Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, NTV'nin canlı yayınında İstanbul'da beklenen büyük deprem ile ilgili dikkat çeken açıklamalar yaptı. Yıllar önce de gündeme gelen İstanbul'a girişte vize uygulaması tartışmasını tekrar gündeme taşıyan Erdoğan'ın kentin planlarına uyulmadığını söylemesi de şaşkınlık yarattı.
Erdoğan, “İstanbul Belediye Başkanı iken İstanbul'a girişi vizeye tabi tutma gibi tezim vardı. İstanbul'a her gelen rahatlıkla girsin, bu olamaz. İstanbul'a girmenin bir bedelinin olması lazım. İstanbul'da da belediye başkanlığımda benim, 8 milyondu İstanbul'un nüfusu. Ama şu anda İstanbul'un nüfusu 15 milyonu geçti. Bir de planlama noktasında, İstanbul maalesef zannedildiği gibi planlanmadı, zannedildiği gibi planlar uygulamaya konulmadı. Çünkü kimse o planlara ne yapmıyor? Uymuyor” açıklamasında bulundu.
“KANAL İSTANBUL 2 MİLYON NÜFUS GETİRECEK”
Erdoğan’ın açıklamalarını SÖZCÜ'ye değerlendiren TMMOB Şehir Plancıları Odası İstanbul Şube Başkanı Doç. Dr. Pelin Pınar Giritlioğlu, vize uygulamasının Anayasal olarak mümkün olmadığını, bunu yıllar önce de dile getirdiklerini söyledi. İstanbul'da yapı ve nüfus yoğunluğunun da vize uygulaması ile çözülemeyeceğine vurgu yapan Giritlioğlu, “İstanbul'a yatırımları plansız şekilde çeken, plansız şekilde geliştirerek nüfusun artmasına neden olan yaklaşımdır hatalı olan. Kanal İstanbul projesi önemli bir örnek. Bu iktidarın ısrarla savunduğu, inatla yapmayı planladığı bir projedir. İstanbul'a 2 milyon nüfus getirecekler. Bunun sorumlusu iktidar. Planlara uyulmuyor diyen Erdoğan bunun hiç mi farkında değil?” dedi.
“SÜRECİ TETİKLEYEN İKTİDAR”
Giritlioğlu, İstanbul'a bugüne kadar yapılan mega projeler ile kentin nüfus eşiğinin çoktan aşıldığının altını çizdi. İstanbul'un Anayasa'sı kabul edilen ve 2009'da onaylanan İstanbul Çevre Düzeni Planı'nda kentin 2030'a kadar nüfusunun 16 milyon olarak planlandığını hatırlatan Giritlioğlu, “Kentin nüfusu şu an Erdoğan'ın dediği gibi 15 milyon da değil, kayıt dışı nüfus ile 20 milyona dayandı. Bu süreci tetikleyen iktidarın bugüne kadar yürüttüğü kentleşme politikalarıdır. Özellikle de İstanbul üzerinden yürüttüğü politikalardır. Meşru olmayan planları da geçiren bu iktidar” diye konuştu.
Giritlioğlu 2011'den beri Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı eli ile İstanbul'da yapılan planlar ile bütün üst ölçekli plan kararlarının bozulduğunu vurguladı.
“BU PLANLARI KİM YAPTI?”
Ormanların, tarım alanlarının, meraların, su havzalarının yapılaşmaya açıldığını ifade eden Giritlioğlu “Kentin içinde sürekli yükseklikler arttırıldı. Bu planları kim yaptı? Başka bir ülke mi yaptı bu planları? Bu iktidar eliyle bütün bunlar gerçekleşti” dedi.
“NÜFUS AZALTMA GİBİ BİR KAYGISI YOK”
“Algı operasyonu ile hedef şaşırtılmasın” diyen Giritlioğlu eleştirilerini şöyle sürdürdü:
“Sözün bittiği yerdeyiz. Gündem değiştirmeye çalışıyor. Bunlar yeni şeyler de değil. Tuhaf, katı polis devleti önlemleri ile kentlere girişi yasaklamak hiçbir meseleyi çözmez. Çözüm, bölge ölçeğinde üretim merkezleri yaratarak nüfusu seyreltmek olabilir. Yasaklamalarla değil de planlama kararları ile sorun çözülür. Bilim bunu söyler. Vize getirerek yasaklarla değil. Kanal İstanbul'a 2 milyon nüfus getirilecek. Nüfus azaltma gibi bir kaygısı yok. Kanal güzergahında arazilerin nasıl el değiştirdiğini, yabancılara arsa satışlarını biliyoruz. Yeni nüfusu İstanbul'a çeken bir proje. Kimse kimseyi kandırmasın.”
