanıklara dönerek "Bu kadın burada ölürse hesabını hepinize sorarım" dedi.
Saniye Ateş'in rahatsızlanmasının ardından duruşmaya ara verildi. Ara sırasında CHP Genel Başkanı Özgür Özel, cezaevi önünde açıklama yaptı. Özel şunları söyledi:
"Biraz önce Saniye Anne konuştu. Gerçekten kimin azmettirdiğini öğrenmek istediğini söyledi. Siyasilerin isimlerini söyledi. Sinan Ateş'in öldürüleceğini kendisinin söylediğini kendisinin kalemini kırdıklarını söyledi. Sözlerini bitiremeden de baygınlık geçirerek salondan sağlık sebebiyle çıkarılmak zorunda kaldı. Birazdan Ayşe Hanım konuşacak. Muhakkak o da çok kritik şeyler söyleyecek. Artık bu salonda mızrak çuvala sığmıyor."
Verilen aranın ardından, Ayşe Ateş'in ifadeleriyle duruşma devam etti. Ülkü Ocaklarındaki hiyerarşiyi anlatan Ateş, "Tabiri yerindeyse habersiz tuvalete bile gitmezler," dedi. Eşi Sinan Ateş'e yönelik iftira kampanyasının Ülkü Ocakları Genel Başkan Yardımcısı Ahmet Yiğit Yıldırım’ın talimatıyla başladığını ve eşinin katliyle sonuçlandığını belirtti.
Ayşe Ateş, "Sinan’ın yanında olan tüm arkadaşları da bu iftiralara ve tehditlere maruz kaldı. Bu işin fitili Mersin’de ateşlendi. Çağrı Ünel eşimin yakın arkadaşıdır, dostudur," diye konuştu. Olayların başlangıcını anlatan Ateş, "Akşam bir telefon görüşmesi yaptı. Eşim Çağrı’ya 'Çağrı, bunlar iyice azıttı, kendine dikkat et' dedi. O da 'Reis, biz senin yanındayız, onlar istiyor diye yolumuzdan dönmeyiz' diye karşılık verdi" ifadelerini kullandı.
Ertesi gün Çağrı Ünel’in saldırıya uğradığını anlatan Ayşe Ateş, "Ertesi gün 11 kişi Çağrı Ünel’e arkasından haince saldırdı, sopalarla ve bıçaklarla. Çağrı Ünel de refleksle ateş etti, bunun sonucunda Emrullah Kaplan isimli gencecik bir çocuk vefat etti" dedi. Ayşe Ateş, bu olayda Ülkü Ocakları Genel Başkan Yardımcısı Ahmet Yiğit Yıldırım'ı ve olayla ilişkili diğer kişileri suçladı.
Ayşe Ateş, Çağrı Ünel'e yapılan saldırının planlayıcılarının ve uygulayıcılarının cezalandırılmasını talep ederek, "O çocuğun katili de Ülkü Ocakları Genel Başkan Yardımcısı Ahmet Yiğit Yıldırım ve bu işte dahil olanlardır" dedi.
Ayşe Ateş, eşi Sinan Ateş'in suikast tehditleri hakkında kendisine daha önce verdiği bilgileri kamuoyuyla paylaştı.
"Bunları ilk defa anlatacağım çünkü beni de öldürürler diye korktum. Bugün bunları burada söylemezsem bir daha söyleyemem çünkü bana ne olur bilmem. Ölürsem bunlar mezara gitmesin benimle" diyen Ayşe Ateş, eşinin kendisine aktardığı bilgileri açıklayarak, suikast planlarının ayrıntılarını anlattı. Ateş, "Sinan Ateş tam olarak şunu söyledi: 'Ayşe; Ulvi İzzet Yönter ve Semih Yalçın, Olcay Kılavuz ve Ahmet Yiğit Yıldırım'a talimat vermiş, onlar da kapı kapı dolaşıp kiralık katil arıyorlar,'" diyerek, eşinin tehdit aldığı kişilerin isimlerini belirtti.
