Diyarbakır Barosu Başkanı Nahit Eren, TELE1 ekranlarında yayınlanan ‘Kayıt Dışı’ programının konuğu oldu.
Eren, Salim Güran’ın eşi Melek Güran’ın yeniden savcılığa ek ifade için getirildiğini ve tek bir soruluk ifadeden sonra serbest bırakıldığını açıkladı. Eren, “Şu an Hediye Güran gözaltında. Yarın ifade için savcılığa getirilmesini bekliyoruz” dedi.
Ağabey Baran Güran’ın başvurusuna değinen Eren, “Baran Güran’ın yazılı bir başvurusu oldu. Kendisiyle ilgili bir şüphe ve iddia söz konusu değil. Kendisi Narin’in katillerinin tespiti için ‘fail kim olursa olsun’ hak ettiği cezayı alması konusunda Diyarbakır Barosu’nun dosyayı takip etmesi için başvuruda bulundu. Vekalet isteğini kabul ettik. Baran’ın talebi doğrultusunda müşteki konumunda dilekçemizi savcılığa sunduk” diye konuştu.
“Birkaç şeyi düzeltmem gerekiyor” diyerek konuşmasına başlayan Eren şunları söyledi:
“Soruşturmanın ilk gününden bugüne kadar eksiklik konusundaki bütün değerlendirmelere katılıyorum. Ama otopsi işlemiyle ilgili değerlendirmeleri düzeltmem lazım. Narin’in bacağıyla ilgili ilk açıklamayı yapan bizdik. Çünkü sosyal medyada çok fazla iddia atıldı. Adli tıp sürecinde bekleyen tek kişi Baran’dı.
İlk otopsi işlemindeki ön bulgulara göre, özellikle Nevzat’ın açığa çıkan ifadesine göre, Narin’i baş aşağı torbaya yerleştirdiğini, Narin’in bir bacağının dışarıda kaldığını, torbayı bağlamak için ip bulamadığını ve Narin’in çantasının kemerini torbayı bağlamak için kullandığını söylüyor. Bu durumda, Narin’in sol bacağının üzerinde dizden aşağı herhangi bir et parçası olmadığı, kemiklerin üzerinde bir canlı müdahalesi olduğunu söylemiştik ama bu galiba yanlış anlaşıldı. Buradan kastımız su içerisinde kemiğe, daha doğrusu Narin’in sol bacağına belli ki canlılar… Ben bunu araştırdım sordum o dere yatağı balıklarıyla meşhur.
Narin’in ilk kaybolduğu andan itibaren özellikle sulama kanalında çalışmalar yapılıyor. Devlet Su İşleri’nin büyük bir su kalanı var. 1 hafta boyunca o su kanalı Narin’in bulunduğu dereye yönlendiriliyor ve debisi inanılmaz derecede artıyor. Suyun yoğun arttığı kanala yönlendirdikleri ve suyu da Narin’in bulunduğu dereye yönlendirdikleri için inanılmaz bir debi var. Bunu neden izah etmeye çalışıyorum? Kemik tek bir et parçası olmadan duruyordu. Tabii ki Adli tıp raporunu bekleyeceğiz. Narin’e ait dizden aşağı etler sarkık bir şekilde dizden kırık olsa orada görülür. Biraz daha beklemek gerekiyor.”
“91 DNA ÖRNEĞİ İSTANBUL’A GÖNDERİLMEDİ”
“91 DNA örneğinin İstanbul Adli Tıp Kurumu’na gönderilmediğini ifade eden Eren şöyle söyledi:
91 adet biyolojik anlamda DNA testine konu olan örnek İstanbul’a gönderilmedi. Bu 91 örnek Diyarbakır Adli Tıp Kurumu’nda incelemeye tabi tutuldu. 91 adet numune dediğimiz şey, torbadan, Narin’in eşyalarından, vücudundan, ağzından alınan sürüntü dediğimiz örnek alınır. Bu bir organ değil, et parçası değil, kemik değil. 91 örnek Diyarbakır Adli Tıp Kurumu’nda incelendi. Bu 91 örnek Narin’e temas eden üçüncü bir şahsın DNA örneklerini bulmak için yapılan bir çalışmaydı. Bu Narin’in elbiseleri ve vücudundan alınan sürüntülerden elde edilecek bir olguydu. Otopsiye girmeden önce de sonrasında da görüştüğüm bir çok adli tıp uzmanı var. 18 gün bir bedenin su içerisinde kalması durumunda üçüncü şahıslara ait DNA örneklerinin kaybolması için makul bir süre. 18 gün içerisinde DNA örneklerinin niteliğini kaybetme özelliği var. Sadece bu sürüntülerin alınması 3.5-4 saat sürdü. Bu 91 örneğin üzerinden bir DNA örneği çıkmadı ve İstanbul’a gönderilmedi. İstanbul’a entemolojik, toksikoloji, histopatolojik incelemeler ve kemik şube için gönderilen örnekler var.
“ALINMIŞ BİR DİŞ KALIP ÖRNEĞİ MÜMKÜN DEĞİL”
Deforme olmuş bir cesetten bahsediyoruz. Sadece suda olması değil, su akıntısı kesildikten sonra bataklığa dönen bir yerden bahsediyoruz. Derenin içerisinde değil, sulak ve bataklık bir alana, bir cesedin deforme olması için gerekli olan her şeyin olduğu bir alana gömülmüş. Diyarbakır sıcaklığı, bataklık gibi yer, su tamamen cesedi deforme etmiş. Alınmış bir diş kalıp örneği mümkün değil. Çünkü dişler dökülmüş.
Bacak tamamen kopuk, vücut bütünlüğü var ama o ortamda vücudun çok çabuk bir şekilde çürümeye yüz tuttuğunu da bilelim.”
Tele1