Seçimlerin geride kalması ve ekonomi yönetiminde U dönüşü yapılmasıyla birlikte dolar kurunda baraj kapakları açıldı.
14 Mayıs seçimlerinin önceki günü 19,60 seviyesinde olan ve dün 21,50 seviyesinden günü kapatan dolar kuru, bu sabah 23,16 seviyesini gördü. Euro kurunda ise bugün 24,93 seviyesi görüldü.
Döviz kurlarında günlük yükseliş yüzde 7’yi aşarken, 14 Mayıs’a göre yükseliş yüzde 18 oldu.
Seçimler öncesinde Merkez Bankası’nın (TCMB) döviz rezervleri tüketilerek tutulan döviz kurları, seçim sonrasında ihracatçıyı memnun edecek ve yabancı sıcak parayı çekebilecek şekilde serbest bırakıldı.
Sene başında 455 dolar olan asgari ücret, bugün itibarıyla yaklaşık 370 dolar seviyesine geriledi.
Döviz kurlarında kademeli bir artış beklenirken, bugün ‘şok artış’ yaşandı ve en son Aralık 2021’de görülen dalga boyu yakalandı.
Gelişen piyasalar fon yöneticisi East Capital'in kıdemli danışmanı Emre Akçakmak, Prof. Dr. Cem Başlevent ve Dinamik Yatırım Baş Ekonomisti Enver Erkan, kurdaki artışı sozcu.com.tr’ye değerlendirdi.
Piyasa hareketlerini tek tek ele alan Akçakmak, “Kur, lira, faiz oranları gibi alanlarda stres, Eurobond, CDS ve hisse fiyatlamaları alanlarında ise rahatlama görüyoruz” dedi.
“Bütün bu parçaları birleştirirsek piyasada iki senaryonun fiyatlandığını söyleyebiliriz” diyen Akçakmak, bu iki senaryoyu şöyle sıraladı:
“Ekonomi politikalarında normalleşme ve bu süreçte ekonomide kalıcı zarar görülmemesi.”
“Karmaşık politikalar ve düzenlemeler göz önüne alındığında Türkiye’deki piyasa hareketlerini açıklayacak bir ders kitabı yok” diyen Akçakmak, TL’nin mayıstan bu yana yüzde 14’ün üzerinde değer kaybettiğini, TL tahvil getirilerinin yükseldiğini, Eurobond getirilerinin düştüğünü, bugün bile CDS’te aşağı yönlü seyir olduğunu, hisse senetlerinin mayıs ayından bu yana yüzde 17 yükseldiğini aktardı.
Kurun nereye kadar yükseleceğini söylemenin zor olduğunu belirten Akçakmak, “20’lerin ortasi sıklıkla dile getirilen bir seviyeydi” dedi.
Dolar kurunun 20 liranın altında olduğu dönemde Türkiye’nin büyük bir cari açık verdiğine işaret eden Prof. Başlevent, “Bunu çeşitli şekilde borçlanmalarla ve rezerv kullanımıyla finanse edebildik. Ama bu politikanın da sınırlarına gelindi. Mecburen liraya değer kaybettirip döviz ihtiyacını azaltma yoluna gidiyorlar” değerlendirmesinde bulundu.
“Halkın yüksek kurdan TL’ye geçeceğini ve yabancı yatırımcıların da yüksek kuru fırsat bilerek Türk varlıklarına yatırım yapacağını bekliyor olmalılar” diyen Başlevent, “Dolar 2425’i geçerse bunun ciddi bir enflasyon etkisi olur. Dolayısıyla kurun bu düzeyin yukarısına geçmesinin istenmeyeceğini, engellenmeye çalışılacağını tahmin ediyorum. Kur belli bir yere geldikten sonra yüksek TL faizi vatandaşa cazip görünmeye başlayacaktır” yorumunu paylaştı.
“Bu sabah itibariyle kurda çok belirginleşmiş bir hareket var” diyen Enver Erkan ise “Bu kur hareketi seçim öncesinde çok ciddi bir şekilde, alternatif finansal araçlar vasıtasıyla baskılanıyordu. Yeni dönem bu konuda elbette daha serbest bir yaklaşım getirecektir ve TL'nin uzaklaşmış olduğu gerçek değerine yakınlaşmasını sağlayacak bir durum oluşturacaktır” yorumunda bulundu.
“Kuru baskı altında tutan etmenler bir şekilde tersine dolarizasyon sağlamaya çalışan zorlayıcı önlemlerdi” diyen Erkan, “İşin diğer tarafına bakıldığında yüksek cari açık, düşük rezervler, yüksek enflasyon çerçevesinde de hareketin normali TL'nin değer kaybı şeklindedir” dedi.
Kurun baskılandığı dönem ihracatçıların da yurt dışı pazarlarda fiyat belirlemekte, mal değerlerini oluşturmakta zorlandığına işaret eden Erkan, “Haliyle bir ihracatçı gereksinimi de var. Türkiye'nin makro değişkenleri çerçevesinde TL'nin yapması gereken bir normal hareket var. Bu yüzden ortodoks politikalar ile ciddi faiz artışları muhtemelen olacak olmasına rağmen TL'nin zaten bir kısa dönem içerisinde bir salınım geçirmesini bekleriz” değerlendirmesinde bulundu.
Erkan, “Beklentimiz TL'nin değerlenmesi yönünde değil, aksine değer kaybı gerçekleşmesi yönünde” dedi.
Faizlere ilişkin beklentisini de paylaşan Erkan, “Birçok kurum Mehmet Şimşek'in atanmasından sonra direkt olarak 22 Haziran'da TCMB'nin politika faizini bir çırpıda yüzde 25'e çıkartabileceğine dair beklentilerini yayınlamaya başladılar. Biz de bu toplantıda bir faiz artışı beklemekle beraber, nihai beklentimiz için TCMB'deki olası değişimleri şimdilik takip etmeyi tercih ediyoruz” dedi.
Önümüzdeki dönem bir dönüşüm evresi olacağını, faizin artmaması için yapılan bir dizi bankacılık düzenlemesinin geri çekileceğini veya hafifletileceğini belirten Erkan, ekonomide yaşanacak olası gelişmeleri şöyle sıraladı:
“Kur daha serbest bir dolaşıma bırakılacak ve artan faizlerle beraber talep yavaşlayacak, talep bazlı ithalatın azaldığını göreceğiz. Belli bir dönem ekonomik yavaşlama ile beraber azalan cari açık, bu dönemde de pozitif reel faiz etkisi ile beraber artan sermaye/portföy girişleri olacaktır. Kısa dönem içinde transformasyon etkilerinin faiz, talep, kur, enflasyon ve büyüme değişkenleri üzerinde yansımalarını göreceğiz.”
Sözcü