Seçilmiş İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, Beylikdüzü’nde yaptığı basın açıklamasının ardından, Esenyurt caddelerinde ve sokaklarında halk buluşması öncesinde seçim turu attı. İmamoğlu’nun içinde bulunduğu seçim aracı, yoğun ilgi nedeniyle zorlukla yol alabildi. Vatandaşlar, yol boyu İmamoğlu’na sevgi gösterilerinde bulundu. İmamoğlu’nun içinde bulunduğu seçim otobüsü, halkla buluşmanın gerçekleştirileceği Esenyurt Meydanı’na, yaşanan izdiham nedeniyle zorlukla girebildi. Meydanı hınca hınç dolduran binlerce Esenyurtlu, İmamoğlu’na, ”Ekrem Başkan”, ”Hak, hukuk, adalet” ve ”Her şey çok güzel olacak” tezahüratlarıyla destek verdi. Mitingde İmamoğlu’na, eşi Dilek İmamoğlu ile birlikte Esenyurt Belediye Başkanı Kemal Deniz Bozkurt ve çok sayıda milletvekili de eşlik etti. Alanda kendisine yer bulamayan yüzlerce vatandaş, mitingi, evlerin, iş yerlerinin balkonlarından ve çatılarından izledi. İmamoğlu, otobüsün 4 bir tarafını çeviren coşkulu kalabalığa, özetle şu konuşmayı yaptı:
”ÇÖZÜM OLMAYA GELİYORUZ”
”Demokrasiye sıkıntı veren bir avuç insan, bizi sizden koparmak istediler. Ama çok güçlü geliyoruz. Milletçe, halkımızla beraber geliyoruz. Çocuğu, genci, kadını, erkeği, bütün partililer herkes, 16 milyon İstanbulluyla geliyoruz. Bu kadar çocuk, kadın, genç bir arada hiçbir mitingde yok. Eğer bir yerde çocuk, genç, kadın bu kadar çoksa, orada umut var, umut var, umut var. Sorunlarınızı, sıkıntılarınızı biliyorum. Çözüm olmaya geliyoruz. En önemli sorun, işsizlik. Onu da biliyoruz. Yakın çevresinde çocuğu, genci, yakını işsiz kim var desek, hepiniz el kaldırırsınız. İstanbul’da neredeyse 3 gençten biri işsiz. Açlık sınırının altında yüz binlerce insanımız var. Biz, bu şehrin ekonomisini düzeltmeye, bu şehirde işsizlere iş bulmaya geliyoruz. Biz, bu bir avuç insana yalvardık. Bir avuç insan. Bazen YSK’da, bazen siyasette bir avuç insan oluyorlar. Onlar için varsa yoksa, kendi yakın çevresi, ailesi, eşi dostu. Biz öyle bakmıyoruz. Size, bu millet 2023’e kadar yetki verdi. Gidin ekonomideki sorunları çözün, işsizliği çözün. Biz de İstanbul’daki sorunları çözelim. Anlatamadık.”
”BU ÜLKENİN EVLERİNDE TENCERE KAYNAMIYOR”
”Yoksullukla ilgili projelerimiz var. Hane halkının daha mutlu olabilmesi için gıda, eğitim destek paketlerimiz var. Her yurttaşına yardımcı olacak, bu şehrin nimetlerini bu şehrin insanına dağıtacağız. Onlar, inatla, ısrarla diyor ki, ‘Hayır biz, bu şehrin nimetlerini bir avuç insana dağıtacağız.’ Bu fırtınaları ondan koparıyorlar. Bu ülkede neredeyse 8 milyon işsiz var. Bu ülkenin evlerinde tencere kaynamıyor. Onlar gitmiyor ama bu kardeşiniz, pazar pazar dolaşıyor. Herkesle konuşuyor. Beni, pazarcı da tanır, pazarlardaki hanımefendiler de gençler de tanır. Onlar pazara gidemezler, fiyatlarla yüzleşemezler. Çocukların o sıkıntılarını göremezler. Çünkü halktan koptular. Üretemiyorlar. Bundan emin olun.”
”FERYATLARINIZI DUYMAYA GELİYORUM”
”Değerli hemşehrilerim, güzel insanlar, sizinle beraber düşünmeye, üretmeye ve sizlerin ‘Tenceremiz boş’ feryatlarınızı duymaya geliyorum.
