İstinaf Mahkemesi'nin, şehit MİT mensubu haberi nedeniyle Ferhat Çelik, Barış Pehlivan, Hülya Kılınç, Murat Ağırel, Aydın Keser, Eren Ekinci ve Barış Terkoğlu İstanbul 34. Ağır Ceza Mahkemesi’nde yargılanmıştı.
Yargılama sonucu mahkeme, Barış Terkoğlu ve Eren Ekinci halkında beraat kararı verirken, Barış Pehlivan ile Hülya Kılınç’a ‘istihbarat faaliyeti ile ilgili bilgi ve belgeleri ifşa etmek’ suçundan 3 yıl 9’ar ay, Murat Ağırel, Ferhat Çelik ve Aydın Keser’e de aynı suçtan 4 yıl 8’er ay 7’şer gün hapis cezası verilmişti.
İSTİNAF MAHKEMESİ KARARI ONAMIŞTI
Yerel mahkemenin kararının ardından dosya İstinaf Mahkemesi'ne taşındı. İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Ceza Dairesi, gazeteciler hakkında yerel mahkeme tarafından verilen kararı onadı.
“SİLİVRİ CEZAEVİ’NE GÖTÜRÜLDÜLER”
Sözcü'de yer alan habere göre, Çağlayan’daki İstanbul Adliye’sine giderek İnfaz Savcılığı’na teslim olan Murat Ağırel ve Barış Pehlivan infaz işlemlerinin tamamlanmasının ardından Silivri Cezaevi’ne götürüldüler.
“SUSMAYIN, KORKMAYIN, ALIŞMAYIN”
İnfaz savcılığına başvuru için Çağlayan’daki İstanbul Adliyesi’ne giden Murat Ağırel, Twitter hesabından yaptığı paylaşımda “Şehit olan vatan evlatlarına şehadet dilediğim için bugün tekrar cezaevine giriyorum. Şehit edenler ise ülkemde renkli halılar ile karşılanıyor. Şimdiye kadar yazdığım hiçbir şeyi yalanlayamayanlar beni adaletsizlikle susturacaklarını sanıyorlar. SUSMAYIN,KORKMAYIN,ALIŞMAYIN” ifadelerine yer verdi.
“YAKALAMA KARARINA GEREK YOK, BİZ TESLİM OLACAĞIZ”
Murat Ağırel, adliye önünde yaptığı açıklamada şu ifadeleri kullandı:
“Dün avukatlarımız Ağır Ceza Mahkemesi’nin kararı kesinleştirdiğini ve infaz savcılığına gönderdiğini bildirdi bize. Prosedür olarak infaz savcılığı bizim hakkımızda yakalama kararı çıkarıp, bizimle ilgili de müddetname hazırladıktan sonra cezaevine teslimimiz yapılması gerekiyor. Biz de savcılarımıza yardımcı olmak için, ‘bizi yakalama kararı çıkarmanıza gerek yok. Biz gelip teslim oluyoruz’ dedik. Silivri’ye cezaevine gideceğiz. Süreci hep birlikte göreceğiz.”
“ÜLKEMİZ ADINA UTANÇ VERİCİ DURUMLAR YAŞANIYOR”
Yaşananların üzücü bir durum belirten Ağırel, “Türkiye’de hukukun siyasetle bir arada olmaması, bir arada anılmaması gerekiyor. Ama ne yazık ki geldiğimiz
konjonktürde ülkemiz adına utanç verici durumlar yaşanıyor. Hukuk söyleyeceğini söylemiştir, biz de başka hukuk yolları var onları arayacağız.
Gazeteciler kaçma şüphesiyle tutuklanır ya, gerçek gazeteciler kaçmazlar. Varsa suçları, yaptıkları her hangi olumsuz bir şey varsa gelirler yargıda hesabını verirler ve mücadelesine devam ederler. Bizler gazeteciyiz. Kalemimizi namus biliriz. Susmayız, korkmayız ve asla da alışmayız.” dedi.
