İmamoğlu, geleceği tasarlayamamaktan dolayı Karadeniz’in kıyılarındaki yapılaşmanın çok çirkin olduğunu söyledi. AKP’li rakibi Binali Yıldırım’ın yüzünde mahcubiyet olduğunu ifade eden İmamoğlu, YSK’nın gerekçeli kararını 17 gündür açıklamadığını belirterek ‘Çünkü ellerinde hiçbir gerekçe yok’ ifadesini kullandı.
İmamoğlu’nun konuşmasının satır başları:
‘YÜZÜNDE MAHCUBİYET VAR’
Tartışmanın boyutu şöyle; bunu herhangi birisi söyleyebilir, karşısındakini kızdırmak için söyleyebilir. Ama bu ülkede önemli mevkilere gelmiş bir insanın ciddi bir bulguymuş gibi bunu anlatması çok enteresan bir şey. Üzücü olan şu; bunu gerçekten büyük mevkilerde var olmuş bir insan ciddi bir bulguymuş gibi, sıfatına bakarak oy pusulası veriyor, vermiyor tezinden yola çıkarak bütün bu usulsüzlüğü kendilerine göre bir gerekçenin varlığını ispat açısından böyle bir vakayı anlatıyor ve bunu topluma anlatıyor. Soruyu sorduktan sonraki Sayın Yıldırım'ın bir yüz hatlarına bakın kayıtlardaki. Yüzünde bir mahcubiyet var.
‘YSK HAKKIMIZI GASP ETTİ’
Biz ne yaptık ıslak imzalı tutanakları üzerinden süreci ve hakkımızı koruduk. Ama hakkımızı YSK gasp etti, hesaba katmamışız. İstanbul'un gündemi bizim için israf ve tasarruf. Tasarruf dönemi başlayacak bu çok önemli bir şey. Bu Türkiye'nin ekonomik düzenine katkı sunacak iki kavram olmalı. Özellikle Türkiye içinde ana manşet konusu bunlar olacak.
‘TAM 17 GÜN OLDU; ELLERİNDE GEREKÇE YOK’
Tam 17 gün. 6 Mayıs'tan bu güne geçen 17 günde gerekçeli kararın yazılmamasının sebebi; ellerinde gerekçe olmamasıdır. Bilmiyorum manşetiniz var diye girmek istemiyorum ama bakın YSK bir karar aldı, 2123 sandıkta kamu görevlisi olmadığından dolayı süreci iptal ettiğini duyurdu. O günden bu güne 17 gün geçti gerekçeli karar yok, 17 gündür o sandıklardaki insanları zan altında bırakıyorlar. Bu insanlar 24 Haziran'da vardı, 16 Nisan'da vardı. İlk defa olan bir şey değildi. O insanları yanıma alıp, huzurunuza çıkardığımda ne diyeceksiniz? Bu insanlar hakkında soruşturma başlatıldı değil mi? Bu soruşturmada ne yapıldı? Bu ifadelerde ne çıktı? Benim ismimi bile anmayı bile reddeden anlayışlı kişiler sonuçları çarşaf çarşaf gazetelerinde yayınlamazlar mıydı? Ellerinde gerekçe yok.
‘AKIL ÖTESİ BİR ŞEY’
Sorun kurullarda, cetvellerdeyse hepsini yenileyelim. Önce itiraz yok dediler, esas dedikleri şey ise şu; sonuca tesir etmiyor. 25 ilçenin sonucuna tesir etmiyormuş. Allah aşkına elinizde 123 tane sandık var, demek ki nerede olduklarını biliyorsunuz, demek ki elinizde sandık sayısı da var. Ne diyorlar İmamoğlu Yıldırım seçimine tesir ettiler diyorlar. Açıklasanıza sonucu. Ben yüzde kaç oy aldım? Ben bunu ilk defa da söylemiyorum. Anormal bir şey olmadığını net düşünüyorum. Çünkü dertleri bir gerekçe üretmek. Sanal bir gerekçe ürettiler, altı boş. O yüzden soyadına bakarak, tipine bakarak yorumunu yapmak akıl ötesi bir şey. Benim iminin yazılmayacağına yönelik talimat var. Kemal bey yüzde yüz haklı. Acı bir şey bu. Basın özgürlüğü medyanın, insanların haber alma hakkının koruması unsurları yok olmuş durumda. Biz bu yüzden sürece bir demokrasi seferberliği diyoruz.
‘BİR İL GENEL SEKRETERİNİN ÜÇ ARABASI OLUR MU?’
Vakit yetmedi, ne yapacaktım biliyor musunuz? Sadece özel kalem müdürlüğündeki araçları alıp Yenikapı’da gösterecektim. Bir il genel sekreterinin üç arabası olur mu? Ya ben 6 yıldır kendi aracımı kullanıyorum. Bazı şeyler şeytanın aklına gelmez. Öyle işler yapıldı ki…
‘NE OLUYOR SİZE?’
