İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun basın toplantısında adını açıkladığı bilirkişiyle teleröportaj yapıp yayınladıkları için haklarında dava açılan ve 34 gündür tutuklu bulunan Halk TV Genel Yayın Yönetmeni Suat Toktaş ile Barış Pehlivan, Kürşad Oğuz, Seda Selek ve Serhan Asker duruşması İstanbul 54. Asliye Ceza Mahkemesi'nde başladı.
CHP Milletvekilleri Burhanettin Bulut, Gökçe Gökçen, Sezgin Tanrıkulu, Utku Çakıröz, Mahmut Tanal, Gökan Zeybek ve TİP Milletvekili Ahmet Şık gazetecilere destek için adliyeye geldi.
Duruşma Suat Toktaş getirilmeden başladı. Tutuksuz sanıklar Serhan Asker, Kürşad Oğuz, Seda Selek ve Barış Pehlivan’ın kimlik tespitiyle duruşma başladı.
Suat Toktaş, saat 10.30'da jandarma eşliğinde duruşma salonuna getirildi.
Seda Selek’in savunması bitti. Hakkındaki suçlamaları reddeden Selek, haberi yayına sokma inisiyatifi olmadığını belirterek, "Bir kez daha belirtmem gerekmektedir ki, rejiden kulağıma söylenene ve yayınlanana kadar, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun Basın Açıklamasında dile getirdiği hususlara dair, bu davanın da müştekisi konumunda olan S.B. ile Gazeteci Barış Pehlivan arasındaki röportajın haberleştirildiğini ve yayına sokulacağını bilmemekteydim. Sonuç olarak, şahsıma atılı suçlamaları kabul etmiyorum. Bu suçları işleme kastıyla hareket etmediğim açık olup, hakkımda Beraat Kararı verilmesini ve uygulanan “belirli yerlere imza atmak” ve “yurt dışına çıkış yasağı” adli kontrol tedbirlerinin de kaldırılmasına karar verilmesini talep ediyorum.” ifadelerini kullandı.
Selek’in ardından savunma yapan Kürşad Oğuz, "Bu davayı kendime açılmış değil gazeteciliğe açılmış bir dava olarak görüyorum ve çocuğum için endişeliyim. Hakkında pek çok suçlama yapılan bilirkişinin konuşmasını habercilik saikiyle ve bir yanlış yapmamak için kaydettim. Kaydedilen kişi de konuşmanın bir gazeteci tarafından yapıldığını biliyordu." dedi.
Oğuz şunları söyledi:
"Gazetecilik mesleğini icra etmemiz münasebetiyle katılmış olduğumuz bir çok toplantıda, söyleşide yahut yapmış olduğumuz röportajlarda bu şekilde kayıtlar yaparız. Bunun haricinde ben, yapmış olduğum yerli yabancı pek çok söyleşiyle kayıt alışkanlığı edinmiş biriyim. Dolayısıyla bu kayıt hem gizli saklı bir kayıt değildir. Hem açıklamaları aracısız dinlemek hem de muhatabın söz hakkına dair bir kayıttır. Bu vesileyle benim tarafımdan bir ifşada bulunulmadığını da vurgulamak isterim.
Bilirkişi üzerinden yargıya müdahale suçlamasına gelirsek... Bunu nasıl yapmış olduğumu açıkçası anlamadım. Söz konusu bilirkişi belediyeyle ilgili raporlarını yazmış ve yargıya ocak ayı başında, yani çok önceden teslim etmiş bir isim. Barış'ın kendisi ile yaptığı görüşme ise 27 Ocak'ta gerçekleşiyor. Dolayısıyla zaten kronolojik ve objektif olarak değerlendirme yapıldığında bizim onun raporlarını etkileme veya kendisini etki altına alma gibi bir eylemimizin olamayacağı aşikar. Aksi durumun kabulü hayatın olağan akışına aykırı olacaktır."