Bu şehrin bütün kaynaklarında en büyük düşman, israf. Bu iki kelimeyi hiçbir zaman unutmayalım: ‘İsrafa son, tasarruf var.’ İsrafa asla müsaade etmeyeceğiz. Bu milletin kaynaklarını çarçur edenlere fırsat tanımayacağız. 23 Haziran’dan sonra, bu şehrin nimetlerini adam gibi kullanırsak, insanca harcarsak bu şehir herkesi mutlu edecek. İBB’de, yılda 56 milyar tasarrufla bütçe artısı elde edeceğimizi düşünüyoruz. Duyuyor ve görüyorsunuz, yapılan ihalelerde, harcamalarda derenin suyu ne hikmetse aynı yerlere akıyor. Hakkıyla, hukukuyla insanların kabiliyetleriyle herkes iş alsın. Bizim partiyle işimiz yok. ‘Biz, partizanlığı bitirmeye geliyoruz’ dedik. Partizanlık bitecek. Biliyorum, aranızda her partiden insan var. Geçmişte hangi partiye oy verirse versin bizim kardeşimiz. Ben iki partinin ittifakının, CHP’nin ve İYİ Parti’nin adayıyım. Ben, CHP’nin evladıyım. Bunu herkes biliyor. Partizanlığı bitirmeye, bu şehrin her insanını eşitlemeye, hangi belediye başkanı olursa olsun, onlar gibi 25 belediye başkanını ‘ortak’ kabul etmiyoruz, biz bu şehrin 39 belediye başkanını ortak kabul ediyoruz. Hepsi bizim. Bahsettikleri şey parti ülkesi. Öyle bir şey yok.”
”OY VEREN, VERMEYEN HERKES BENİM KARDEŞİM”
”Ben, bu durumdan AK Partililerin de mutlu olmadığını biliyorum. Bu meydanda AK Partili, HDP’li, Saadet Partili dostlarım da var. Her partiden. Bu şehrin insanına, 16 milyon insanına, bana oy veren oy vermeyen diye bakanlar var. Bu şehrin insanlarına ben şöyle bakıyorum: Oy verenler vermeyenler değil. Oy vermeyenlere neredeyse ‘terörist’ demeye kalktılar. Oy veren vermeyen herkes benim kardeşim. Hangi yaşamdan, inançtan olursa olsun, Türkmüş, Kürtmüş, Lazmış, Çerkezmiş kardeşim. Onun için bu şehrin nimetlerini, ekonomisini herkesle, 16 milyon insanla paylaşacağız. Siyasi partiler araçtır, hizmet için araçtır. Biz hizmet etmeye geliyoruz. Bazıları için siyasi partiler amaç olabilir. Bizim için araç. Şu bebeğe, şu genç kızımıza, çocuklarımıza, şu şehrin milyonlarca çocuğuna hizmet etmeye geliyorum. Aynı zamanda şu cesur gençlerine, kızlarına erkeklerine hizmet etmeye, onların Ekrem Abisi olmaya geliyorum.”
”ALLAH, BİR AVUÇ İNSANA AKIL VERSİN!”
”Biz, bunları söylerken onlar ne diyor? Ben hak, hukuk, adalet diyorum. Onlar ‘Pontus’ diyor. Gülelim, vallahi gülelim. Ben israf, tasarruf diyorum, onlar ‘Yunan’ diyor. Ben huzur diyorum, onlar ‘terörist’ diyor. Ben birleşelim diyorum, onlar İstanbul’a ‘Konstantinopol’ diyor. Allah bir avuç insana akıl versin. Allah, 23 Haziran’da bu bir avuç insana akıl verecek. İçlerinde bir avuç insan çığırtkanlık yapıyor. Söylediklerimizi her gün tekrar eden insanlar. Bir bakıyorum il başkanları, milletvekilleri, bakanları konuşuyor. Rakibimiz bazen onlara eşlik ediyor, bazen de susuyor. Bu susan rakibim, sözüm ona bana devlet adamlığı tavsiyesinde bulunuyor. Allah şahit siz de şahit olun: Bu kardeşiniz hiçbir gün kötü söz söylemeyecek. Bu tavırları, kötü davranışları yapanlara sevgiyi saygıyı öğreteceğiz. Aynı zamanda erdemli olmayı, devletini, milletini sevmeyi, herkese eşit davranmayı öğreteceğiz.”
”HERKESE SAHİP ÇIKMAYA GELİYORUZ”
”Biliyorsunuz, İstanbul’da Saadet Partisi’nin adayı var. Sayın Necdet Gökçınar, Sevgiler saygılar gönderiyorum. Bir oğlunu bu süreçte işten çıkardılar. Rakibimizin bir diğer çocuğunu, İGDAŞ kurumu ile iş yapıyor, sözleşmesi var, sözleşmesini iptal ettiler. Diyorlar ki bizden olmayan iş yapamaz. Ben, 16 milyon insanı yaşatmaya geliyorum. Vicdanları yok oldu, ne yazık ki akılları da yok oldu. Ama biz 16 milyon insanı yaşatmaya geliyoruz. Soruyorum size bunun neresinde adalet var. Bunlar size ne söylerse söylesinler. Rakibimizin bir sözü var ya, İstanbul bize teslim edilemezmiş. Bu millet, İstanbul’un kime teslim edileceğine 31 Mart’ta karar verdi. 23 Haziran’da öyle bir ders verecek ki size sandıkta. Size aradaki farkı söylemiyorum bile.
