Diyarbakır’ın Bağlar ilçesinde canice katledilen Narin Güran’ın cinayetine ilişkin soruşturma tüm hızıyla devam ediyor.
Diyarbakır 8’inci Ağır Ceza Mahkemesi’nde tutuklu 4 sanığın ağırlaştırılmış müebbet hapis istemiyle yargılandığı davanın ilk duruşması sona erdi. Mahkeme, sanıkların tutukluluk halinin devamına ve duruşmanın 26 Aralık’a ertelenmesine karar verdi.
Kamuoyunun yakından takip ettiği soruşturmaya ilişkin her geç gün yeni detaylar ve iddialar ortaya çıkarken, Karar yazarı Yıldıray Oğur, dikkat çeken bir yazı kaleme aldı. Narin Güran davasını, Arhur Miller’ın meşhur tiyatro oyunu Cadı Kazanı’na benzeten Oğur, Güran ailesine dair çarpıcı ifadeler kullandı.
"İDDİALARIN ÇOĞU YALAN"
Davanın, yalan haberler ve tamamı boş çıkmış iddialarla kışkırtıldığını savunan Oğur, büyük bir kalabalığın şeytani bir aileyi toplu linç ayinine döndüğünü belirtti. İddianamenin detaylıca okunmadığını ifade eden Oğur, “Bütün aile üyeleri eve girip çıktı’ iddialarının asılsız olduğunu belirterek, “Evde olduğu iddia edilen sadece üç aile üyesi var” dedi.
Cinayet saatinde halıların yıkandığı ve su tüketiminin arttığı iddialarının yalan olduğunu aktaran Oğun, yalan olduğunu yazdığı iddialardan birkaçı:
“Bir benzincinin Salim Güran’ın arabasının ön koltuğunda Narin’in cesedini battaniyeye sarılı halde gördüğü, kamera kayıtlarını Jandarma’ya verdiği iddia edildi. Benzinci sahte bir hesap çıktı, öyle bir benzinciye gitme ya da kamera kaydı olmadığı ortaya çıktı.
Narin kayıpken bir terlik bulundu, anne “terlik Narin’e ait değil” deyince kızının bulunmasını engellemeye çalışmakla suçlandı. Sonra Narin bulununca terlikleri de konduğu çuvalın içinden çıktı.
Narin’in evindeki halıların delilleri karartmak için yıkandığı iddia edildi. Halbuki otopsi raporuyla küçük kızın elle boğularak öldürüldüğü tespit edilmişti. Yani halıların üzerinde bir delil olamazdı. İddianameyle evdeki bütün halılar ve battaniyelerin incelendiği ve hiçbir delile rastlanmadığı ortaya çıktı.
Aile Meclis’i karar aldı, bütün köylüler akıllı telefonlardan tuşlu telefonlara geçti diye günlerce yazıldı, şeytani ailenin omerta sessizliği haberleri yapıldı. Yine iddianameden akıllı telefonları Jandarma’nın topladığı ve yerine köylülere tuşlu telefon dağıttığı ortaya çıktı.
Aile üyelerinin patates hatlar aldığı iddia edildi, yalanlandı.
Ceset daha hızlı çürüsün diye DSI’de çalışan aile üyesi derenin suyunun debisini yükseltti diye yazıldı, yalan çıktı.
Narin’in Salim’in öz kızı olduğu iddia edildi. İddianamede Narin’in DNA raporuyla mevcut anne ve babasının tespiti bile yapıldı.
Köyün Hizbullah köyü, korucu köyü, aşiret köyü olduğu iddiaları boş çıktı. Köyde cephane çıktı iddiası, yalanlandı.”