Asgari ücrette tartışmalar, IMF’nin Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek ile ekonomi yönetimine işaret ettiği yüzde 25 oranına saplanırken yurttaşın yoksullukla mücadelesi sürüyor.
Aralık ayında toplanacak Asgari Ücret Komisyonu’nda işçileri temsil edecek Türkİş’in, açlık ve yoksulluk sınırı hesaplamaları asgari ücretlinin krizini gözler önüne seriyor.
Her yıl zam döneminde, Türkİş’in açlık ve yoksulluk sınırı raporlarındaki oranlar üzerinden de tartışılan asgari ücret, aslında bu sınırlara ulaşmaktan çok uzak. Asgari ücret, 10 yılı aşkın dönemde neredeyse hiç açlık sınırını göremedi, yoksulluk sınırının ise yüzde 40’ına hiçbir zaman ulaşamadı.
Ocak 2014 ile Ekim 2024 arasındaki 130 ayda, asgari ücret yoksulluk sınırının yüzde 30’unu dahi karşılamadı. Aynı dönemde asgari ücret, açlık sınırının üstüne yalnızca 12 ay çıkabildi. Bu 12 ayın neredeyse tamamında asgari ücretin açlık sınırına oranı yüzde 100’un birkaç puan ilerisini göremedi. Asgari ücretli, maaşına zam yapıldığı aylarda beslenme harcamalarını ancak karşıladı.
Ekonomi Gazetecisi İbrahim Ekinci, asgari ücretin yoksulluk sınırının üçte birinde takılı kaldığının altını çizerek tartışmaları BirGün’e yorumladı. Ekinci, “Asgari ücret zammını açlık sınırına göre belirleme tartışması mantıksız, gayriinsani ve vicdansız. Haneleri yoksulluk sınırında dahi yaşatamıyorsa, ülke ekonomisi ne işe yarar? Üstelik, yoksulluk sınırında bir ücret yurttaşa dünyaları vermek değil ki. Hanenin en fazla ‘yoksul bir hane’ olmasını sağlar. Bir hanede yaşayanlar kendilerine yıllardan beri ayakkabı, giyecek alamıyor, çocukların beslenme çantası dolmuyor. Bu şartlar altında tartışmayı açlık sınırına indirgemek gayriinsanidir” dedi.
Beklentilerin yoksulluk sınırında da tatmin olmaması gerektiğini söyleyen Ekinci, “Sendikalar, sivil toplum, partiler yoksulluk sınırının üzerinde bir taleple hareket etmeli. ‘Bir haneye açlık sınırında ücret girsin’ demek, ‘O hanede bu ay kaç zeytin eksik yensin?’ hesabıdır. Bu yıl ocakta ki zamla martta yurttaş karnını dahi doyuramadı” ifadelerini kullandı.
Ekinci, toplumun, ekonomi yönetiminin IMF reçetelerine göre işaret ettiği zam tartışmalarına kapılmaması gerektiğinin de altını çizdi. Enflasyonda hedeflerin gerçeklikten uzak olduğunu hatırlatan Ekinci şöyle konuştu: “Senelerdir asgari ücret tartışmaları, geriye dönük gerçekleşmiş enflasyona endeksli. Bu yıl artık, Merkez Bankası’nın, OVP’nin koyduğu karavana hedeflere odaklandı. İki ayda bir yukarı çekilen, ‘hedef’ değil temenni niteliği taşıyan enflasyon tahminleri… Hem de zam hedefe göre yapılırsa iktidar, ‘Yüzde 21 hedefinin üstüne 4 puan da biz koyduk’ diyerek yüzde 25 zam verecek. Daha şimdiden enflasyon yüzde 50 sınırına dayandı.”
∗∗∗
Asgari ücret, 130 ayın 109’unda yoksulluk sınırının yüzde 30’una bile ulaşmamasına rağmen TÜİK, yoksulluğun azaldığını iddia ediyor. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), Türkiye’de yoksulluk oranının yalnızca yüzde 13,5 olduğunu iddia ediyor. TÜİK’e göre hanehalkı fertleri medyan gelirinin yüzde 50’si dikkate alınarak belirlenen yoksulluk sınırına göre yapılan hesaplamada yoksulluk, 2023’te bir önceki yıla göre 0,9 puan geriledi. TÜİK hesaplamalarına göre medyan gelirin yüzde 60’ı ile belirlenen yoksulluk oranı ise 2023’te 0,3 puan azalarak yüzde 21,3 olarak tespit edildi.
∗∗∗
2025 Yılı Cumhurbaşkanlığı Yıllık Programı’nda, SGK bütçesine dair hedefler, asgari ücrette zam oranını açığa çıkarmıştı. Programda, SGK bütçesinde prim gelirinde öngörülen artış, istihdamla değerlendirildiğinde, zammın yaklaşık yüzde 25 civarında öngörüldüğü ortaya çıkıyor.
TCMB Başkan Yardımcı Cevdet Akçay, enflasyon raporu sunumunda zam tartışmalarına da değinmişti. Akçay da tıpkı Başkan Fatih Karahan gibi, zammın enflasyon beklentilerine paralel olması gerektiğini söyledi. Akçay’ın yorumu, IMF’nin aylardır işareti ile de uyumlu.
BirGün