Oğuz ve avukatından sonra Barış Pehlivan savunmasını yaptı. Barış Pehlivan'ın savunmasından öne çıkanlar şöyle:
“Keşke bilirkişi de gelseymiş buraya ama gelmedi. Savcının ve müştekinin iddiasına göre ben kendimi tanıttıktan sonra zorla konuşturmuşum bilirkişiyi. İddianameye konulmayan telefon görüşmesinde benimle konuşmak istemediğine dair bir irade beyanı yok. İstemediği şey konuşmak değil Halk TV stüdyosunda ağırlanmak istemediğini söylüyor.
Baskıcı bir üslûpla konuştuğum iddia ediliyor. Öyle olsa bilirkişi bana 4 kez kusura bakmayın, 2 kez de teşekkür eder miydi? Bir iddia da benim bilirkişiyi etkilemeye teşebbüs ettiğim ve aleyhinde kamuoyu yaratmak istediğim iddiası… Geçmişte yazılıp teslim edilen bir bilirkişi raporunu etkileyemem. Bu iddia kadüktür.
Bilirkişi ile yaptığım çözümleme tutanağında benimki yerine Barış Terkoğlu’nun adının yazılması hukuksuzluğuna ve ciddiyetsizliğe girmiyorum. Melih Gökçek ve Hamza Dağ gibi isimlerin bu konuşmayı sosyal medyada yayınlamalarına hiçbir şey denilmemesine de bir şey demeyeceğim.”
Aradan sonra duruşma tutuklu gazeteci Suat Toktaş, savunmasını yaptı. Toktaş, ”Kaçma ve delil karartma şüphesiyle tutuklandım. Kaçsaydım o gün kaçardım ama kaçmadım. Bir yönetici olarak sorumluluğu aldım. Üç arkadaşım gözaltındayken o gün kanaldaydım ve yayını yönettim.” dedi.
Toktaş savunmasında şu ifadeleri kullandı:
“MSB, Aile Bakanlığı, Çevre Bakanlığı… Haber neyse onları da ararız biz. İddianame son derece usul hatalarıyla dolu, belirli amaca matuf ifadelerin atlandığı, konulmadığı bir iddianame. Lehimizdeki kanıtları karartma çabası görüyorum burada. Sorularının tamamı gazeteciliktir Barış Pehlivan’ın. Ertesi gün Yeni Şafak da aradı bilirkişiyi ama çifte standart var.
Bilirkişi kendisinin işine yarayacağı bilgileri veriyor konuşmasında. CHP eleştirisi de var o konuşmada, ben onu da kesmemişim, sonuna kadar gazeteci kalmışım. Aldığı bir iki cümle ile haber oluşuyor. Aynı şeyi Yeni Şafak’a da söyledi, onlar da haber yaptı. Bilirkişi bize de onlara da ben AK Parti ve MHP aleyhine de rapor yazdım dedi. Yani kendi lehine bilgiyi paylaştı o konuşmada.
Bir gazeteci sohbet için aramış olabilir mi? Bu kadar kritik davalara dosya sunan bir bilirkişinin bir gazeteci tarafından öylesine aranmadığına dair bir muhakemesi olmalı.
Barış Pehlivan bana bunu yazdığında ilk sorum, izni var mı, dava açmaz değil mi? Doğru soru budur. Barış, “Abi biz gazeteciyiz” yazıyor. O zaman yayınlıyoruz diyorum. Yayınlıyorum ve dönüyorum. Barış’ın “Ağabey izni yok” yazdığını görüyorum. Benimle çalışan yüzlerce gazeteci standart kuralımı bilir. Her şey kaynağından doğru çıkacak. Sorduğum soru doğrudur, aldığım cevap bir irade sakatlanmasına sebep olmuştur. Evet ben yayınladım. İşin sorumluluğunu alıyorum. Bundan sonrasında takdir sizindir. Suç işleme kastım olsa “izni var mı?” diye sormam. Bilirkişinin adı kodlanarak verilmiştir. İzin olmadığını anladığımda bir daha yayınlanmamıştır. Suç işleme kastım olsa tekrar yayınlarım.”