“ANAYASA MAHKEMESİ’NDEN BU KARARIN BOZULACAĞINDAN EMİNİZ”
Ağırel, şöyle devam etti:
“5 yılın altında olduğu için yargı süreci yok. Biz Anayasa Mahkemesi’ne gideceğiz, sonra Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne gideceğiz. Anayasa Mahkemesi’nden bu kararın bozulacağından eminiz. Çünkü dosyaya hakim olan bir kişinin bu şekilde kararın olmayacağını hukuk varsa eğer ülkemizde net şekilde görürler.”
“BİZ BUNUN MİT MENSUPLARIMIZIN İFŞASINDAN DOLAYI OLMADIĞINI ÇOK İYİ BİLİYORUZ”
Yaşanan hukuk sürecini kısaca özetleyen Ağırel, “İki tane vatan evladının Libya’da şehit olmasından sonra ifşa ettiğimiz gerekçesiyle ceza aldık. Daha önce bizim cezaevinde kalmamız için casusluk suçlaması yad edildi bize. Bundan beraat ettik.
Sonra dendi ki ‘siz fotoğrafları ifşa ederek bu suça sebebiyet verdiniz’ Ardından bu fotoğrafların zaten paylaşıldığını, kamuoyunda olduğunu, şehidimizin defnedileceği yerdeki muhtarın Facebook hesabında paylaşıldığını mahkemeye sunduk. Ve neticede savcılık da kabul etti. ‘Her ne kadar bu fotoğraflar ifşa edilmiş olsa da, biz bunun bu şekilde olduğunu düşünüyoruz’ dedi. Niyet beslendi. Ben buna savunmamda da demiştim, bu bir niyetnameydi. Biz bunun MİT mensuplarımızın ifşasından dolayı olmadığını çok iyi biliyoruz.” şeklinde konuştu.
“KAMUOYUNUN TAKDİRİNE BIRAKILACAK KADAR AÇIK VE NET BİR DURUM BU”
Ağırel son olarak şunları söyledi:
“Biz o gün iki vatan evladının şahadetini yüceltmek için attığımız bir Twitter mesajında sergilediğimiz tavır onların maneviyatına duyduğumuz saygıydı. Bugün Libya’daki vatan evlatlarımızı şehit olmasına sebebiyet veren kişi, darbeci Hafter’in biz ülkemizde ağırlayacağımızdan bahsediyoruz. Bunu Dışişleri Bakanlığımız açıkladı.
Ona silah, bomba, füze satan Birleşik Arap Emirlikleri ve 15 Temmuz’da 250 vatan evladını şehit eden, o olayın finansörü diye addedilen bunu devlet kaynakları, gazeteler söylüyor. O kişilerle biz burada pare top atışlarıyla, turkuaz halılarda karşılayarak birliktelik mesajını verdik. Şimdi cumhurbaşkanımız orada. Bugün biz o kişilerin şehit ettiği evlatlarımızı andığımızdan dolayı cezaevine gireceğiz. Kamuoyunun takdirine bırakılacak kadar açık ve net bir durum bu.”
“FİİLDEN ZİYADE FAİLİN HEDEF ALINDIĞI BİR DAVA”
Gazeteci Barış Pehlivan da adliyede yaptığı açıklamada, “Fiilden ziyade failin hedef alındığı bir davaydı bu. Sadece gazetecilik yaptığımız için tekrar cezaevine giriyoruz. Bu karanlık günlerin geçeceğinden kimsenin şüphesi olmasın. Dönüp dolaşıp tarihin bizi haklı çıkardığını herkes görecek. Bir dakika dahi yatmamamız gerekiyor. İnfaz Kanunu gereği hemen serbest kalmamız gerekiyor, cezaevine dahi girmememiz gerekiyor ama ilgili arkadaşlar gereğini yapacaktır diye düşünüyorum.” dedi.
“ÜÇÜNCÜ KEZ…”
Adliye önünden fotoğraf paylaşan Barış Pehlivan ise “Üçüncü kez… İşte geldik, gidiyoruz… Hoşça kalın şimdilik…” notunu düştü.