MUSSOLİNİ VE HİTLER ÖRNEĞİ
TMMOB Mimarlar Odası Genel Başkanı Eyüp Muhcu, vize benzeri önlemlerin geçmişte Osmanlı İmparatorluğu döneminde ve İngiliz işgali sırasında uygulandığını, dünyada da Mussolini tarafından Roma'da, Hitler'in de Almanya'da benzer kısıtlamaları hayata geçirdiğini hatırlattı. Demokrasi ve hukukun gelişimine bağlı olarak bu yasakların zamanla kalktığını söyledi.
“AKP NÜFUSU İSTANBUL'A ÇEKTİ”
Marmara bölgesi ve özellikle de İstanbul'da 1950 sonrası planlamayı yok sayan politikalarla nüfus yoğunluğunun artmaya başladığını anlatan Muhcu, şunları söyledi:
“Erdoğan'ın İBB Başkanı olduğu 1994 ve sonrasında nüfus artışları devam etti. Ancak 17 Ağustos 1999 büyük Marmara Depremi'nin ardından nüfusta bir azalma eğilimi gözlemlenmeye başlanmıştı. Bu koşullarda İstanbul, bölgesiyle birlikte yeniden planlanabilirdi. Ama öyle olmadı. AKP'li belediyeler ve son 20 yıllık AKP iktidarı döneminde İstanbul'a nüfusun gelmesi için projeler gerçekleştirildi, cazibe merkezleri yaratıldı. Kentsel dönüşüm projelerinin tamamı İstanbul'a göçü özendiren bir yaklaşım içinde ele alındı. Bununla da yetinilmedi, yurt dışına konutiş yeri pazarlandı. Bu kapsamda İstanbul'un mutlak yapı yasağı olan tarım arazileri, içme suyu havzaları, ormanlarında olağanüstü bir yoğunluk artışı getirildi. Apartmanlar yerine 2030 katlı gökdelenler dikildi.”
“SORUMLUSU ERDOĞAN”
2000 yılı sonrasında İstanbul'da 10 milyonluk nüfus artışı gerçekleştiğini belirten Muhcu şöyle devam etti:
“Yanlış kentleşme politikaları ve yatırım kararlarına bağlı olarak 10 milyon ek nüfus İstanbul'a yerleşti. Bunun sorumlusu Erdoğan'dır. Aynı politikaları şu an deprem bölgesinde dahi sürdürürken İstanbul'a giriş yasağı ya da kısıtlama koymaktan bahsetmesi rant politikalarından vazgeçildiği anlamına gelmiyor. Tersine, kentsel ranttan elde ettiği güçle bugün inşa edilen otokratik rejimin baskıcı anlayışın yansıması. Kanal İstanbul'un çevresinde 2 milyon nüfus yerleştirmek istiyor. Anadolu Yakası’nda 1 milyondan fazla nüfus yerleştirmek istiyor. Bu politikalara son vermeden kentsel yaşamı düzenlemek, birtakım rant kararların önlemek olası değil. ‘Plan uygulanmıyor' diyor. Kendi yaptıkları planı kendileri ihlal ediyor. Bizzat Erdoğan'ın talimatlarıyla plan kararları ortadan kaldırılıyor. Çevre Düzeni Planı yürürlüğe girdikten sonra 3. Köprü, Kuzey Marmara Otoyolu, 3. Havalimanı ve yeni yapı alanları açılması gibi kararlar alındı ve bu plan devre dışı bırakıldı. Erdoğan'ın bundan şikayet etmeye hakkı yoktur. Çünkü bu planı kendisi ortadan kaldırdı. Bütün plan dengelerini geçersiz kılan yatırım kararları, yapılaşma kararları almıştır.”
Sözcü