Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) açıklamasına göre; yaşlı nüfus olarak kabul edilen 65 ve daha yukarı yaştaki nüfus, son beş yılda yüzde 22,5 artarak 2020 yılında 7 milyon 953 bin 555 kişi oldu. Yaşlı nüfusun toplam nüfus içindeki oranı ise yüzde 9,5’e yükseldi.
Yapılan tahminlere göre, nüfus bu hızla yaşlanmaya devam ederse 2040'da yaşlı nüfusun genel nüfusa oranının yüzde 16,3, 2080'de ise yüzde 25,6 olacak.
Yaşlı nüfusun toplam nüfusa oranı yıldan yıla artmasına rağmen Türkiye’nin yaşlılara bakım konusundaki karnesi dünya ülkelerinin gerisinde.
TÜİK verilerine göre, 2020 itibarıyla 65 yaş üstü nüfus yaklaşık 8 milyon olmasına rağmen, ülke genelinde toplamda yalnızca 451 huzurevi ve yaşlı bakım merkezi var.
OECD verilerine göre ise Türkiye’de 65 yaş üstü 1000 kişi başına uzun dönem bakım için 9,6 yatak düşüyor. 2019 verileri karşılaştırıldığında Türkiye, 65 yaş üstü her bin kişi başına 9,5 uzun dönem bakım yatak kapasitesi ile Yunanistan’ın hemen üstünde sondan birinci sırada yer aldı.
Bu oran en çok 80,8 yatakla Lüksemburg’da olurken Lüksemburg’u 72,1 yatakla Hollanda ve 68,7 yatakla Belçika izledi. En kötü performans ise 1000 kişi başına 1,8 yatakta Yunanistan’ın oldu. 2019’daki OECD ortalaması ise 42,8 olarak gerçekleşti.
65 yaş üstü her 100 kişiye düşen bakım personeli konusunda da Türkiye son sırada kaldı. Verilere göre Türkiye’de her yüz 65 yaş üstü vatandaşa 0,1 bakım personeli düşerken bu oranda İsveç 5,3 kişiyle birinci sırada yer aldı. İsveç’in ardından 4,9 çalışanla Hollanda ve 4,6 çalışanla Lüksemburg geldi. Türkiye’nin hemen önünde ise her 100 kişiye 0,3 bakım personeliyle İsrail yer aldı.
Bakım istatistiklerindeki olumsuz tablonun yanında yaşlı nüfusun işgücü piyasasına katılım oranları da oldukça çarpıcı. Düşük emekli aylıkları nedeniyle temel giderler, barınma, sağlık gibi giderlerin karşılanmakta zorlanması pek çok insanı emeklilik çağında iş yaşamına devam etmeye itiyor.
OECD ve TÜİK verilerine göre Türkiye’de 65 yaş üstü 752 bin kişi istihdamda yer alırken 772 bin kişi de iş gücü piyasasının içinde. Ayrıca kayıt dışı istihdamın bu yaş grubunda daha yüksek olduğu da biliniyor.
2019 yılında 65 yaş üstünün iş gücüne katılma oranı yüzde 12 olurken bu oran 65 yaş üstü erkeklerde yüzde 20’ye kadar çıktı. 65 yaş üstünün istihdam oranı ise 11,6 oldu. Yani bilinen rakamlara göre yaklaşık her on yaşlıdan biri çalışmak durumda.
Istanpol isimli araştırma şirketinin 2020 tarihli bir raporuna göre, Türkiye’de 65 yaş üzerinde istihdamda olanların oranı Avrupa Birliği ortalamasının 3 katı. 2019 yılında Avrupa Birliği’nde 65 yaş üstü nüfusun yüzde 4’ü istihdamda yer alırken Türkiye’de bu oran yüzde 12 olarak gerçekleşti.
Raporda OECD ve AB ülkeleri ile kıyaslandığında Türkiye'nin 65 yaş ve üstü nüfus oranı diğerlerine kıyasla az olmasına rağmen işgücüne katılımın bu ülkelerin ortalamasından fazla olmasının güvencesizlik ve gelir yetersizliği ile ilgili olabileceği belirtildi. Raporda belirli bir birikimi ve gayrimenkulü olmayan yaşlıların ek gelire ihtiyaç duyduğu ve bu nedenle iş hayatına devam ettiği belirtildi.
Emeklilerin iş gücü piyasasına yönelmesinin en önemli sebeplerinden biri de düşük emekli aylıkları. Türkiye’de en düşük emekli aylığı 2000 öncesi SSK emeklilerinde 2 bin 420 TL, en düşük esnaf BAĞKUR aylığı 1763 TL'ye, en düşük tarım BAĞKUR'lu aylığı da 1662 TL. 2000 sonrası emeklilerde ise aylıklar 1500 TL’den başlıyor.
Istanpol raporuna göre, 65 yaş ve üstü çalışanların yüzde 60'ı toplumda en az kazanan yüzde 25'lik grupta. Aynı şekilde sigortasız çalışma pratiği 65 yaş ve üstü vatandaşlar için diğer yaş gruplarına göre çok daha fazla.