Diyanet İşleri Başkanlığı bir kez daha gündemde. Bu kez internet
sitesindeki Dini Kavramlar Sözlüğü’nde yer alan “İslâm hukukçularınca
bulûğ çağının alt sınırı, erkekler için 12, kızlar için 9 yaş olarak
belirlenmiştir” ifadeleri kamuoyunun tepkisini çekmiş durumda.
Bazı kadın ve çocuk hakları dernekleri, ifadelerin “çocuk istismarı”
içerdiğini belirterek, ifadeleri eleştirmişti. BBC Türkçe servisinden
Fundanur Öztürk’ün haberine göre, Diyanetin aynı sözlüğünde “Nikâh”
tanımlamasında bulûğ çağına erişmiş kişilerin evlenebilmesinin mümkün
olduğunun belirtilmesi ise bazı gazeteler ve siyasiler tarafından
Diyanet’in erken yaşta evliliklere destek verdiği yönünde yorumlandı.
Pek çok kez yaptığı açıklamalarla gündeme oturan ve eleşltirilerin
hedefi olan Diyanet’in 2008’den bu yana yayınladığı fetva ve
açıklamalarından bazıları şöyle:
Diyanet’e bağlı fetva sitesinde Ocak 2016’da, “Bir babanın öz kızına duyduğu şehvet, karısıyla olan nikâhını düşürür mü?” diye soruldu.
Soruyu İslam kaynaklarından farklı görüşleri referans gösterilerek
yanıtlayan Diyanet, “Babanın kızını kalın elbiselerden tutarak ya da
vücuduna bakıp düşünerek, şehvet duyması, bu tür bir haramlık
oluşturmaz” ifadelerini kullanıldı:
“Babanın kendi öz kızını öperken şehvet duyması durumunda nikâhın ne
olacağı konusunda görüş ayrılığı vardır. Bazı mezheplere göre, babanın
şehvetle kızını öpmesi ya da şehvetle ona sarılmasının nikâha bir etkisi
yoktur.”
“Hanefilere göre ise; babanın, kızını şehvetle öpmesi, kızına
şehvetle sarılması durumunda kızın annesi bu babaya haram olur. Ancak bu
tür sonuç doğuracak tutmanın, teni tenine değerek olması ya da altının
sıcaklığını iletecek kadar ince bir örtüden olması gerekir. Ayrıca
kızın, 9 yaşından büyük olması gerekir. Şehvet duymanın işareti, erkeğin
organında bir uyanma, uyanıksa uyanışının artması, kadının da kalbinin
heyecanla çarpmasıdır.”
Kamuoyu tepkilerinin ardından Diyanet, söz konusu yanıtı internet
sitesinden kaldırdı ve haberini yapanlara dava açacağını duyurdu.
6 Aralık 2017 günü Diyanet’e bağlı Din İşleri Yüksek Kurulu, gelen
bir soruya cevap olarak, erkeğin “Telefon, faks, mektup, mesaj ve
internetle ile de eşinden boşanabileceğini” açıkladı:
“Bir kimse, yüzüne karşı ‘seni boşadım, benden boş ol’ gibi boşamayı
ifade eden sözleri şifahî olarak söylemek suretiyle, eşini
boşayabileceği gibi, bu sözleri telefon, mektup, mesaj, internet ve faks
yoluyla bildirerek de boşayabilir. Söz konusu iletişim vasıtalarıyla
boşamak, sözlü olarak yüz yüze boşamak gibi geçerlidir. Ancak, bu
durumda kocanın, boşamış olduğunu inkar etmemesi gerekir.”
“Boşamanın yazılı olması halinde ise boşanan kimse, yazının veya mesajın
eşinden geldiğinden emin olmalıdır. Bu durumda boşama hükümleri,
kadının mektubu okuduğu andan itibaren başlar. Fakat koca eşini daha
önce gıyaben boşamış da bunu mektupla haber veriyorsa, boşamanın
hükümleri, kocanın boşadığı andan itibaren başlar.”
3 Ocak 2016’da eski Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez, AKP’nin 64. Hükümet Programı’nda yer alan, “Cemevlerine hukuki statü verilmesi” ile ilgili konuşmuştu:
“Biz dini statü veremeyiz, statüyü ancak bu yolun bizatihi sahipleri
belirleyebilirler. Alevilik meselesini teolojik bir tartışma zeminine
çekmeden, sadece sosyal, hukuki zeminde konunun ele alınması gerektiğini
hep ifade etmişimdir. Bizim daima iki kırmızı çizgimiz olmuştur, bundan
hiçbir zaman vazgeçmedik.”
“Bir tanesi; Aleviliğin İslam’ın dışında bir yol olarak tarif edilmesi.
Çünkü bin yıllık tarih bunu yalanlıyor, doğru olmadığını ortaya koyuyor.
İkincisi de; cemevlerinin caminin alternatifi, başka bir inancın mabedi
gibi gösterilmesi. Ama kendi tarihinde var olduğu şekliyle ocakların
talepleri doğrultusunda özgürce kendi geleneklerini, kendi kültürlerini,
kendi inançlarını yaşamalarının da hem İslam’ın, hem hukukun onlara
verdiği bir hak olduğunu düşünüyorum”
Bunun üzerine Alevi Dernekleri 7 Ocak’ta Görmez hakkında suç
duyurusunda bulundu. Alevi Bektaşi Federasyonu Genel Merkezi Genel
Başkanı Baki Düzgün ise Görmez’e şunları söylemişti:
“Bir din temsilcisi olarak bırakın inançlara şekil vermeyi, bu topluma
sevgiyi ve hoşgörüyü öğretmeye çalışın. Yıllardır bizler birleştirici ve
bütünleştirici olmaya çalışırken, sizler bölücü ve ayrıştırıcı
oluyorsunuz.”
