İngiliz Guardian gazetesinde çıkan bir yazıda 24 Haziran’da Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın yeniden seçilmesi durumunda uluslararası istikrarsızlığa yol açacağı öngörüsünde bulunulurken, “Türkiye’deki seçmenlerin sadece kendilerine karşı değil dünyaya karşı da görevleri var. Onu şutlayın” dendi.
Tisdall, Erdoğan’ın ‘fevri ve kindar’ yönetiminin Türkiye’nin Avrupa ve ABD için güvenilir bir dost olmaktan çıktığını belirtirken, 24 Haziran’da tekrar seçilmesi durumunda adı konmamış bir diktatör olarak Erdoğan’ın Suriye ve Ortadoğu’da daha da istikrarsızlığa yol açacağını öne sürdü.
Erdoğan’ın bu kez beklenenden geniş bir muhalefetle karşılaştığı ve seçimin ikinci tura kalabileceği yönünde Türkiye’de yapılan tahminleri aktaran Tisdall, şu analizi yaptı: “Erdoğan’ın cumhurbaşkanlığı sarayını terk edebileceğine ihtimal verenlerin sayısı fazla değil. 2016’daki darbe girişiminden sonraki korkunç insan hakları ihlallerine, bağımsız medya dahil Türkiye’nin seküler demokratik kurumlarını hiçe saymasına rağmen eski İstanbul belediye başkanı hâlâ güçlü. Erdoğan’ın milliyetçilerin, dindar Sünni Müslümanların ve kırsal kesimdeki muhafazakarların desteğiyle sürdürdüğü ve kasıtlı olarak uygulanan kutuplaştırıcı, popülist politikalarla devam ettirdiği kişiselleştirilmiş siyaseti, yabancı ortaklar için büyük bir zorluk arz ediyor. Ahmet Davutoğlu’nun ‘komşularla sıfır sorun’ politikası olumlu bölgesel sonuçlara yol açmış, yeni Osmanlıcık kısa bir süre de olsa kabarmıştı. Ama Davutoğlu’nun nüfuzu zamanla azaldı ve Erdoğan süreci tersine çevirdi.”
Erdoğan’ın tüm İslam dünyasının lideri olma arzusunda olduğunun 2011’de Hüsnü Mübarek’in devrilmesinden sonra Mısır’a yaptığı ziyarette ortaya çıktığını anlatan Tisdall şöyle yazdı: “Erdoğan hâlâ yeni bir Osmanlı sultanlığı yaratma eğiliminde. Ama bu fikri, Davutoğlu’nun öngördüğü selim yapıdan çok farklı. Aksine bu fikir komşularla sorunlardan besleniyor. Gerginlik ve çatışmadan beslenen bir siyasetçi olarak bu tür bölünmeler Erdoğan’ın değirmenine su taşıyor. Farazi milli düşmanlar yaratarak oy topluyor, ya da topladığını sanıyor. Bu çerçevede Türk ordusu Kuzey Irak’ta Kandil dağlarında operasyonlarını yoğunlaştırdı. Bu tür tehlikeli askeri tecavüzlere ne Tahran ne de Bağdat onay verdi. Ama kibirli Erdoğan’ın umrunda değil.”
Tisdall şöyle devam etti: “Bu rastgele şiddet, Erdoğan’ın çözdüğünü söylediği ‘Kürt sorunu’na tipik her koşulda mantıksızca yaklaşımını temsil ediyor. Erdoğan’ın başarısızlığının bedelini Kürt siviller ödüyor. Demir parmaklıklar arkasından seçim kampanyası yürüten rakibi Selahattin Demirtaş gibi Kürt siyasetçiler ya hapse giriyor ya da başlarına daha kötü şeyler geliyor. Erdoğan’ın Kürt takıntısı, SuriyeTürkiye sınırındaki gerginliği de artırıyor. Batı yanlısı Suriyeli Kürt güçleri püstkürmek için bu yılın başlarında aldığı Afrin’i işgal kararı ne ABD ve müttefiklerinin IŞİD’le mücadelesine ne de Esad karşıtı güçlere yardımcı oldu.”
ABD ile Türkiye güçleri arasında bir askeri çatışmadan kaçınmak için, Donald Trump yönetiminin ‘utanmaz bir şekilde’ tek güvenilir yerel müttefiki Kürtlere IŞİD’den kurtardıkları Menbiç’i terk etme talimatı verdiğini savunan Tisdall, Türkiye’nin Yunanistan, Kıbrıs ve İsrail’le de hasımlığa döndüğünü yazdı.
Tisdall yazısını şöyle bitirdi: “Genel tablo daha geniş bir alanda kötüleşmeye işaret ediyor. Bu hafta ABD Senatosu, Kongre üyelerinin Erdoğan’ı, dünya genelinde Amerikan çıkarlarına zarar vermek için aktif olarak çaba harcamakla suçlamasından sonra Türkiye’ye F35 savaş uçaklarının satışını engelleme girişiminde bulundu. İnsan hakları normları ve ortak demokratik standartlara meydan okuması ve Rus lider Vladimir Putin’le giderek artan askeri yakınlaşması, mülteciler ve AB üyeliği nedeniyle Avrupa ülkeleriyle yaşanan gerginlik, Erdoğan’ın yeniden bir beş yıl için daha seçilmesi halinde tırmanacak. Türkiye’deki seçmenlerin sadece kendilerine karşı değil dünyaya karşı da görevleri var. Onu şutlayın.”
Yazının orijinaline buradan ulaşabilirsiniz.
http://www.diken.com.tr/guardianyazarierdoganhemdunyahemturkiyeicintehditsutlayin/