İlaç fiyatlandırmasında kullanılan Euro kurunun şubat ayının üçüncü haftası 6,2925 TL’ye çıkarılmasının ardından ilaç fiyatlarına yüzde 37,43’lük zam gelmişti. Fiyat geçişinden sonra birçok ilaç piyasa verilmeye başlasa da yine de her 100 ilaçtan 20’si bulunamıyordu. Aradan geçen bir ayın ardından ilaç yokluğunun sürdüğü belirtildi.
Genel Sağlıkİş Genel Başkanı Dr. Derya Uğur’un sozcu.com.tr’ye verdiği bilgiye göre, özellikle kanser hastaları parasını ödeyerek almak istese bile kanser ilacını bulmakta güçlük çekiyor.
İstanbul Eczacı Odası Başkanı Pınar Özcan ile Ankara Eczacı Odası Başkanı Taner Ercanlı da, yaşanan sorunun kanser ilaçlarıyla sınırlı kalmadığını, diyabet ve tansiyon ilaçları ile bazı antidepresanların da bulunamadığını anlattı.
Kurdaki oynaklık nedeniyle ilaç firmaları kâr elde edemedikleri için ilaç getirmemeye, ilaçları piyasaya sürmemeye başlamıştı.
Pınar Özcan, “Geçen ayki kur zammı öncesinde yüzde 20 kadar bir ilaç yokluğu varsa, zam sonrası bu oran ancak yüzde 15’e düşebildi” dedi.
Özcan, ilaç yokluğunun sürmesinin altında yatan nedene ilişkin olarak da “Sanayicinin yeni bir zam talebi oldu. Firmaların haziran ayında yüzde 15 oranında zam beklentisi olduğunu duyuyoruz. ‘İlaçlar piyasaya bu yüzden kısıtlı veriliyor’ şeklinde bilgiler var” diye konuştu.
Taner Ercanlı ise, ilaç fiyatlarına haziranda gelecek zam oranının yüzde 25 olabileceğine yönelik duyumlar aldıklarına işaret etti.
Gelecek aylarda ‘yok ilaçların’ sayısında ciddi artışlar beklediklerine dikkat çeken Ercanlı, bunun nedenini yüksek kur ve yüksek enflasyona bağladı.
Ercanlı, “Döviz kuru ve yüksek enflasyon bu şekilde artmaya devam ederse mevcut ilaç yokluğu haziran ayından itibaren sadece diyabet, kanser ilaçlarında değil, kronik rahatsızlıklarda kullanılan ilaçlara da sirayet edecek” dedi.
Mevcut maliyetlerle özellikle 510 liralık ucuz ilaçların üretilemez hale geleceği tehlikesinin de bulunduğunu belirten Ercanlı, “Bu ilaçların piyasadan kalkması gibi ciddi bir sorunla karşılaşabiliriz” diye konuştu.
Genel Sağlıkİş Genel Başkanı Dr. Derya Uğur ise, ilaç yokluğunun yarattığı başka önemli bir mağduriyete dikkat çekti.
Sağlık Uygulama Tebliği’nde (SUT) yer almaması nedeniyle bazı ilaçların Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) tarafından ödenmediğini anımsatan Dr. Uğur, “Söz konusu ilaç eğer tedavi için hayati öneme sahipse, hastalar kendi imkânlarıyla ilacı temin edip daha sonra SGK’ya dava açıyor ve bu bedelleri tahsil ediyor. Etkili kanser ilaçlarının geri ödemeleriyle ilgili İş Mahkemeleri ve İdare Mahkemelerine binlerce dava açılıyor” dedi.
Bu durum olağan bir durum olsa da son dönemde mahkemeye başvuran hastaların sayısında artış olduğu tahmin ediliyor.
Uğur, “Kanser hastaları bir yandan canları ile uğraşırlarken diğer yandan avukat ve mahkeme süreçleri ile uğraşmak zorunda kalıyor. Maddi durumu uygun hastalar mahkeme yoluyla ilaçları kullanabilirken, birçoğunun maalesef böyle bir şansı dahi yok” diye konuştu.
SGK’nın mahkeme kararları sonrası daha yüksek bedellerden bu ilaçların bedelini ödemek durumunda kaldığına da vurgu yapan Dr. Uğur, “İlaçlar için geri ödeme listesinde olmasa dahi yüksek bedellerden ilaçlarını satan ilaç firmaları bu durumdan oldukça memnun. Ancak ilaç ücretlerinin daha yüksek bedellerle ödenmek durumunda kalınması, mahkeme masrafları, bilirkişi ücretleri nedeni ile devlet büyük zarara uğratılmaktadır” dedi.
Kanser ilaçlarının ödeme listesine alınıp, alınmaması SGK’nın takdirine bırakılamayacak kadar hayati olduğunun altını çizen Dr. Uğur, şöyle devam etti:
“Sağlık harcamaları açısından dışa bağımlı olan ülkelerde harcamaların büyük çoğunluğu ilaç parası veya tıbbi araç gereç parası olarak ülke dışına çıkmaktadır.
Tıbbi teknoloji, ilaç ve aşı üretimi konusunda başka ülkelere bağımlılığımızın azalması yabancı firmalara ödemek zorunda kaldığımız milli servetten tasarruf edilmesini de sağlayacaktır. Ancak bundan daha da önemlisi hiçbir yurttaşımızın hayatı ilaca ya da tıbbi malzemeye erişemediği için kararmayacaktır.”