"Asıl failler dışarıda ki, devlet bana koruma verme gereği duydu. Bu devlet namusunu temizleyecek, bana borcu var" diyen Ayşe Ateş, Sinan Ateş'in zamanında MHP'den emir alarak 'birilerini dövdürdüğünü' söyledi. "Evet, Sinan birilerini dövdürdü. Karşıma alıp, 'Sen akademisyensin, yakışıyor mu?' dedim. 'Ben MHP genel merkezinden gelen talimatları yapıyorum. Yapmazsam bana da ceza keserler' karşılığını verdi" şeklinde konuştu. Ayşe Ateş, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'yi isim vermeden eleştirerek, "Bizim de bildiklerimiz var" diyen Bahçeli'ye "Beyefendinin bildiği ne var? 18 aydır ağzını açmadı" dedi.
Ayşe Ateş, son olarak dosyası ayrılan 17 kişi hakkındaki soruşturmanın bu dosya ile birleştirilmesini ve bugün ismini verdiği tüm şüphelilerin de ifadesinin alınmasını istedi.
Ayşe Ateş'in ardından Sinan Ateş'in kardeşi Selma Ateş, söz aldı. Ateş, "4 gün boyunca sanıklar beni görmek için bana bakıyordu. O nedenle şu anda ayakta savunmamı vermek istiyorum ki sanıklar beni rahat rahat görsün" dedi.
Gerçek Gündem'den Tuğba Özer'in aktardıklarına göre Selma Ateş, kardeşi Sinan Ateş’in ölümü ile ilgili olarak, "Sizin savunmanıza göre Sinan kendi kendini öldürdü. Bir kiralık katil tuttu ve kendisini öldürttü. Kardeşim öldükten sonra ne benim ne ailemin yaşaması önemli değil; önemli olan adaletin yaşaması. Bizim çocuklarımızın yaşadığını sizin çocuklarınız da yaşıyor. Benim çocuklarım bu mahkemeye gelip dayılarının nasıl katledildiğini dinlemek zorunda kaldı" ifadelerini kullandı.
Selma Ateş, sanıkların Sinan Ateş’i tanımadıklarını söylediklerine dikkat çekerek, "Ateş burada kenar mahallede büyüdü. Sadece babamızın bir evi vardı. Buradaki tutukluların bir kısmı da kenar mahallede büyümüştür. Biz kardeşimizi okutmak için ömrümüzü adadık. Kenar bir mahalleden Doç. Dr. çıktı ve Ülkü Ocakları başkanı oldu. Benim babam, annem, dedem ülkücü. Biz ülkücü olarak doğduk, mecburen. Bunu biz seçmedik. Ben bu camianın içinde büyüdüm. Ortaokuldan itibaren Ülkü Ocakları’nda görev aldık, bundan da gurur duyuyorum. Ben MHP’ye de Ülkü Ocakları’na da iftira atmam" dedi.
Selma Ateş, Devlet Bahçeli'nin Sinan Ateş ile ilgili olarak yaptığı bir konuşmayı gündeme getirdi ve "Devlet Bey kendisi aradı. 'Sinan gelir misin?' dedi, böyle Ülkü Ocakları başkanı oldu. Tanımıyoruz diyenlerin arayarak 'abi abi' dediklerini de biliyorum. Bir gün Devlet Bey Sinan’ı aradı. 'Oğlum seninle konuşmam gerekiyor' dedi. Sinan’a orada bir söz söyledi. Bunu da Devlet Bey açıklasın. Ben o sözün ne olduğunu biliyorum. Sonrasında Sinan istifa etti. İstifa eden de tek kişidir bu görevden" ifadelerini kullandı.
Sinan Ateş'in tehditler aldığını belirten Selma Ateş, "Sinan, ocak başkanlığını bıraktığı tarihten itibaren sürekli tehdit alıyor. Makedonya’ya gidip döndükten sonra uçakta Ahmet Yiğit Yıldırım’ın bir tanıdığı var. Ahmet Yiğit Yıldırım’ı arıyor ve ‘Sinan uçakta’ diyor. Sinan’ın yanı kalabalık olduğu için çıkışta pusu atamıyorlar. Sonrasında tehditler devam ediyor" dedi.