DİYANET’TEN ‘MÜSLÜMAN OLMAYANLA EVLENİLMEZ’ FETVASI
Kendileriyle evlenilmesi caiz olmayan kişilerin ayet ve hadislerde
belirtildiği, bunların dışında kalanlarla evlenmenin helal olduğu
belirtilen bir fetvada ise Diyanet, “Alevi olan kişi ile evlilik caiz
midir?” sorusuna şu şekilde yanıt veriyor:
“İslam’a göre Müslüman bir kadın ancak Müslüman bir erkekle evlenebilir.
Allah’a, Hz. Muhammed (s.a.s.)’in Allah’ın elçisi olduğuna, onun
ümmetine tebliğ edip hayatında uyguladığı dini hükümlere inanan ve
bunları kabul eden herkes Müslümandır. Bu itibarla evlenirken aranan
nokta, kişinin Müslüman olup olmadığının tespitidir. Müslüman olanla
evlenilir, olmayanla evlenilmez.”
GÖRMEZ’İN 1 MİLYON LİRALIK MAKAM ARACI
2015 yılında Eski Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez’e tahsis
edilen makam aracının fiyatı da günlerce tartışıldı. Ana muhalefet
partisi CHP, Görmez’e tahsis edilen Mercedes marka aracın 1 milyon TL
değerinde olduğu iddiasını ortaya attı.
Bunun üzerine Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan aracın 320 bin TL
olduğunu söyledi ancak Diyanet İşleri Başkanlığı’ndan Devlet Malzeme
Ofisi Genel Müdürlüğü’ne yazılan bir yazıda aracın piyasa fiyatının
1.006.641,64 TL olarak gösterildiği ortaya çıktı.
Mehmet Görmez “1 milyonluk makam aracı” tartışmaları hakkında
‘iddiaların bir algı operasyonuna dönüştürüldüğünü’ söyledi ve “Bir
kurumun ve o kurumun başındaki insanı itibarsızlaştırmak için bir araç
olarak kullanıldı. Bunu gördüğüm an benim için o araç bir mezara
dönüştü. Ben bir gün daha o araca binmedim” ifadelerini kullandı.
Görmez’in Mercedes’i “iade edeceğini” açıklaması sonrası Erdoğan,
“Diyanet İşleri Başkanımıza bir Mercedes’i ben tahsis edeceğim. Üstelik
zırhlı olacak” dedi. Bunun üzerine Görmez’e yeni bir zırhlı Mercedes
tahsis edildi.
Diyanet İşleri Başkanlığı, ‘Yılbaşı bileti almak günah mı?’ sorusuna 21 Aralık 2017 günü “Piyango bileti almak kumardır ve haramdır” şeklinde yanıt verdi.
Yanıtta ayrıca şu ifadelere yer verildi: “Taraflardan birisinin kazanıp diğerinin kaybetmesi esasına dayalı bütün şans oyunları kumar kapsamında değerlendirilip haram kılınmıştır. Zira bir taraf kaybederken, diğer taraf da hak etmeden kazanmaktadır. Bu tür kumarların, geniş kitlelerin iştirak etmesi sebebi ile zararı daha da yaygın olmaktadır. “Bu tür oyunların hasılatından bazı kuruluş ve hayır kurumlarının yararlanması, onları meşru hale getirmez ve haramlık hükmünü değiştirmez.”
Diyanet İşleri Başkanlığı, 8 Mart 2008 Dünya Kadınlar Günü’nde resmi web sitesine Türkiye Diyanet Vakfı’nın iki cilt halinde yayınladığı İlmihal 12 adlı eserin “Kadın Hakları” başlıklı 14 sayfalık bölümünü koydu. Yazıda feminizmle ilgili bölüm “Feminizm ahlaksızlıktır” başlığıyla yer buldu ve şu ifadeleri içeriyordu: “Feminizm, ahlaki ve sosyal bakımdan çok olumsuz sonuçlar doğurmaktadır. Bir kere, feminizm hareketine “kapılan” kadın, genel olarak kayıtsız şartsız özgürlük düşüncesiyle aile için vazgeçilmez olan birçok kural ve değerleri hiçe saymaktadır.” O dönem kamuoyundan alınan tepkiler üzerine yazı değiştirildi ve kadın örgütlerine gönderilmek üzere bir yazılı açıklama yapıldı: “Başkanlık olarak kadın haklarını ve toplumda bu konuda bilinç ve duyarlılık oluşmasını çok önemsediğimizi, bunun için de kadın haklarını güçlendirmeye yönelik etkinlikleri her geçen gün artırdığımızı bütün kamuoyu bilmektedir. Diyanet İşleri Başkanlığı olarak kadın hakları, cinsiyet ayrımcılığı, kadınlara yönelik şiddet, kadınların eğitimi ve benzeri konularda yanlış anlaşılmaya meydan verecek her türlü söz ve tavırdan kaçınmakta duyarlı olacağımızı da bilmenizi isteriz.”
http://halktv.com.tr/diyanetinson10yildayayinladigiskandalfetvalar273473