İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, 23 Haziran’dan sonraki ilk 6 aylık icraat dönemini, düzenlediği basın toplantısıyla kamuoyu ile paylaşmıştı. İmamoğlu, o gün yaptığı sunumun bir benzerini, Genel Başkan Yardımcıları Onursal Adıgüzel, Yunus Emre ve Aykut Erdoğdu; TBMM CHP Grup Başkanvekili Engin Altay ile partinin İstanbul milletvekilleri ile bir araya geldiği toplantıda da gerçekleştirdi. İBB Genel Sekreteri Yavuz Erkut ve İBB Meclisi CHP Grup Başkanvekili Doğan Subaşı da toplantıda yer aldı. Ortaköy’de dün akşam gerçekleştirilen etkinlikte konuşan İmamoğlu, amacının, son 6,57 aylık icraatlarının muhasebesini vermek, güncel konuları konuşmak ve bundan sonra yapacakları hizmetleri paylaşmak olarak sıraladı.
“İBB’yi yönettiğimiz arkadaşlarımızla, şeffaf olmanın ötesinde, örnek olacak bir demokratik modelle çalışmaya gayret ediyoruz” diyen İmamoğlu, yönetimi devraldıktan sonra karşılaştıkları “İBB tablosu”yla ilgili milletvekillerine detaylı bilgiler verdi. İmamoğlu, milletvekillerini İstanbul’un meydanları, duran ve başlatılan metro hatları, 24 saat ulaşım, kent yoksulluğuyla mücadele, öğrencilere ulaşım indirimi, yıllık 3 bin 300 TL burs olanağı, 150 mahalleye kreş, İstanbul Halk Süt uygulaması gibi konularda da bilgilendirdi. İstanbul’da geçmiş dönemde sadece dini bayramlarda ulaşımın ücretsiz olduğunu hatırlatan İmamoğlu, “Buna biz, ulusal bayramlarımızı ve resmi tatilleri de kattık. Yıl başında da ücretsiz ulaşım hizmeti sunduk, 29 Ekim’de de 30 Ağustos’ta da. 1 Mayıs İşçi Bayramı’nda da resmi tatil olduğu için ulaşım ücretsiz olacak” bilgisini paylaştı.
İmamoğlu, geçtiğimiz günlerin en çok konuşulan konularından biri olan “cemevi” konusunda da şunları söyledi:
“Cemevlerinin ibadethane sayılmasıyla ilgili süreci Meclis’e getirdik. Bu konuda, ibadethane sayılmasıyla ilgili değil de ihtiyaçlarının giderilmesiyle ilgili bir karar çıkarılması konusunda, AK Parti ve MHP grubunun ısrarı oldu. Buna 23 aydır çalışıyordum. Meclis grubuna tavsiyemizle, bunu 4 parti ortak imzayla getirsin ısrarı yaptık. Ama ne yazık ki altına imza atmayınca, İYİ Parti ile verdik. Sonra komisyondan da ‘yardım’ şeklinde çıkartmayı öngördüler; ama bu konuda tekrar Meclis’e getireceğimi, tekrar konuşulması için ısrarcı olacağımı da size duyurmak istiyorum. Konu kapanmış değil.”
“Yeşil İstanbul”, “demokratik katılımcılık” gibi konulardaki görüşlerini ve yaptıkları hizmetleri örneklerle anlatan İmamoğlu, İBB olarak düzenledikleri çalıştayların önemini, Adalar’daki fayton sorunu üzerinden örneklendirdi. İmamoğlu, “Mesela Adalar konusu; çalıştaylar, buluşmalar sürecinde bu noktaya geldi. Bizim Adalar’da gösterdiğimiz katılımcılığın binde birini, mevcut iktidar, Kanal İstanbul’da göstermedi, diyebilirim. Gördüğünüz ufacık meselede bile, yarattığımız vatandaş diyalogunu çok önemsiyorum. Birçok konuda verimli çalıştaylar yaptık. Bunların en önemlisi Kanal İstanbul çalıştayı olmuştu. Buna eklentili olarak Su Çalıştayı’nı yaptık. Etkisi oldukça yüksek oldu. Bilim insanlarının cesaretle sürece katılmalarını sağlamış oldu, çalıştaylar” diye konuştu.
Konuşmasında deprem konusuna özel bir paragraf açan İmamoğlu, şunları söyledi:
“Deprem konusu, çok önemli ve özel bir konumuz. Gelir gelmez işe koyulduk. ‘Deprem Seferberlik Planı’nı başlattık, 39 ilçeye ilettik. İstanbul Kongre Merkezi’nde 2 gün ‘Deprem Çalıştayı’mızı yaptık. Bütün çalıştayların yazılı raporlarını, Şubat ayı içerisinde hepinize göndereceğiz. Yaklaşk bin 200 kişiyle görüş alışverişimiz oluştu bu çalıştayda. 174 farklı kurum katıldı. Bunun sonucunda ‘Deprem Platformu’nu oluşturduk ve bunun içinde de ‘Deprem Konseyi’ gelişti. İstanbul’un deprem tehlikesine karşı oluşacak ortamlarda, alınacak önlemlerde bir iş birliği tanımlamış oluyoruz. Aynı zamanda sorumluluğun da yaygınlaşmasını sağlıyoruz. Bunun içinde birçok kurumun da varlığını sağlamış oluyoruz.”