1718 gün kaldık ya görevde, bize çay getiren insanlara bile hesap sordular. Telefonu bağlayan santral memuruna bile hesap sordular. Bunlarda vicdan yok. Biz herkese sahip çıkmaya geliyoruz. Herkese sahip çıkacağız.”
”KREŞ HAMLEMİZİ ESENYURT’TAN BAŞLATACAĞIZ”
”Şu anda Esenyurt’tayız. 18 günde yaptıklarımızı biliyoruz. Öğrencilere ulaşımda indirip yaptık. Dini bayramlarda ücretsiz olan ulaşımı, milli bayramlara da taşıdık. Faturalarınızı kontrol etmişsinizdir, suya indirip yaptık. Biz, onların 17 yılda yapamadıklarını, 17 günde yaptık. Esenyurt’ta Kemal Deniz Bozkurt kardeşimle arkadaşımla çok güzel işler yapacağız. Esenyurt’un kadınlarını iş hayatına katacağız. Kreş hamlemizi buradan başlatacağız. Gençlerin işsizlik sorunlarını çözmek için istihdam ofislerimizi en yoğun şekilde burada çalıştıracağız. Esenyurt’ta en önemli sorunlardan birisi olan çevre, yeşil alan sorununu başkanımızla beraber çözeceğiz, yeni bir Esenyurt yaratacağız. Tapu sorununu biliyorsunuz. Mağdur olanlarla beraber çözeceğiz. Esenyurt’un bazı mahallelerinde uyuşturucu, bağımlılık sorunu olduğunu biliyoruz. İstanbul’un diğer yerlerinde olduğu gibi seferberlik başlatacağız.”
”ANLADINIZ SİZ ONU!”
”Onlar ne zaman görevden alınacaklarını bilemezler. Ben, bu şehrin insanlarını birleştiririm. Ben, bu şehrin insanlarıyla kol kola halay da çekeceğim, horon da oynayacağım. Bu şehrin inançlarına saygı gösteren bir insan olacağım. Tüm milli duyguları birlikte yaşayacağım. Bu şehre gelmiş geçmiş en demokrat belediye başkanı olacağım. Ben, sizden dua istiyorum. Duanın değeri çok büyük. İçinizden gelen o güzel duaları benimle paylaşmanız çok önemli. Çok beğendiğim bir sözü paylaşmak istiyorum. Hz. Ebu Hanefi demiş ki, ‘İnsanın tek bir gücü vardır. Muktedir olana duadır. Ey ümmetine muktedirlik taslayanlar, (anladınız siz onu) sizin muktedirliğiniz, benim duamın yanında zerredir. Konuşun. Ama hakaret yok. Kimseye kötü laf yok. Güzel sözlerle konuşun. Bu milletin aklıyla birleştirdiği bir duygu vardır: Tam bağımsız Türkiye ruhu. Sizleri çok seviyorum. Bu şehrin bütün mağdurlarına, bütün gariplerine, problem yaşayan bütün insanlarına sahip çıkacağım. EYT’lilere, ulaşımla uğraşan insanlarına, işsizlerine, 350 bin okutamadığımız, iş veremediğimiz gençlerine de Esenyurtlular’a da sahip çıkacağım. Bu şehirde mağdur insan olsun istemiyorum. 23 Haziran’da bir avuç insan kaybedecek, 16 milyon insan kazanacak. Hepinizi çok seviyorum. ‘İsrafa hayır tasarrufa evet’ diyelim.”
”GÖREVE 5 YILLIĞINA GELDİĞİMİZİ BİLİRİZ”
”İstanbul ve Esenyurt’un bir gerçeği var ki mülteci sorunu. Mülteci sorununu ne yazık ki hep arka ceplerine attılar. İlgilenmediler. Biz, insanlığı iyi biliriz. Biz insana değer veririz. O ayrı. Ama mülteci dostlarımız mülteci olduklarını bilecek. Bu konuda ulusal bir politika geliştirmekten aciz davrananlara ulusal bir politika geliştireceğiz. Bu şehirde olan mültecilerin özellikle kadınlarına çocuklarına elbette destek olacak. Günün sonunda zamanı geldiğinde memleketlerine gitmek zorunda olduklarını elbette anlatacağız. Biz mülteci hukukunun ne olduğunu bilen insanlarız. Kucaklarız, barınma konusunda destek çıkarız. Kadınların, çocukların mağdur olmaması için çabalarız. Bu konuda koltuk işgal eden bir belediye başkanı olmayacağım. Ulusal ve uluslararası platformlarda anlatacağım. Sadece plajlardan fotoğraf göstererek bu sorun anlatılmaz. Mülteci sorununu anlamak için Esenyurt’a geleceksiniz. Bu sorunu bu kardeşinizle çözeceksiniz. Bu arkadaşlar çözemez kardeşim. Göreve geldiklerinde ne zaman gideceklerini bilmedikleri için çözemezler. Biz, 5 yıllığına göreve geldiğimizi biliriz.”