Anasayfa1
16 Ekim 2024 ( 4 izlenme )
Reklamlar

Ekonominin sırrı Nas'ta değil, adalet ve eğitimde


Nobel ödülünü kazanan Acemoğlu’na göre, Türkiye’nin içinde bulunduğu ekonomik krizden kurtuluşunun yolu gerçek adalet ile evrensel değişim ve gelişmeleri yakalayacak bir eğitim sisteminden geçiyor.


İsveç Kraliyet Bilimler Akademisi, 2024 Nobel Ekonomi Ödülü’nü, ulusların refah toplumlarına dönüşmesi üzerine yaptıkları çalışmalar için Daron Acemoğlu, Simon Johnson ve James A. Robinson’a verdi. Profesör Daron Acemoğlu, 2006’da Yazar Orhan Pamuk ve 2015’te Prof. Dr. Aziz Sancar’ın ardından Nobel Ödülü alan üçüncü Türk oldu.

Ekonominin sırrı Nas'ta değil, adalet ve eğitimde

1993 yılından bu yana ABD’deki Massachusetts Teknoloji Enstitüsü’nde (MIT) ekonomi profesörü olarak görev yapan Acemoğlu, ekonomi politik alanındaki çalışmalarıyla dünyaca tanınan saygın bir isim. Türkiye kamuoyu özellikle içinden geçtiğimiz ekonomik kriz sürecinde, Acemoğlu’nun “Memleket ekonomisi nasıl düzelir?” yolundaki açıklamalarını sık sık dinledi.

(İsveç Kraliyet Bilimler Akademisi, ödülü "kurumların nasıl oluştuğu ve refahı nasıl etkilediği konusundaki çalışmalarından dolayı" Acemoglu, Johnson ve Robinson'a vermeye karar verdi.)

Ancak, ‘Nas’tan ‘Neoklasik ekonomi düşüncesinden epistemolojik bir kopuşu temsil eden heterodoks yaklaşıma savrulan AKP iktidarı, memleketin birçok değerli evladı gibi Daron Acemoğlu’nun da çözüm önerilerini dinlemedi. Peki, Acemoğlu’nun ekonominin kurtuluşu için sunduğu reçetesinde ne var?

DEMOKRASİNİN DEVAMI MUTLULUKTA

Bağımsız yargı ve gerçek bir adalet gerçekleştirilmelidir. Sadece hukuk devleti ve adalet yetmez; bununla birlikte gelirler arasındaki uçurumu engelleyecek sosyal adalet ve bunu sağlayacak bir toplumsal örgütlenme de gerekli. Ayrıca, gelecek inşası için evrensel değişim ve gelişmeleri yakalayacak bir eğitim zorunludur. Bütün bunların toplamı olarak, daha yaygın bir umut ve elbette mutluluk, demokrasilerin devamını sağlar.

Türkiye’nin ilerlemesinin tek yolu, bu siyasal kurumları kuvvetlendirmek ve başkanlık sistemini en doğru şekilde parlamenter sisteme geri çevirmektir. Ancak, sistem kadar önemli başka bir şey daha var: bağımsız yargı. Başkanlık sisteminin geri çevrilmesi, basının ve sivil toplumun özgürlüğünün ve sesinin artırılması gerekiyor.

Türkiye’nin bugüne kadarki büyümesi bir yukarı, bir aşağı şeklinde oldu. Şu anki program ne; faizleri azıcık çıkaralım, enflasyonu azıcık düşürelim, yabancı sermayeden para alalım ki birkaç sene daha ekonomi devam etsin. Bu şekilde treni kaçırırız. Kalkınma programı lazım. Ancak şu an uygulanan programın neoliberal bile olmadığını düşünüyorum; bir aşağı, bir yukarı.

Sözcü

Önerilen Videolar

Reklamlar

Bunlar da İlginizi Çekebilir

İBB’de yeni dönem: İETT şoförlerine tıraş zorunluluğu getirildi Merkez Bankası'nın Kapalıçarşı'dan döviz topladığı ortaya çıktı Zifiri karanlıktan tasarruf skandalı çıktı! Melih Gökçek'ten bir skandal daha! İstifa etmeden 3 ay önce...