Doların Türk Lirası karşısında üstünlüğü sürerken, Dünya gazetesinden İsmet Özkul Türkiye'nin ekonomisine dair çarpıcı tespitlerde bulundu.
Özkul, "Cumhurbaşkanı Erdoğan yönetiminin, temel sorunların doğru anlaşılması ve çözümüne dair şu ana kadar verdiği işaretler, ikna edici ve güven verici olmaktan çok uzaktır. Yangının ikide bir tekrar alevlenmesinin bir nedeni de bu güven eksikliği." dedi.
İşte ilgili yazı:
Olağanüstü günler yaşıyoruz. Geçen hafta “Kara Cuma”yı yaşadık, yeni haftaya “Kara Pazartesi” ile başladık. Cuma günü doların 6 TL’nin üstüne nasıl bir anda fırlayabildiğini biz daha anlayamamışken, pazartesi 7 TL’nin üstüne çıkmasının şokunu yaşadık. Kurların 2 yılda gitmesinin zor olduğu bir yere 2 günde gittiğine şahit olduk.
Piyasaları sakinleştirmeye yönelik resmi açıklamalar pazar gecesi başladı. Sabah Merkez Bankası’ndan Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu’na (BDDK), Sermaye Piyasası Kurulu’ndan (SPK) savcılıklara kadar bir dizi kurum, çeşitli adımlarla yangına müdahale ettiler.
Şimdi herkes, “Şoku atlattık mı? Yangın kontrol altına alındı mı? Bu önlemler yangını söndürmeye yeter mi?” sorularının yanıtını arıyor.
Bu sorulara uygun yanıtı verebilmek için önce yangının kaynağını, bu boyuta ulaşabilmesinin nedenlerini doğru tahlil etmemiz gerek. Bunun için şu temel tesbitleri gözden kaçırmamak gerekiyor:
* Yangının temel nedeni, ekonominin dünyanın en kırılgan ekonomilerinden birisi haline düşürülmüş olmasıdır. Sayfadaki grafiklerde OECD’nin dış şoklara karşı en duyarlı ülkeler olarak gördüğü 9 ülke arasında Türkiye’nin yerini görüyorsunuz. 9 ülke arasında, milli gelirine oranla cari açığı ile dış borçları en yüksek olan ülke Türkiye. Buna karşın milli gelirine oranla döviz rezervleri en düşük ülkelerden birisi yine Türkiye. Yani dış açığı ve borcu en yüksek ama rezevleri en yetersiz ülkelerden birisi. Öte yandan enflasyonu, IMF’lik olan Arjantin’den sonra en yüksek olan ülke de Türkiye.
* Dünyada para daralırken, faizler artarken, jeopolitik riskler ve ticari gerilimler kızışırken, dengeleri bu halde olan bir ülkenin ekonomisinde depremler yaşanması, rastlantı değil kaçınılmaz bir sonuç. Şimdi yıllardır izlenen yanlış ekonomi politikalarının kefareti ödeniyor.
* Rahip Brunson sorunu ve ABD ile yaşanan son gerilimler, yangını hızlandırmış ve daha da kızıştırmıştır. Ama yangını çıkaran bu değil. Yangının temel nedeni dışarıda değil, içeride. ABD ile kriz, bir şekilde bugün tatlıya bağlansa bile, sadece yükselen alevler ortadan kalkar, yangın içten içe devam eder. Ve herhangi bir yerden gelecek en ufak esintide yine alevler göğe yükselebilir. Ki böyle esintileri çıkartacak çok sayıda kaynağımız var.
* Dün Merkez Bankası başta olmak üzere alınan önlemler, temelde likidite önlemleridir. Hedefi, döviz ve TL likiditesinde bir tıkanıklık çıkmasını önlemektir. Yani sorunu çözmeye değil, sorunun likidite krizinin çıkması ile bir başka faza sıçramasını önlemeye yarıyor.
* Cumhurbaşkanı Erdoğan yönetiminin, temel sorunların doğru anlaşılması ve çözümüne dair şu ana kadar verdiği işaretler, ikna edici ve güven verici olmaktan çok uzaktır. Yangının ikide bir tekrar alevlenmesinin bir nedeni de bu güven eksikliği.
http://www.yenicaggazetesi.com.tr/disborctavecariaciktabirinciyiz201870h.htm