“Yerelin bu tür konularda merkez olması değerli. Ama devletin birtakım uygulamaları, AKOM’a karşı İstanbul’da AFAD’ı başka bir boyuta taşıması, oradaki bürokratik kanalların bence çok verimli işlememesi, bizim yaptığımız birtakım planlamalara da katılma konusunda sanki siyasi bir meseleymiş gibi çekimser davranılması, bizim davet edilmememiz gibi komik durumları zaten yaşadınız. Ama bu konuyu önemsiyoruz. Mobil uygulamamızı harekete geçiriyoruz. Şu an kentsel dönüşümle ilgili yapı stokunun mevcut durumunu analizle ilgili çalışmalarımızı yürütüyoruz. 50 pilot binada, farklı uygulamaları deniyoruz. Burada hem TÜBİTAK’ın hem de İTÜ’nün bir çalışması var. Alman bir kuruluşun önerisi var. Tespit işi çok önemli. İstanbul’un bina envanterini oluşturma çabası gösteriyoruz burada. Ara raporlarla toplumu bilgilendireceğimizi, en başta 100 bine yakın İBB çalışanını eğiteceğimizi, bu süreci sahipleneceğimizi de belirtmiş olalım.”
“Çok yakın zamanda da 2 tane büyük deprem toplanma alanı ve eğitim parkını hizmete açacağız. Bir de İstanbul’un toplanma alanlarını çok gerçekçi ve uygulamalarla eşleşen bir halde, alt yapısı hazırlanmış haliyle yakın zamanda İstanbul’la paylaşacağımızı da şimdiden belirtelim. Bütün bunları güncel bir şekilde takip ederek ve sürdürülebilir bir biçimde de kamuoyunun gündeminden hiç düşürmeyeceğimizi duyurmuş olayım. Kentsel dönüşümle ilgili bir danışma kuruluyla çalışıyoruz. Kentsel dönüşümde devam eden ne yazık ki, tabiri caizse ‘çuvallamış’ alanlar var. Bunları tamir etmeye çalışıyoruz. Bir yanda binalar bitmiş, bir yanda taşınması gereken insanlar var. Ama 12 yıldır yaşanan problemlerle, gergin topluluklarla karşı karşıyayız. Zihinlerde gelişmiş olan kentsel dönüşüm modeli ne yazık ki çok kötü. Bunların, kanunla da düzenlemesi gereken hususları var. Kentsel dönüşüm, bizim için önemli bir iş. Bunun farkındayız. İnşallah buna dönük de çalışmalarımızı, somut halleriyle 2020 yılı içerisinde sizlere sunacağız, anlatacağız. Nasıl uzlaşarak yaptığımızı örnekleyeceğiz.”
İmamoğlu, İstanbul’da 2020 yılı içinde 10 milyarlık net yatırım yapacaklarını vurgulayarak, sözlerini, “Hemen hemen her ay 10 civarında yeni yatırımımızı göreceksiniz. 2020’de kreşlerimiz hariç 100’den fazla yatırımımızın açılışını yapacağız. Çok verimli bir 2020 yılını hazırlıyoruz. Ne yaparlarsa yapsınlar, bize engel olamayacaklar. Bir kamuoyu desteği elde ettiğimizi görüyorum. Yaptığımız araştırmalarda, bize olan desteğin de paralel bir şekilde büyüdüğünü görüyoruz. Örneğin; Kanal İstanbul’a karşı duruşun nasıl değiştiğini biz ölçmüş durumdayız. Bu konu ilk gündeme atıldığında, ‘İhaleye çıkıyoruz’ denildiğinde yaptığımız bir araştırmada, yüzde 5657’lere varan destek oranı vardı, yani pozitif bakan oranı vardı. Bu, şu anda tam tersine döndü. Yüzde 5657 civarında negatif bakan bir vatandaşa dönüştü. Hatta bunun yüzde 60’ların üzerine çıktığını düşünüyoruz bugünlerde. Hem Genel Merkez’in hem bizlerin yaptığı çapraz birtakım anketlerde de olumlu bakışın sürdüğünü, hatta büyüdüğünü, İstanbul halkı tarafından benimsendiğini görüyoruz. Bunların herbirisi bizi daha da motive ediyor. Yapacak çok işimiz olduğunu bize hissettiriyor. İnşallah bu kutsal şehrin, bütün konularına ilgi duyan, çözüm için mücadele eden bir yönetim olacağız” şeklinde noktaladı.