Türkiye İşçi Partisi (TİP) Genel Başkanı Erkan Baş, TBMM’de gerçekleştirdiği basın toplantısında Cumhur İttifakı’nın seçim kararına ilişkin açıklamalarda bulundu.
Erkan Baş’ın açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:
İlginç ve hareketli bir sürece girdik. Devlet Bahçeli dün yaptığı açıklamada özetle, “Sandıktan kaçmanın çaresi yok. Mayıs ayında bu işi bitirelim” dedi. Bugün de Erdoğan 14 Mayıs’ı seçim günü olarak işaret etti. Belli ki aralarında bir tarih belirlemişler. Sandıktan kaçmanın kimseye faydası yok diyorlar ama onların da kaçamayacakları bazı şeyler var. Ne kadar tanımazlarsa tanımasınlar, Türkiye Cumhuriyeti’nin bir Anayasa’sı var. Madem bir Anayasa var, iktidar partisi için de geçerlidir.
“Anayasa Madde 101 açıkça söylüyor: Cumhurbaşkanının görev süresi 5 yıldır. Bir kimse en fazla 2 defa cumhurbaşkanı seçilebilir. Cumhurbaşkanlığı seçimlerine ilişkin diğer usul ve esaslar kanunla düzenlenir. Açık ve net değil mi? Cumhurbaşkanı Seçim Kanunu ne diyor: Madde 3, bir kimse en fazla 2 defa cumhurbaşkanı seçilir. Ancak cumhurbaşkanının ikinci döneminde Meclis tarafından seçimlerin yenilenmesine karar verilmesi halinde cumhurbaşkanı bir kez daha aday olabilir. Maddeler çok açık. Dolayısıyla “ben 14 Mayıs’ta seçim kararı aldım, çıkıp aday olacağım” öyle yağma yok arkadaşlar. Biz Erdoğan’ı sandıkta yenmek istiyoruz. Biz Erdoğan’ı tarihin çöplüğüne gönderirken, sandığa gömmek istiyoruz. Ama eğer cesaretleri varsa yapılacak tek şey var: TBMM’den seçim kararı çıkartacaklar. Burada iktidarın oyları yetmiyor, gelecekler efendi efendi muhalefetle masaya oturacaklar ve Meclis’in seçim kararı almasını isteyecekler.”
2018 seçimlerinde Erdoğan seçimi kazandı. YSK bir mazbata hazırladı. Mazbatada açık ve net ’13. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ ifadesi vardı. Tabii seçimler sonuçlanmış ve istedikleri çoğunluğa ulaşamadıkları için zamanın Meclis Başkanlığı, ‘konuyu düzeltelim’ demiş. Sonra YSK, ilk gönderdiği mazbatanın yerine yeni bir mazbata göndermiş ve rakam koymamış. Buradan açıkça söylüyorum. Hiç kimse, mahkemeler de dahildir buna, yasalara ve Anayasa’ya aykırı karar veremez. Yapılması gereken şey, yasalara ve Anayasa’ya uygun bir şekilde seçimin gerçekleştirilmesidir.
Bizi bir takım tartışmalara mahkum edip, biz kendi aramızda bunları tartışırken, ‘atı çalan Üsküdar’ı geçmek’ istiyor. Yok muhalefetin adayı şu olur mu olmaz mı, yok Emek ve Özgürlük ittifakı aday çıkarır mı… Bırakalım arkadaşlar bu tartışmaları. Şu an bu memleketin önünde çok daha gerçek bir sorun var. Tayyip Erdoğan aday olamaz. Konuşmamız gereken konu bu. Tüm muhalefetin yan yana ve kararlı duruş sergilemesi gerekiyor.
CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu bir televizyon programına katıldı. SADAT adlı bir paramiliter çetenin reklamına tanık oldu. Bu elbette tesadüf değil. Çete de sosyal medyada bunu sahiplenip, böbürlenerek paylaştılar. Bu tehditler, bu ucuz operasyonlar bize sökmez. Bizi teslim alamazsınız. Asıl korkması gereken 20 yıllık süreçte suça bulaşanlar. Asıl siz korkun. İlk seçimde tarihe gömüleceksiniz ve ondan sonra sizin için hesap verme dönemi başlayacak. Bu memleket yeniden hukukla buluşacak ve hesap vereceksiniz. O mahkemelerde tir tir titrediğinizi izlemezsek yuh olsun bize. Gözüküyor: Saray panikte, Saray kaybediyor. Kaybettikçe belli ki saldırganlaşacak. Sandık halktan kaçırılsın diye elindeki bütün imkanları hareket ettirecek. Böyle paramiliter örgütlerle hem halkı hem muhalefeti korkutmaya, sindirmeye çalışacak. O zaman yapacağımız şey şu: En basit noktalardan, Anayasa’nın uygulanmasından ve seçim güvenliğinin sağlanmasından muhalefet sorumludur. Yan yana gelmeli ve bu ülkenin yurttaşlarına güven vermelidir.
Tarikatlara, cemaatlere bağlı bir yurtta yine istismar edildi. Bu alçaklıklar daha kaç kez yaşanacak. İktidar bunları besliyor, üstüne bir de çocuklarımızın hayatını karartıyorlar. Bunları kapatacağız arkadaşlar. Zaten kağıt üzerinde yoklar, yasaklılar. Zaten hepsi bir organize suç şebekesi, mafya gibi hareket ediyorlar. Tepede şeyhler, liderler gününü gün edip, servetine servet katıyor. Bu tarikat yurtlarında hayatını kaybeden Enes Kara olmak üzere tüm çocuklarımıza söz veriyoruz. Bırakın yurt açmayı, holding işletmeyi, ihale almayı, kamu kaynaklarını kullanmayı… Kamu kaynaklarına ellerini bile uzatamayacaklar.”
Tele1