İlk günkü duruşmada Özyağcı ve sanık Vedat Balkaya ifadelerini değiştirdi. Sanıklar "alacak verecek" meselesi nedenini öne sürdü. Tetikçi Erdal Özyağcı, Sinan Ateş'i ayaklarından vurduğunu, öldürmediğini iddia etti. Özyağcı, soruşturma savcısının kendisine "talimatı Bahçeli'den aldığını söyle" dediğini öne sürdü. Azmettirenin kendisi olduğu yönünde ifade veren Doğukan Çep ise Hasan Ferit Gedik cinayeti davası için Ateş'ten yardım istediğini ve para verdiğini, Ateş’in telefonlarına çıkmaması üzerine kendisine saldırı düzenlemeye karar verdiği iddiasında bulundu. Mahkeme Başkanı, eski Ülkü Ocakları Yöneticisi sanık Tolgahan Demirbaş'a, eski MHP Milletvekili Olcay Kılavuz ile ilgili soru sorulmasına izin vermedi. Duruşmada sanıkların dava ile ilgili "alacak verecek meselesi", "adi bir vaka" ve "MHP'ye karşı kumpas" algısı yaratmaya çalıştığı görüldü. Öte yandan MHP'nin, Sinan Ateş suikastı davasına katılma talebi "suçtan zarar görmediği" gerekçesiyle reddedildi.
İkinci gün, Doğukan Çep duruşma başlangıcında gazetecileri "Görüşeceğiz seninle" diye tehdit ederken, Çep’in Hasan Ferit Gedik cinayetini işlediğinde avukatlığını yapan MHP'li Serdar Öktem de kendisi hakkında haber yapan gazetecileri "FETÖ'cü", "PKK'lı", "DHKPC'li' diye suçladı. Öktem’in savunmasına devam edilirken salonda çıkan gerginliğin ardından mahkeme başkanı, Ateş ailesinin bir avukatını ve Milli Yol Partisi Genel Başkanı Remzi Çayır'ı salondan çıkarttı. Mahkeme başkanı avukatın dışarı çıkarılmasında yavaş davranan polisler hakkında da tutanak tutulmasını istedi.
Üzerlerine atılı suçlamaları reddeden sanıkların birçoğu Sinan Ateş'i tanımadıklarını söyledi. Tetikçi'yi Demirbaş'la birlikte Bolu'ya götüren Ülkü Ocakları yöneticisi Emre Yüksel, MHP'ye kayıtlı olduğunu söylediği araçta iki kişi olduklarını iddia etti.
Üçüncü gün ise tüm sanıkların dinlenilmesinin ardından sanık avukatlarının savunmalarına geçildi. Avukatlar ilk gün değiştirilen ifadelere paralel şekilde, "öldürme değil yaralama" tezi üzerinden savunma yaptı. Tetikçi Eray Özyağcı’nın avukatı Zeynettin Aktürk'ün "1 metre mesafeden ateş eden bir insan öldürme saikiyle ateş ediyorsa başına ateş eder, ayaklarına etmez" ifadesi dikkat çekerken avukatlar, Sinan Ateş'in kamera kayıtlarında açıkça görülmesine rağmen çatışma arasında kaldığını ve Ateş'in yanındakiler tarafından öldürüldüğünü ileri sürdü.
Duruşma görülürken Sinan Ateş'in annesi Saniye Ateş, tansiyon düşüklüğü ve kolunun uyuşması sebebiyle ambulansa alındı.
Avukatlar davanın 'siyasileştirilmek' istendiğini sık sık dile getirirken Sinan Ateş suikastı ile bağlantılı MHP'li ve Ülkü Ocaklarına bağlı yöneticiler hakkındaki sorular ilk üç günde sık sık mahkeme başkanının müdahalesine maruz kaldı.
Diğer sanıkların avukatları da yine müvekkillerinin olayla ilgilerinin olmadığını savundu, hazırlanan iddianamenin yetersiz olduğunu söyledi.
Evrensel