16 milyon insana ait bir makamdan bahsediyoruz. Ne oluyor size? Altında ne var Allah aşkına? Siz asıl işinizi ihmal ediyorsunuz, işsizliği çözmüyorsunuz, ekonomiyle uğraşmıyorsunuz.Çok sıkıntılı ailelerimiz var. Sokaklarda mahallelerde en fazla konuşulan şey işsizlik. Herhangi bir yoksulluk değil. 5 milyon işsiz basit bir rakam değil. Bunun İstanbul'a yansıması en az yüzde 40'ı. Gayri resmi rakamlar bunun çok daha üstü. Bu bir seferberlik, bu bir sihirli değnek değil. Bir araştırma yaptırdık duygulara hitap eden bir araştırmaydı. İnsanlar mutlu olmuştu. Bize oy vermeyen insanlar bile şöyle bir cevap veriyor; Oy vermedik ama seçildi, mutluyuz. Esnafla yapılan ankette insanların daha fazla alışveriş yaptıkları sonucunu aldık. Bize oy vermeyen ve araştırmaya katılan insanlar baktık ki güler yüzlü, mutlu olduk. Bu normalleşme süreci. Tümüyle bu süreç piyasaya etki ediyor. İnsanlar daha fazla iş yaptım diye geri dönüş yaptılar. Türkiye’nin gündeminde seçim olması demek diğer gündemleri ihmal etmek demek. Türkiye'nin ekonomisi en önemli şey değil mi?
Doğrudur, arkadaşlar öyle bir şey tespit etti. Olsun herkese faydamız var. Bizim ismimizin peşinden gelsinler. Ama tipine göre soyadına göre diye iddialarda bulunmasınlar
‘TÜM BAYRAMLARDA TOPLU TAŞIMA ÜCRETSİZ OLACAK’
Göreceksiniz ihaleler, toplantılar bir çok ortam halka açık olacak. Tüm bayramlarda toplu taşıma ücretsiz olacak. Su indirimiyle, bir ailenin 3.7 kişi olduğunu düşünün, bir yılda 540 lira o ailenin cebine giriyor.
‘BİR YAŞIMA DAHA GİRDİM’
Ben bir yaşıma daha girdim. Öğrenci kartında yaptığımız indirim, cebinde kaldı. İki öğrencisi olan bir ailenin yılda 1080 lira cebine kalacak. Binali yıldırım neyin açıklamasını yapıyor, büyük ihtimalle otobüsçülerle konuşuyor. Aradaki fark sizin cebinizden çıkmıyor, ben belediye olarak size ödeyeceğiz diye. Biz seçimden önce otobüsçülere gidip anlattık, öğrencilere indirim yapacağız, anneleri seyahat ettireceğiz ama bu size yük olmayacak dedik. Ben bunu şubat ayında açıkladık. O zaman Yıldırım bana, ‘Hesap kitap bilmiyor' dedi. Erdoğan ‘sen kimin parasını dağıtıyorsun' dedi. 24 Haziran'dan sonra yaptıklarımızı alkışlayacaklar. Şu anda yaptıkları şey aslında bizi açıklamak. Biz seçimden önce karşı çıktık ama bugün ona ortak olduk demelerini beklerdim.
Ben Büyükşehir Belediye Başkanı oldum, Sayın Mevlüt Uysal'ı takipten çıkacağız falan. Ne yapıyorsunuz, takip etmediğimiz insanları da takip edelim dedim. Hadi beni takipten çıktınız. Bizimle ilgili internet sitesindeki haberleri de silmişler. Altı yılda 226 milyon lira uygulanmayan fikir projelerine harcanan para.
‘723 MİLYON LİRA ZARAR’
723 milyon lira Sayıştay denetiminde ortaya çıkan zarar. Araç masrafı 123 milyon lira. İhtiyaç dışı araç masrafıdır bu. Biz ekonomiyi hissetmeyip, toplumla bunu paylaşmazsak, insanların ne hissettiğini anlayamazsak olmaz. O yüzden ben iftar sofralarına gidiyorum ama 10 yıldır gidiyorum. Bakın onlar da gitmeye başladı.
‘KUSURA BAKMA BEN DE SENİN KADAR DEVLETİN NAMUSUNU KORUYORUM’
Söyledikleri gibi ne işiniz var iftarlarda demedim. Dedim ki ‘İftarlarda siyaset yapmayın. İşinize odaklanın.’ Seçimden önce de uyarmıştım, ‘seçim güvenliğine odaklanın’ demiştim. Görevinize davet ettim sizi. Veri kopyalamayı tane tane anlatacağım. Veri kopyalayıp kasama koymuşum' Yazıktır, günahtır, ayıptır. Yaptığımız işlem şu İBB'nin bünyesinde kalmak üzere teftiş kurulunun görevlileriyle 31 Mart, 17 Nisan arasındaki verilerin tespit altına alınması ve İBB kasasında tutulması. Kusura bakma ben de senin kadar devletin namusunu koruyorum. Kusura bakma ben devletin namusunu senden daha iyi korurum. Sen de dersin ki ben daha iyi korurum. Ben diyorum ki ekonomi ile ilgili olan insanlar ekonomiye odaklansın. Siz kendiniz diyorsunuz ki terör örgütleri hareketlendi, ona bakın. Herkes işini yapsın, ülkenin sorunlarını ortadan kaldıralım.
http://www.krttv.com.tr/gundem/ekremimamogluibbdekiisrafiacikladih4342.html