“KAPALI CEZAEVİNDE HİÇBİR ŞEKİLDE KALMAMALARI LAZIM”
Barış Pehlivan’ın avukatı Hüseyin Ersöz, gazetecilerin infaz sürecine ilişkin
“İnfaz Savcılığı şimdi kapalı ceza infaz kurumuna sevk işlemlerini gerçekleştirecek. Kapalı cezaevinde normalde hiçbir şekilde kalmamaları lazım. Arkasından açık cezaevine sevkleri yapılacak.
Açık cezaevinden covid izinleri kapsamında aynı gün içerisinde tahliye edilmeleri gerekiyor. Bu izinler gittikten sonra tekrar cezaevine gidip teslim olacaklar.
Denetimli serbestliğin uygulanması İçin İnfaz Hakimliğine bir yazı yazılacak. Böylelikle denetimli serbestlik uygulanacak” dedi.
“BENİM GERÇEKTEN BUGÜN CANIM ACIYOR, ÜZÜLÜYORUM”
CHP Mersin Milletvekili Ali Mahir Başarır ise şunları söyledi:
“Bu ülkede yolsuzluğu, haksızlığı, hukuksuzluğu yazan, takip eden gazeteciler cezaevine giriyor ama yolsuzluk yapan insanlar hakkında tek bir soruşturma yok. Biz burada o kadar somut yolsuzluklarla ilgili suç duyurusunda bulunuyoruz ki, biz adliyenin kapısından sizin yanınıza gelene kadar takipsizlik kararı yazılıyor. Murat ve Barış neden burada? Çok üzüntü verici bir olay. Türkiye bunu hak etmiyor.
Türkiye’nin gazetecisi, aydını bunu hak etmiyor. Ama hep beraber özellikle onların kalemiyle aydınlık günleri beraberce yakalayacağız. Benim gerçekten bugün canım acıyor, üzülüyorum. Çünkü ikisi de onuruyla, cesaretle yazan insanlar. Neyi yazıyor? Doğru bildiklerini, gördüklerini yazıyor. Biz de onların aslında bize verdiği delilleri, bilgileri mecliste konuşuyoruz. İki arkadaşım bu gün cezaevine girecek. Biz bunu kabul edemiyoruz. Artık bir parça utansınlar. Sözün bittiği yerdeyiz.”
ÖZKAN VE ERKEK’TEN TEPKİ
CHP Genel Başkan Yardımcısı Çanakkale Milletvekili Muharrem Erkek ve Genel Başkan Başdanışmanı İzmir Milletvekili Tuncay Özkan da, Barış Pehlivan ve Murat Ağırel’in tekrar cezaevine girecek olmasına sosyal medya hesaplarından yaptığı paylaşımlarla tepki gösterdi.
Muharrem Erkek, “Sadece gazetecilik yaptıkları için Barış Pehlivan ve Murat Ağırel tekrar cezaevine giriyor. Saray iktidarının yarattığı intikam hukuku farklı düşünen herkesi hedef alıyor! @barispehlivan ve @muratagirel yalnız değildir! #GazetecilikSuçDeğildir” diyerek tepkisini dile getirdi.
Tuncay Özkan ise paylaşımında şu ifadeleri kullandı:
“Bu gerçek üstü düzenin zırva yargılamalarından biri daha. Sonuç içimizi acıtıyor. Bu saçmalığın bitip adaletin sağlanması için erken seçim istiyoruz. Bu düzenin değişmesi için erken seçim istiyoruz. İnsan onurunu kurtarmak için erken seçim istiyoruz.”
NE OLMUŞTU
Odatv Genel Yayın Yönetmeni Barış Pehlivan, Odatv Haber Müdürü Barış Terkoğlu ve gazeteciler Hülya Kılınç ile Murat Ağırel, Manisa’da defnedilen MİT şehidinin kimliğini deşifre ettikleri gerekçesiyle 2937 sayılı Devlet İstihbarat Hizmetleri ve Milli İstihbarat Teşkilatı Kanunu’nun 27. maddesi kapsamında “İstihbarat faaliyeti ile ilgili bilgi ve belgeleri ifşa etmek” suçundan tutuklanmıştı.