Samsun’da seçim manifestosunu açıklayan CHP’nin Cumhurbaşkanı adayı Muharrem İnce Samsunlulara seslendi... İnce'nin mitinginde sık sık 'Mustafa Kemal'in askerleriyiz' sloganı atıldı. İnce, 16 yıllık vekil olduğunu, böyle coşkulu bir kalabalığa seslenmediğini söyledi. İnce, sahneden bir de selfi çekti. Mitingde İnce bisiklet hediye edildi. İnce, Cumhurbaşkanı olduktanra bisikleti demirbaşa yazdıracağını söyleyerek sahnede bisiklete bindi.
CHP'nin Cumhurbaşkanı adayı Muharrem İnce, Atatürk'ün Samsun'a ayak basışının 99. Yılında, Samsun'da seçim manifestosunu açıkladı. İnce, manifestosunu açıkladığı toplantının ardından Samsunlulara seslendi...
İncenin konuşmasından satır başları:
Benim dedelerim, 1924'te Selanik'ten Türkiye'ye gelirken mübadelede Samsun'a diye gelmişler ama Yalova'da kalmışlar. Size hemşehrilerim desem yanlış olmaz.
Bu topraklar isyanın, kurtuluşun, direnişin başlangıç toprklarıdır. Gazi Mustafa Kemal Atatürk yanındaki askerlerle Samsun'a doğru yola çıktı. Samsun'a geldi, Havza'ya geçti. Telgraflarla, özel ulaklarla 96 miting düzenlediler. O mitingler Kurtuluş SAvaşı'nın başlangıcıdır. Eğer Atatürk 1919'da Samsun'a gelmeseydi, 96 mitingi yapıp milleti Kurtuluş Savaşı'na ikna etmeseydi bugün esirdik. Bugünkü miting de o 96 miting kadar önemlidir.
Gençler, önümüzde bir tarihi sorumluluk var. 24 Haziran'da normalde sınava girecektiniz, şimdi kabine gireceksiniz. 9 ay kala sınavınızın adı değişti, 8 ay kala soru şekli değişti, 7 ay kala soru biçimi değişti, 4 ay kala soruların sayısı değişti. Yani her ay bir değişiklik yaptılar. Ya soru, ya ders sayısını değiştirdiler, ya da soruluş biçimini. Sınava iki ay kala da tarihini değiştirdiler. Bunlar sizin için hayati derecede önemli olan o sınavın bir yerini değiştirdiler, şimdi yetki sizde. Paketleyin bunları 24 Haziran'da! Bunlar sizinle dalga geçiyor. Bu memleketin 1819 yaşındaki gençleriyle dalga geçiyorlar.
Gençler ve kadınlara güveniyorum. Bugün çalışanların yüzde 32'si kadın. 5 yıl içinde 5050 olacak, eşit olacak eşit!
19 Mayıs 1919'da Gazi Atatürk buraya geldiğinde ve ondan sonraki süreçte, tarihten bugünle çelişen bir örnek var mı? Yunanistan'la savaştık, galip biziz. Savaştan hemen sonra Atatürk Yunanistan'la barışıyor, hatta Balkan Paktı'nı kuruyorlar. Amerikan bir büyükelçi, Atatürk'e soruyor: Savaşı kazandın, neden tazminat istemiyorsun? "Para iste" diyor. Atatürk diyor ki, "Ekonomiyi geliştirerek alacağımız para tazminatla alacağımızdan çok olur." Bakın o büyükelçi anılarında şöyle yazıyor: Hayatımda böyle zeki, böyle dahi adam görmedim. Türkiye'de şu anda Amerikan büyükelçisi yok, katip düzeyinde hareket ediyoruz. Suriye'de büyükelçi yok. Neden? Beyefendi Esad'la küs. Böyle devlet yönetimi olur mu! Olmaz!
Ey Merkel diyor, gidiyor ihale veriyor. EY Amerika diyor, gidiyor Boeing alıyor. Ey Putin, S400 alıyor. Ey Hollanda, Petrol Ofisi'ni satıyor. Böyle olmaz, barışacağız. İçeride de barışacağız, dışarıda da barışacağız.
Projemiz 3B. Barışacağız. Ayrı gayrı yok, hep birlikte büyüyeceğiz. Büyüyeceğiz, ekonomimiz güçlenecek. Bölüşürken de adil bölüşeceğiz. Muharrem İnce'nin cumhurbaşkanlığında hiç fabrika açılmasa, yatırım yapılmasa, sıfır iş yapsam; sadece mevcut geliri adil paylaşsak maaşlarınız iki katına çıkar.
Bir yanda Saray'da şatafat içinde yaşayanlar var. O saraya harcanan para 2 milyar dolar. O parayla 100 bin ev yapardık. Suriyelilere harcanan para 40 milyar dolar. Ev yapsaydık, 2 milyon ev yapardık. Yazık günah değil mi! Cumhurbaşkanı olduğumda o sarayda oturmayacağım, söz! Orayı bu ülkenin zeki, akıllı, çalışkan çocuklarına vereceğim.
Devlet adamıyla siyasetçi arasında bir fark var. Siyaseti gelecek seçimi, devlet adamı gelecek nesili düşünür.
Meydanlara geliyor CHP tezektir, pisliktir diyor. Benim ağzımdan böyle bir şey duymayacaksınız. Testinin içinde ne varsa ağzından o dökülür. Bir başka gün, diplomatları aşağılıyor. Siyaset bilen, yabancı dil bilen insanlar onlar. Monşerler diyor, ayıptır. Çırak çocukları da, doktorları da, diplomatları da kimse aşağılamayacak. Herkes saygı gösterecek birbirine!
