Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, İstanbul Medeniyet Üniversitesi, Bilim ve İleri Teknoloji Uygulama ve Araştırma Merkezi’nin açılış töreninde konuştu.
“ÜLKEYİ BİLİMDE, TEKNOLOJİDE, SANATTA VE KÜLTÜRDE İLERİYE TAŞIYACAK ÇALIŞMALARA ÖNEM VERİYORUZ”
Erdoğan’ın konuşmasından öne çıkan kısımlar şu şekilde:
“Ülkeyi ve milleti tarihte olduğu gibi, yeniden bilimde, teknolojide, sanatta ve kültürde ileriye taşıyacak çalışmalara önem veriyoruz. Ancak gösterdiğimiz onca gayrete, verdiğimiz onca mücadeleye rağmen hala bu hususta arzu ettiğimiz seviyeye ulaşamadığımızı da üzüntüyle belirtmek istiyorum. Bilhassa kitap okuma, nitelikli akademik eserler üretme, bilimde çığır açan başarılara imza atma noktasında hala oldukça gerideyiz. Bakınız burada sizlere meramımızı daha iyi anlatacağına inandığım bazı rakamları paylaşmak istiyorum. İstatistiklere göre, ülkemizde her gün televizyon izlemeye 6 saat, internete 3 saat harcıyoruz. Buna karşın kitap okumaya harcadığımız süre kişi başına günde birkaç dakikayı zor buluyor. UNESCO’nun kayıtlarına göre Türkiye, kitap okuma oranında dünyada 86. sırada bulunuyor. Günde 6 saatini televizyona, 3 saatini internete, sosyal medyaya ayıran insanımızın, özellikle gençlerimizin kitap okumaya hasrettiği sürenin dakikalarla ifade dilmesi bize asla yakışmayan bir tablodur. Ülkemizdeki kafe denilen vakit öldürme mekanlarının kütüphanelerimizden çok daha yaygın, çok daha dolu, çok daha kalabalık olması üzerinde hassasiyetle durmamız gerekiyor. Ülkemizin dört bir yanında hayata geçirmeye başladığımız millet kıraathanelerinin vakit öldürülen değil, değerlendirilen yerler olarak yepyeni bir vizyonu ortaya koyacağına inanıyorum. Fakat millet kütüphanelerinin bile ne olduğunu anlamayanlar da var, onu da söyleyeyim. ‘Orada tuğla mı dizeceğiz?’ diyenler var. Çünkü bilmiyor ki kıraathanenin manasını, anlamıyor. Fakat uygulama başladı”
“ÜNİVERSİTELERİMİZ HÜRRİYETLERİ KISITLAYICI ATMOSFERİNDEN BÜYÜK ORANDA KURTULMUŞTUR”
Erdoğan, dünyanın her bölgesinde üniversitelerin özgürlüğün merkezi olmalarının yanı sıra değişimin de öncüleri olduğunu vurgulayarak, şöyle devam etti:
“Üniversitelerimiz uzun yıllar kendilerini esir alan statükonun baskıcı, formatlayıcı, hürriyetleri kısıtlayıcı atmosferinden büyük oranda kurtulmuştur. Türk üniversiteleri, her ne
kadar imtiyazını kaybedenler aksini iddia etseler de 2002 öncesine göre hem altyapı imkanları hem de akademik özgürlükler bakımından çağ atlamıştır. Ülkemiz hamdolsun son 16 yılda üniversitelerin özgürleşmesi noktasında gerçekten başarılı bir imtihan vermiştir. Sınırların kaybolduğu, mesafelerin anlamını yitirdiği bir çağda artık üniversitelerimizin de eski alışkanlıklarını değiştirmesi önem arz ediyor. En dinamik, en hareketli, sosyal hayatımızda görünürlüğü en fazla olması gereken kurumların başında üniversitelerimiz geliyor. Durağanlaşmış, belli kalıpların, belli ideolojik bagajların esiri olmuş bir üniversitenin değişime öncülük yapması da beklenemez. Toplumun önüne düşme cesareti göstermeyen bir üniversitenin ne kendisine ne öğrencisine ne de milletine bir faydası yoktur.”
“BE KARDEŞİM, BE EVLADIM NİYE KREDİ İSTEMİYORSUN?”
Erdoğan, öğrencilerin burs istediğine değinerek, “Be kardeşim, be evladım ya niye kredi istemiyorsun? Burs sayısı diyelim ki 150 bin, 160 bin ama krediyi kim müracaat ederse alabiliyor, geri çevirme yok. Ödemeye gelince zaten faiz diye bir şey yok. Sigortalı bir işe girdiğin zaman çok düşük taksitlerle ödeme yapacaksın. İş sahibi olmadan ‘Gel bu parayı öde.’ diye bir şey yok. Bu da bir nevi bursun aslında farklı bir görüntüsü” diye konuştu.
AJANSLAR
https://www.sozcu.com.tr/2018/gundem/cumhurbaskanierdoganherkesnedensebursistiyornedenkrediistemiyorsun2756073/