Yöneylem Araştırma, 2428 Haziran tarihleri arasında milletvekilliği ve parti seçimiyle ilgili bir araştırma yaptı ve bu araştırma yayınlandı.
CHP BİRİNCİ PARTİ OLDU
Yapılan ankette AKP'nin oyu yüzde 27,1 olurken, CHP yüzde 27.7 oyla birinci parti oldu. Millet İttifakı ortağı İYİ Parti yüzde 16 oy alırken, MHP'nin de oyu yüzde 8.2'ye geriledi. HDP'nin oy oranı ise 10,4 oldu.
Saadet Partisi'nin oyu yüzde 0.9 kaydedilirken, Zafer Partisi yüzde 2.8, Yeniden Refah Partisi yüzde 2.1 oyla dikkat çekti. DEVA Partisi yüzde 2, TİP yüzde 1 ve Gelecek Partisi yüzde 0.4 oy aldı. Diğer partilere oy vereceğini söyleyen oranı da yüzde 1.4 oldu.
“BU AY ÖZEL BİR ŞEY GÖRÜYORUZ…”
Yöneylem Araştırma Koordinatörü Derya Kömürcü, SÖZCÜ'nün sorularını yanıtladı.
CHP, anketlerinizde ilk defa mı AKP'yi geçti?
“Son 12 ay içinde ikinci kez AKP'nin birinci parti pozisyonunu kaybettiğini ve CHP'nin birinci parti olduğunu görüyoruz. Ancak bu kez durum biraz farklı. İlki, Kasım 2021'de Türk lirasında yaşanan çok ciddi orandaki değer kaybının ardından gerçekleşmişti. Ben bunu konjonktürel bir gelişme olarak değerlendirmiştim. Nitekim sonraki aylarda AKP oylarında sınırlı da olsa bir artış yaşandı ve yeniden birinci parti konumuna geldi. Ancak bu ay özel olarak gördüğümüz, AKP'nin sadece birinci parti konumunu kaybetmesi değil, oy oranının gerilediği seviye itibariyle çekirdek ve sadık seçmen kümesi olarak nitelendirdiğimiz seçmenlerini de kaybetmeye başlaması. ”
‘2018 İLE KARŞILAŞTIRILDIĞINDA AKP 1215 PUAN GERİLEDİ’
AKP'nin oyu düzenli olarak azalıyor mu, trend nereye doğru değişiyor?
“Evet, iki yıldır AKP'nin oy oranı küçük küçük ama istikrarlı bir biçimde azalıyor. Aydan aya çok büyük değişimler görmüyoruz ancak toplamda baktığımızda 24 Haziran 2018'de elde ettiği oy oranının 1215 puan altına kadar gerilediğini görüyoruz. AKP'nin oy oranının yüzde 30'un altına inmesi demek, uzunca bir süredir bu partiyi koşulsuz destekleyen sadık seçmenlerinin de desteğini çekmeye başladığı anlamına geliyor.
*Ekonomik krizin her gün biraz daha derinleştiği bir ortamda akılcı olan bu trendin devam etmesi olur. Ancak kutuplaşmanın hala hüküm sürdüğü bir siyasi ortamda kutuplar arasında oy geçişliliği sağlamak da çok kolay değil.”
GENİŞ BİR KİTLE ‘ERDOĞAN'A ASLA OY VERMEM' DİYOR
Son 6 aya baktığınızda siyasal olarak neler etkili oldu AKP'nin oylarının erimesinde veya CHP'nin oylarının artmasında?
“Seçmen genel olarak Türkiye'nin kötü yönetildiğini düşünüyor. Bu kötü yönetimin doğrudan günlük hayata yansıyan ekonomiyle ilgili boyutu var, ama sadece onunla da sınırlı değil. Özellikle ‘Türk tipi başkanlık sistemi' adı verilen yeni siyasal rejime geçişin ülkenin kötü yönetilmesiyle arasındaki bağı seçmenlerin önemli bir kısmı kurmuş durumda. Hatta bir adım daha ileri giderek bu sistemin uygulayıcısı olan Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı doğrudan kötü yönetimin sorumlusu olarak gören çok geniş bir seçmen kitlesi ‘Erdoğan'a asla oy vermem' diyor.
