İstanbul 58. Asliye Ceza Mahkemesi'ndeki duruşmaya, tutuksuz sanık Deniz Çakır, müştekiler Ayşegül Yeşil, Vecihe Karadeniz, Zeynep Yılmaz ve Emine Feyza Mazı ile taraf avukatları katıldı.
Çakır, avukatının yanına otururken, müştekiler sanık kürsüsün arkasında bulunan koltuklara oturdu. Müşteki avukatlarının itirazı üzerine, müştekiler koltuklarından kalkarak avukatlarının yanına geçti.
Avukatı Bahri Belen'in yanında savunmasını yapan tutuksuz sanık Deniz Çakır, savcılığa verdiği ifadesini tekrarladığını, 30 Aralık 2018'de söz konusu kafeye kendisinin doğum günü olması nedeniyle arkadaşlarıyla gittiğini söyledi.
Yan masalarında 2 kadının olduğunu belirten Çakır, "Beni yadırgar ve yargılar şekilde baktılar. Biz eğlenmemize devam ettik. Dışarıdan başka arkadaşları geldi. Yanda yer olmasına rağmen arka masamıza geçtiler. Ben anlam veremedim, çok önemsemedim. Yargılayıcı bakışları devam ettiği için, 'Ne var?' mimiği yaptım. Karşı taraftan 'Fotoğrafımızı neden çekiyorsunuz?' serzenişi geldi. Bu serzenişler, tacizkar ve yargılayıcı bakışlar devam etti, sesler yükseldi. Kavga değil, karşılıklı laf dalaşıydı." ifadelerini kullandı.
Çakır, fotoğraf konusunda müştekilerin ısrarlarının devam ettiğini savunarak, "Çektiğimiz fotoğrafları gösterdi arkadaşım, o noktadan sonra sakinleştiler. Gecenin son yarım saati herkes kendi masasında geçirdi. Biz kalktık ve gittik. Bir laf dalaşından hariç gayet sakin ve normal geçti. İddianamede iddia edilen cümleyi kullanmadım. Onlara hitaben değil, kendi kendime söylendim. 'Burası Atatürk Türkiyesi niye her şeyime karışıyorsunuz, burası Arabistan değil.' cümlesini kullandım. 'Yallah Arabistan'a' demedim." diye konuştu.
Sarhoş olacak kadar içki içmediğini, kimseyi dini ve dili bakımından ayırmadığını söyleyen Çakır, "Böyle bana ters bir konuyla adaleti meşgul ettiğim için çok üzgünüm." dedi.
Şikayetçi olduğunu aktaran müşteki Ayşegül Yeşil de "Katılma talebim vardır. Beyanlarımı tekrar ederim. O gün kafe çalışanları bizden özür dileyerek hesap almadılar. Bizim mağdur olduğumuzu gördüler." beyanında bulundu.
Sanık avukatı katılma talebinin yerinde olmadığını belirterek, katılma talebinin reddi yönünde karar verilmesini istedi.
Söz alan müşteki avukatları da sanığın hiçbir talebi ve mazereti olmamasına rağmen sanık kürsüsünden avukatının yanına geçirilerek savunmasının alınması, müştekilerin sanık kürsüsünün arkasına oturtulması, bir kısım müştekilerin ayakta kalması gibi gerekçelerle hakimin tarafsızlığını şüpheye düşürecek bir sebep ortaya çıktığını savunarak, bu gerekçelerle hakimin reddi talebinde bulunduklarını kaydetti.
Sanık avukatı Bahri Belen de bu durumun normal olduğunu, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin sanığın sorgusunun avukatının yanında yapılması gerektiğini ifade ettiğini dile getirdi.
DOSYA AĞIR CEZAYA GÖNDERİLDİ
Mahkeme, bu aşamada diğer müştekilerin beyanlarının alınmasına ve usul işlemlerinin yapılmasına yer olmadığına karar verdi.
Reddihakim talebinin değerlendirilmesi için dosyanın İstanbul Nöbetçi Ağır Ceza Mahkemesi'ne gönderilmesine hükmeden mahkeme, gerekçesinde şunları kaydetti:
"Mahkemenin yaptığı uygulamalarda sanığın talebi olsun, olmasın müdafinin veya vekilin yanına alınabildiği, müştekilerin bulunduğu bölüme iki koltuk sığdığı, bu koltukların müşteki vekillerine tahsis edildiği, diğer 4 müşteki ayakta kalmasın diye boş olan sanık kürsüsünün arkasındaki koltuklara oturtulduğu, müşteki vekillerinin talebi üzerine vekillerin olduğu bölmeye gittikleri, burada da müştekilerin koltuk sayısı yetersiz olduğundan koltuk getirilip getirilemeyeceğini sordukları, gerek yerin darlığı gerekse getirilecek koltuk olmaması nedeniyle koltuk getirilemedi. Dolayısıyla müştekilerin ayakta kaldığı, kimilerine vekillerince yer verdiği, müşteki bölümünde 4 müşteki ve 2 vekil bulunduğu, ancak 2 koltuk olduğu görüldü. Bu hususun mahkeme hakimin tarafsızlığını şüpheye düşürecek bir sebep olarak öne sürülüyor ise de şayet müşteki vekilleri mahkeme hakiminin başka dosyalarını izleme şanslarını bulurlarsa benzer uygulamaların sıklıkla yapıldığı, insanların mahkeme önünde esas duruşta ayakta beklemesine imkan ölçüsünde engel olunmaya çalışıldığı, bu yönüyle mahkeme hakimin reddi talebinin yerinde olmadığı, dosyanın bu konumda karar verecek olan mahkemeye gönderilmesine karar verildi."