Benim cumhurbaşkanlığımda meydanlarda kaliteden söz edeceğim. Yol yaptılar mı, yaptılar; ama hep çöküyor. Köprü yaptılar, doğru; geçmesen de para ödüyorsun. Garanti vermiş, dolar üzerinden hem de. Bize soruyor, ey CHP sen hiç köprü yaptın mı! Ben ona sorayım, ey Erdoğan sen hiç şeker fabrikası yaptın mı! O şeker fabrikalarını alanlara sesleniyorum, benim cumhurbaşkanlığımda fabrikaları geri alacağız. Oraya para bağlayanları da mağdur etmeyeceğiz. Paraları iade edeceğiz ama bir şartla! Yatırıma yönelteceksiniz, yeni yatırımlar yapacaksınız.
Kaliteden başka bi de girişimcilik duyacaksınız. Ben bu ülkenin evlatlarını tanıyorum, yıllarca fizik anlattım onlara. Girişimci gençleri Türkiye Cumhuriyeti destekleyecek, sonuna kadar destekleyecek.
Benim hemşehriyle aramızda bir fark var. Onda devletin uçağı, helikopteri var, örtülü ödenek var. Benim de milletim var. Üniversite öğrencisi mesaj atmış, Muharrem abi diyor 5 lira yatırdım kampanyana. O devletin parasıyla ben de milletin gönlünden kopan parayla kampanya yapacağım.
Bizim markamız, tasarımımız, teknolojimiz yok. Dünyada 100 marka arasında bir tane Türk markası yok. Bize marka lazım. Bizim tasarım yapan, teknoloji üreten, marka yaratan gençlere ihtiyacımız var. Onun için diyorum ki, gençleri iyi eğiteceğiz. Yabancı dil, matematik öğreteceğiz; yurt dışına gönderip tecrübelerini artıracağız.
Milli Eğitim politikamız nasıl olacak? Size söz veriyorum Ak Partililer, MHP'liler, HDP'liler, Saadet Partililer, İyi Partililer; hepinize, 81 milyona sesleniyorum. Eğitim sistemini değiştireceğiz, ama benim istediğim olmayacak. 81 milyon uzlaşana kadar 1 yıl boyunca tartışacağız. Çocuklarımızın geleceği için önce uzlaşacağız. İstediğim programı uygularım, kindar nesil yetiştiririm. Böyle olmaz, çocuklara yazık. Oturacağız, 'eğitimde uzlaşma planı' çıkaracağız. Uzlaştıktan sonra yeni sistemi hayata geçireceğiz. Benim görüşüm egemen olsun diye çocuklarına kıyanlar devlet adamı olamaz!
Uzman çavuşlara, askeri öğrencilere sesleniyorum. Darbe girişiminde tepedekilere değil, erlere sesleniyorum. Erin günahı olmaz. Moralinizi bozmayın, canınızı sıkmayın. Adalet gelince hiçbir sorun kalmaz.
İşe önce yargıdan başlayacağız. Bu yargıdan memlekete hayır gelmez. Cumhurbaşkanı'nın önünde düğme ilikleyen, çay toplayanlardan memlekete hayır gelmez. Cumhurbaşkanı olduğumda AYM'ye, Yargıtay'a gittiğimde o yargıçların ayağa kalkmaması lazım. Yüksek yargıçlar kimsenin önünde ayağa kalkmaz. Önce yargı, hukuk, hukukun üstünlüğü, bağımsız mahkemeler... Bunu yapınca yabancı yatırımcıya güven gelecek, "Türkiye'ye yatırım yapalım" diyecekler.
Merkez Bankası Başkanı'nı AKP Genel Merkezi'ne çağırıyor. Bu Türkiye'ye yapılacak en büyük kötülüktür. Yatırımcı bunu görünce "Merkez Bankası bağımsız değil ki, kapı kulu, emir kulu" der.
Gençler işsiz, enflasyon yüzde 10'un üstünde, cari açık 53 milyar dolar. 2008'den bu yana her yıl emekli maaşı düşüyor. 90'larda milli gelirin yüzde 37'sini alıyordu çalışanlar, bugün yüzde 17. Herkes fakirleşti!
2018'in ilk dört ayında örtülü ödenek 747 milyon lira. Bu para harcanmış, kimseye hesap verilmemiş. Böyle bir şey olabilir mi! Bu bizim, sizin paranız. Şu anda bir yetkisi var cumhurbaşkanının. Yetki şu: Bütçeyi tek başına yapabiliyor. Ben cumhurbaşkanı olduğumda bu yetkiyi kullanmayacağım, Meclis'e iade edeceğim bütçe yapma yetkisini.
Benim hemşehri dün bir miting yaptı. Sözde Filistin'e destek çıktı. Filistin'de Müslümanlar, kardeşlerimiz katlediliyor. Peki bunlar olurken biz TBMM'de vekillerimizle dedik ki, İsrail'le yapılan anlaşmaları feshetsene? Etmem diyor. Boykot etsene, etmem diyor. Tohum alma diyoruz, alacağım diyor. Mavi Marmara'da 20 milyonu geri ver, vermem diyor. Ne yaparsın? Miting. Yaptığı tek şey miting. 2013'te Gazze'ye gideceğim dedi. 5 senede gidemedi; Gazze yerine Gebze'ye gitti. Devlette devamlılık esastır, seçildiğimde ilk işim Gazze'ye gitmek olacak.
http://www.yurtgazetesi.com.tr/gundem/incedengenclerepaketleyinbunlarih93632.html