*CHP özelinde şu söylenebilir. CHP'nin bu ay birinci parti konumuna gelmesi kendi oy artışından çok AKP'nin oy kaybıyla ilgili. Bununla birlikte son seçimden bugüne CHP'nin oylarını beş puan arttırdığını ve bu artışın esas olarak önümüzdeki seçimde ilk kez oy kullanacak 1822 yaş aralığındaki genç seçmenlerden aldığı destekten kaynaklandığını görüyoruz. Buna ek olarak CHP'nin daha önce hemen hiç varlık gösteremediği Kürt illerinde de kayda değer oy oranlarına ulaşabildiğini gözlemliyoruz.”
AKP seçmeninde durum ne? Başka bir partiye kaçamadığı için hala AKP'ye oy vermek zorunda kalan kitle fazla mı?
“Çok küçük bir azınlık dışında ekonomik krizden olumsuz etkilenmeyen yok Türkiye'de. Ancak bu ülkede siyaset uzunca bir süredir kimlik siyaseti aracılığıyla canlı tutulan bir kutuplaştırma üzerine kurulmuş durumda. Bu da AKP ve MHP seçmeninin muhalefet partilerine yönelmesini zorlaştırıyor. AKP ve MHP'den kopan seçmenler önce kendilerini kararsızlar veya oy kullanmayacaklar içinde konumlandırıyor, daha sonra bir kısmı geri dönebiliyor ama bir kısmı da muhalefet partilerine yöneliyor. İktidarı destekleyen seçmenler arasında kayda değer miktarının sandığa gitmemeyi tercih edeceği de söylenebilir. ”
‘AKŞENER'İN ETKİ BIRAKAN BİR TARZI DA VAR’
İYİ Parti için neler söylersiniz? Sürekli oylarını arttıran bir parti olarak göze çarpıyor.
“AKP en güçlü olduğu dönemde kendisini merkez ve merkez sağ seçmenin yegâne temsilcisi olarak konumlandırdı. Ancak AKP'deki gerilemeyle birlikte merkezde ciddi bir boşluk oluştu ve o alanı doldurmaya en güçlü adaylardan biri İYİ Parti.
*Örgütsel ve kadro olarak sıkıntılar yaşıyor olsa da Meral Akşener'in seçmen üzerinde etki bırakan bir tarzı da var. Oy potansiyeli oldukça yüksek bir parti, ancak hala kadınlardan, gençlerden ve Kürt seçmenden yeterli desteği alamadığı görülüyor.
Seçime doğru siz nasıl değişimler yaşanmasını bekliyorsunuz?
“Türkiye bugün siyasal, toplumsal, iktisadi ve hatta demografik özellikleri nedeniyle radikal bir dönüşüme gebe. Bu dönüşümü gerçekleştirecek bir siyasal aktör henüz öne çıkmış olmasa da özellikle siyasal alanda verili durumun 2002'dekine benzer bir topyekûn değişimi beraberinde getirme ihtimali var.
*Bu ihtimalin gerçeğe dönüşmesinin koşulu ise seçmene sadece sorunlarını değil, sorunlarına gerçekçi çözüm önerilerini de anlatmayı başaracak bir siyasal aktörün öne çıkması. Seçime giden süreçte, partilerin kampanyaları, projeleri kadar öne sürecekleri kadrolar da belirleyici önemde olacak. Bu noktadan sonra belki de takip etmemiz gereken AKP'nin kaybettiği oyları geri kazanıp kazanamayacağı değil, hâlihazırda kendisini desteklemeye devam edenlerin desteğini koruyup koruyamayacağı.”
Cumhurbaşkanı adaylığı konusunda kamuoyunda tartışılan Kılıçdaroğlu, İmamoğlu, Yavaş karşısında Erdoğan hala kaybediyor mu?
“Öncelikle şunu belirtmek gerekiyor. Karşısındaki adaydan bağımsız bir biçimde Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın yeniden cumhurbaşkanı olmasını istemeyen çok geniş bir kitle var ve bunlar ‘Erdoğan'a asla oy vermem' diyor.
*Erdoğan kime karşı yarışırsa yarışsın oy oranını artıramıyor. Bunun karşısında muhalefet olası cumhurbaşkanı adayı olarak ismi geçen tüm isimler 10 puana yakın bir farkla Erdoğan'ı geride bırakıyor. Dolayısıyla isimden bağımsız olarak muhalefet kendi içinde bölünmediği sürece önümüzdeki cumhurbaşkanlığını seçimini muhalefetin kazanma olasılığı çok yüksek.