Ankara’da 13 Aralık 2018 tarihinde AnkaraKonya seferini yapan Yüksek Hızlı Tren (YHT), Marşandiz durağına girişi sırasında kılavuz tren ile çarpmıştı. Kazada 3’ü makinist 9 kişinin hayatını kaybederken, 107 kişi de yaralanmıştı.
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, YHT kazasıyla ilgili yaptığı soruşturmanın ardından bir kısım şüpheliler hakkında “taksirle ölüme ve yaralanmaya neden olma” suçundan Ankara 30. Ağır Ceza Mahkemesi’nde dava açtı.
BİLİRKİŞİ ‘KUSURLU’ DEDİ
Kazaya ilişkin açılan davada bilirkişi heyeti dönemin TCDD Genel Müdürü İsa Apaydın, TCDD Genel Müdür Yardımcıları Ali İhsan Uygun ve İsmail Çağlar için kusurlu oldukları, yargılanmaları için makul şüphenin olduğu yönünde kanaat belirtti.
BAKANLIK SORUŞTURMA İZNİ VERMEDİ
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı ise 4483 sayılı yasa gereği Apaydın, Uygun ve Çağlar hakkında Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı’ndan soruşturma izni talebinde bulundu. Bakanlık talebi reddetti. Bakanlığın yargılanma izni vermemesine dair karara itiraz edildi. Son olarak Danıştay, soruşturma izni verilmemesine dair kararı onadı.
Kaynak: Cumhuriyet
Kararda, “Şüpheliler hakkında soruşturma izni verilmemesi, verilen kararın da Danıştay 1. Dairesince kesin olarak reddedilmesi nedeniyle tahkikat yapma imkânının kalmadığı anlaşılmakla evrakın işlemden kaldırılmasına karar verilmiştir” ifadelerine yer verildi.
"BU KARAR KESİNLİKLE HUKUKSAL DEĞİLDİR"
Ankara Barosu Toplumsal Dava ve Hukuk Araştırmaları Merkezi (TODAM) Başkanı Av. Doğan Erkan, “Soruşturma izni müessesesi yargısal yetkinin kullanımına engel hale getiriliyor. Soruşturma savcısı bu soruşturmanın yürütülmesi gerektiğini anlatıyor ve adeta eli kolu bağlanıyor” dedi.
Cumhuriyet yazarı Mehmet Oflaz'ın haberine göre, Erkan, “İdarenin soruşturma izni uygulaması, aslında şu iki durumdan hangisinin söz konusu olduğunu ortaya çıkarma amacı taşır: İdareye bağlı memurun eyleminde kurumsal bir sorumluluk mu var, yoksa memurun şahsi sorumluluğuna ilişkin bir husus mu var? Yani bu uygulama, idarenin sorumluluk almasına ilişkindir. Ancak AKP bu uygulamayı da siyasal amaçları için kullanıyor. Bu örnekte de görüldüğü gibi AKP, soruşturma izni vermeme yetkisini suçu örtmek, suçluyu korumak için kullanıyor. Yani siyasal bir kalkan olarak kullanıyor” değerlendirmesinde bulundu.
“Ortada 9 ölüm varken, yalnızca alt düzeydeki sorumlular yargılanıyor” diyen Erkan, şöyle devam etti:
Oysa dosyada mevcut bilirkişi raporuna göre, tam da en tepedeki siyasi sorumluların kararlarıyla, onların ihmal ve kusurlarıyla, alt yapı ve teknik zorunluluklar giderilmeden başlattıkları bir hızlı tren seferi söz konusu. Bizatihi soruşturma izni vermeyen Ulaştırma Bakanının kendisinin soruşturulması gerekirdi. Yargıya müdahale niteliğindeki bu karar kesinlikle hukuksal değildir.
NE DEMİŞTİ?
Dönemin Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Mehmet Cahit Turhan, tren faciasının, ‘hatta sinyalizasyon sistemi olmadığı için meydana geldiği’ iddiasına ilişkin, “Sinyalizasyon sistemi, demir yolu işletmeciliği için olmazsa olmaz bir sistem değil” demişti.