Pera Müzesi’nde ziyaretçilerini ağırlayan ‘İstanbul’da Deniz Sefası: Deniz Hamamından Plaja Nostalji’ sergisi, İstanbul’un kıyılarının değişimini ortaya koyuyor. 26 Ağustos’a kadar sürecek serginin küratörü Prof. Dr. Zafer Toprak ile bir araya geldik ve İstanbul’un deniz sefasına mercek tuttuk...
– Deniz hamamları nasıl oluşmuş?
19'uncu yüzyıldan sonra karşılaştığımız deniz hamamlarına Batı'dan özeniyoruz. Bundan önce hususi ve umumi hamamlar var. Deniz hamamları ise ahşap yerler. Yaz aylarında monte ediliyor, kış aylarında ise kaldırılıp depolanıyor. Deniz hamamları İstanbul'un dört bir yanında 1870'lerden sonra açılıyor.
– Hiç denize girmenin yasaklandığı bir olay ya da dönem söz konusu olmuş mu?
Böyle bir şeye rastlamadım ama denize girilmesinin engellendiğini biliyorum. Hamamların dışında denize girilmiyor. Bu, 20'li yıllara kadar sürüyor.
– Cumhuriyetin ilanından sonra denize yönelik algı ve ilgi nasıl değişiyor?
20'lerde hızlı bir şekilde denize alışıyoruz. Türkiye'de birtakım yüzme yarışları bu tarihlerde başlıyor. Denizin daha popüler hale gelmesi ise Gazi Mustafa Kemal ile birlikte oluyor. Örneğin Atatürk'ün 1935 yılındaki fotoğrafı beni çok etkilemiştir. O fotoğrafta Atatürk mayoyla… Ben o tarihlerde dünyadaki başka liderlerin böyle bir fotoğrafı var mı diye araştırdım; böyle bir fotoğraf yok. Bu görüntü Türkiye için büyük bir devrim… Atatürk kendisine Florya'daki köşkü yaptırdığında çevresinde de halk plajı var. Hiçbir şekilde izole olmamış. Halkla birlikte denize giriyor. Çevresinde devamlı insan var Atatürk'ün. 50 bin tane güvenlik falan da yok. Denizle ilişkisi Atatürk'ün halk adamı olduğunun bir diğer göstergesi. Atatürk, 1 Temmuz'daki Kabotaj Bayramı'nda da her yıl Moda'ya gider ve tahlisiye kayıklarının yarışmalarını izlermiş.
– En yoğun plajlar hangileriydi?
Süreyya, Ataköy, Florya ve Suadiye çok önemli ve en tanınmış plajlardı. Moda ve Büyükada ise deniz etkinliklerinin en eski olduğu yerler arasında bulunuyor.
https://www.sozcu.com.tr/hayatim/kultursanathaberleri/hamamdanplajabuyukbirdevrim/