Son savunmayı Serhan Asker yaptı. Suçlamalara neden olan gün izinli olduğunu ve hiçbir dahli olmadığını belirten Asker, “İki gün gözaltında kaldım. Önce Gasp Büro’nun nezaretine koydular. Sonra ‘Hırsızlarla bir arada tuttular’ derim diye oradan çıkarttılar. Haftada bir imza veriyorum. Yurt dışı çıkış yasağım var. Beraatimi talep ediyorum” diye konuştu.
Savunmaların tamamlanmasının ardından mütaala açıklandı. Savcılık, Barış Pehlivan ve Kürşad Oğuz'u 6’şar yıldan 14’er yıla kadar, Suat Toktaş, Seda Selek ve Serhan Asker’in ise 4’er yıldan 9’ar yıla kadar hapis cezasıyla cezalandırılmasını talep etti. Savcılık, Suat Toktaş'ın tutukluluk halinin devamını istedi.
Halk TV davasında karar çıktı. Tüm sanıklar beraat etti ve tutuklanan Halk TV Genel Yayın Yönetmeni Suat Toktaş ilk duruşmada tahliye edildi.
İstanbul Cumhuriyet Savcılığı'nca düzenlenip Asliye Ceza Mahkemesi'ne gönderilen iddianamede Halk TV Genel Yayın Yönetmeni Suat Toktaş, Sorumlu Müdür Serhan Asker, Programlar Koordinatörü Kürşad Oğuz, Programcı Barış Pehlivan ve sunucu Seda Selek için hapis cezaları istendi.
Barış Pehlivan ile Kürşad Oğuz’a “kişiler arasındaki aleni olmayan konuşmaları kayıt etmek, yargı görevini yapanı etkileme, kayda alınan konuşmaların basın, yayın yoluyla yayınlanması” suçlamalarıyla 6 yıldan 14 yıla kadar, Toktaş, Seda Selek ve Serhan Asker hakkında ise “kayda alınan konuşmaların basın, yayın yoluyla yayınlanması, yargı görevini yapanı etkileme” suçlamasıyla 4 yıldan 9 yıla kadar hapis cezası istendi. Gazeteciler hakkında ayrıca siyasi yasak istendi.
İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun düzenlediği "Turpun Büyüğü" adlı basın toplantısında bilirkişi S.B ile ilgili iddiaların ardından yeni bir soruşturma başlatılmıştı.
İmamoğlu hakkında açılan soruşturmanın yanı sıra söz konusu bilirkişiyle yaptıkları telefon görüşmesini "izinsiz olarak kayda alarak paylaştıkları" iddiasıyla Halk TV’deki gazeteciler Barış Pehlivan, Suat Toktaş, Kürşad Oğuz, Seda Selek ve Serhan Asker hakkında soruşturma açılmıştı.
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı konuyla ilgili yaptığı açıklamada şu ifadelere yer vermişti.
"Konuyla ilgili olarak bugün Halk TV yayınında bilirkişi ile yapılan telefon görüşmesinin izinsiz olarak kayda alıp yayınlanmak suretiyle ifşa edilmesi, ayrıca bilirkişinin isminin hedef gösterilecek şekilde açıklanarak yargılamanın seyrini etkilemeye yönelik sözler sarf edilmesi eylemlerine iştirak eden Barış Pehlivan ile Halk TV medya organının ilgili sunucusu ve yetkilileri hakkında Kişiler Arasındaki Konuşmaların Dinlenmesi ve Kayda Alınması (TCK md. 133/3) ve Bilirkişiyi Etkilemeye Teşebbüs (TCK md.277) suçlarından soruşturmaya başlanmıştır."
Soruşturma kapsamında Serhan Asker ve Seda Selek Ankara’da gözaltına alınmıştı. İki gazeteci çıkarıldığı mahkemece adli kontrol şartıyla serbest bırakılmıştı.
Pehlivan, Oğuz ve Toktaş ise sulh ceza hakimliğine sevk edilmişti.
Mahkeme, Pehlivan ve Oğuz’un da adli kontrol şartıyla serbest bırakılmasına, Toktaş’ın ise tutuklanmasına karar verdi.
Tele1