Dolar/TL, Merkez Bankası’nın (TCMB) beklentilerin aksine politika faizini sabit tutup sıkılaştırmayı faiz koridorunu genişleterek yapması ve jeopolitik endişelerle tarihi zirvede seyrediyor. TL’de benzer para birimlerinden negatif ayrışma ile birlikte görülen değer kaybı üzerinde etkili unsurların arasına son günlerde jeopolitik gelişmelerle AB ve ABD ile gerilimin artabileceği endişeleri de eklenmiş durumda.
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan haftasonu ABD’ye “yaptırımın neyse geç kalma yap” söylemi ardından dün de Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’a Müslümanlara karşı tavrı konusunda zihinsel tedaviye ihtiyacı olduğunu söylemini tekrarladı. Erdoğan dün Fransız mallarına yönelik boykot çağrısı da yaptı.
TCMB’nin likidite adımları sonucunda gecelik faizler %14.5’e yaklaşmış durumda. Ancak kurda önemli bir psikolojik seviye olan 8’in aşılması ardından hem lokal hem de yabancı yatırımcıların henüz TL’de iyimser bir seyir öngörmemesi endişeleri daha da artırıyor.
İç gündemde bugün için öne çıkan gelişme Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak’ın Citibank tarafından düzenlenen yatırımcı görüşmeleri olacak. Genelde bu tip toplantıların portföy yatırımcılarına yapılmasına karşın bugünkü toplantıda davetliler portföy yöneticileri değil küresel şirketler.
Toplantıda şirketlere doğrudan yatırımlar, yatırım imkanları, fırsatlar ve gelişmeler hakkında sunum gerçekleştirilmesi bekleniyor. Ekonomi yönetimi bir süredir benimsediği rekabetçi TL söylemi ile birlikte sıcak para olarak nitelendirilen ve Türkiye’nin cari açığını uzun yıllar finanse eden fonlama tipi bilinçli olarak azaltılırken doğrudan yatırımların ise payının artması isteniyor.
Albayrak’ın sunumu ardından ise TCMB’nin çarşamba günü gerçekleştireceği enflasyon raporu yakından takip edilecek. TCMB’nin yılın son enflasyon raporunda %8.9 seviyesindeki yıl sonu enflasyon tahminini YEP ile uyumlu olarak %10.5 civarına revize etmesi bekleniyor.
Daha yüksek revizyonlar da beklentiler dahilinde. YEP’te 2021 enflasyon tahmini %8 seviyesinde bulunurken TCMB’nin 2021 için yukarı yönlü revize edilmesi beklenen tahmini %6.2 seviyesinde. TCMB geçen hafta politika faizini sabit tutmasına karşın likidite sıkılaştırma adımlarının üst sınırını belirleyen geç likidite penceresini (GLP) 150 baz puan artışla %14.75’e yükseltti.
TCMB’nin ağırlıklı ortalama fonlama maliyeti dün itibarıyla %12.92 seviyesinde. Temmuz ortasından beri 500 baz puanın üzerinde sıkılaştırmaya gidildi. Ancak süreç TL’de belirgin bir iyimserlik yaratamadı.
Bankacılar Türkiye’den aralıksız çıkış yapan yabancı yatırımcıların TCMB ve takiben diğer ekonomi kuruluşlarının aynı bir önceki PPK sonrası olduğu gibi atabileceği normalleşme adımlarıyla tarihi düşük seviyelerdeki pozisyonlarını yeniden gözden geçirebileceğini düşünüyorlardı.
Ancak PPK’nın beklentilerden oldukça uzak adımı sonrası bunun tam aksi oldu. Yabancı yatırımcılar TCMB’nin politikaları ve piyasa beklentilerini yönetebilme kabiliyeti sorguluyorlar.
Bankacılar bir diğer taraftan ise TCMB kararının ekonomi yönetiminin rekabetçi TL söylemiyle uyumuna dikkat çekiyorlar. Ekonomi yönetiminin TL’nin rekabetçi olmasını istemesi TL’de belirgin değer kazancının tercih edilmediğini gösteriyor.
Ancak bu süreç yabancı yatırımcıların portföylerinde sert azalışları da beraberinde getiriyor. Aynı şekilde bu politikalar kamunun 2019’dan beri 120 milyar doların üzerinde döviz arzı nedeniyle gerileyen rezervlere yönelik soru işaretlerini de artırıyor.
Uzmanlar dolarda yaşanan yükselişin nedenlerini sozcu.com.tr’ye açıklamıştı.
Merkez Bankası'nın faiz artırmama kararını doların üzerindeki risklerden biri olarak gören İYİ Parti Kalkınma Politikaları Başkanı iktisatçı Prof. Dr. Ümit Özlale, “Bugün herhangi bir üniversitede temel ekonomi derslerini almış bir öğrenci dış ticaret fazlası olmayan bir ülkede enflasyon ve risk primini düşürmeden faizler ve kuru aynı anda baskılamanın krize davetiye çıkaracağını bilir.” dedi ve şöyle devam etti:
Türkiye’nin en iyi araştırma olanaklarına ve beşeri sermayesine sahip kurumlarından biri olan Merkez Bankası’nın da bunu bilmeme ihtimali yok. O zaman insanın aklına gelen tek açıklama, dünyada sadece iki politikacının inandığı “enflasyonun sebebi faizdir” söyleminin bağımsızlığı çoktandır kalmamış Merkez Bankası marifetiyle Türkiye’de test edilmesi oluyor. Bunun maliyetini de yükselen enflasyon, artan faizler, kronik işsizlik ve iflasın eşiğine gelmiş şirketler olarak ödüyoruz.
Dr. Murat Kubilay ABD seçimlerinin Türk Lirası üzerinde baskı oluşturduğunu söylemişti.
Dr. Kubilay, “Ekonomi yönetimi şu anda büyümenin daha önce geldiği politikalar uyguluyor. Önümüzdeki günlerde de eğer Merkez Bankası ek tedbirler almazsa bu şekilde ilerleyecek.
Avrupa'daki corona virüsü vakalarının tekrar yükselişe geçmesi, Türkiye'de durumun kötüleşmesi ve çok yüksek ihtimalli olmasa da kapatmaların imkan dahilinde bulunması ve ABD başkanlık seçimlerinde Demokrat Parti adayı Biden'ın olası seçim zaferi de Türk Lirasına baskı yapıyor.
Bu noktada Merkez Bankası bir sonraki toplantı tarihi olan 19 Kasım'a kadar kuru, makul seviyelerde tutmaya çalışacak ancak bunun için yeterli önlemleri almadığından dışarısı bozulduğu için Türkiye'de de TL'nin değer kaybının yükselmesi kaçınılmaz hale gelecek.” açıklamasında bulunmuştu.
https://www.sozcu.com.tr/2020/ekonomi/dolardavepiyasalardasondurum6099211/