Ülke olarak Malatya ve Elazığ depremini yaşarken kendini bilmezlerin sosyal medyadan yayınladıkları mesajlar ortadadır. Yalanın iftiranın kol gezdiği mecrada hakikati aramak için çok daha fazlasına ihtiyacımız var. Emniyetimiz hukuk çerçevesinde adımları atıyor.
Ülkemizin ve milletimizin birlik beraberlik kardeşlik dayanışma içinde olması gereken dönemde içinde kini nefreti kusanlar mı var? Hemen bunları belirleyip sokağa çıkmaz hale getirmeliyiz. Bizlere düşen gerekirse Habil gibi ölmek ama asla Kabil gibi zalimlerin durumuna düşmemektir. Arkasında millet olanın sırtı yere gelmez.
Demokrasimize kurulan tuzakları aştık. Birileri hala anlamıyor olsa da milletimiz her şeyin farkında.
Bugün yürüttüğümüz siyasetle, bizi yeni Mondroslara mecbur bırakmak isteyenlerin oyunlarını bozuyoruz.
Karşımızda yalan yanlış bilgilerle Türkiye'yi ve Türk Milletini karalamak için canhıraş şekilde çalışan devasa bir mekanizma bulunuyor.
İsrail'e karşı bu kar müşfik davrananlar zalimliklerine neden teslim oluyor.
Kudüs bizim kırmızı çizgimizdir. Bu konuyu bugün MGK toplantısında da ele aldık. Kudüs satılık değildir. Kimse 'birşeyler verelim de siz burayı bize bırakın' edepsizliğine de girmesinler
'100 yüzyılın anlaşması' diyorlar. Ne anlaşması ya! Bu bir işgal projesidir Yarın asıl konuşmamı yapacağım.
Bir tarafta Trump yanında malum kişi toplayacakları alkışa bakıyorlar. O alkışlarla siz dünyayı ve Filistin'in kaderini değiştiremezsiniz.
Biz Bağdadi'nin bütün yakınlarını topladık ve şu anda cezaevinde. Biz bu kadar hassasız bu konuda. Her fırsatta gerçekleri anlatıyoruz.
Sivil girişimlerden daha güçlü destek bekliyoruz. Yerel medya sistemin kılcal damarlarıdır.
Filistin'e bakışımız Sultan Abdülhamit Han'ın neyse, bizim de bugün bakışımız odur.
Evlatlarımıza güçlü bir Türkiye bırakmakta kararlıyız.