Sözcü'de yer alan habere göre, Merkez Bankası'nın (TCMB) şirketlere ucuz kredi sunmak amacıyla faiz indirmesi sonucunda döviz kurları ile birlikte enflasyonun patlaması, Hazine'nin borç stokunun yanı sıra ileride ödeyeceği faiz yükünün de katlanmasına neden oluyor.
Hazine ve Maliye Bakanlığı'nın önceki gün yayımladığı verilere göre, 2021 yılı Ağustos ayında 699 milyar TL olan iç borçlar için ilerideki ödenecek faizlerin toplamı, 2022 yılı Ekim ayında 2 trilyon 327 milyar TL'ye yükseldi. Bu rakam Mart 2022'de 1 trilyon 743 milyar TL'ye yükselmiş ve ilk kez iç borç stokunu aşmıştı.
Böylece, Hazine'nin vatandaşlardan toplayacağı vergilerle ödeyeceği faiz yükü, sadece 13 ayda 1 trilyon 628 milyar TL artmış oldu.
Deneyimli bankacı Kerim Rota, bu artışın en önemli nedeninin, bankaların sahipliğinde olan enflasyona (TÜFE) endeksli tahvillerin yarattığı faiz yükü olduğunu söylemişti.
TCMB politika faizini yüzde 19'dan yüzde 10,5'e indirirken, TÜİK'in açıkladığı tüketici enflasyonu da yüzde 19,25'ten yüzde 83,45'e yükseldi. Bu yükseliş, sadece sabit faizli tahvil faizlerini değil, enflasyona endeksli tahviller için ödenecek faiz yükünün de hızla tırmanmasına neden oldu.
Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'ne geçiş öncesinde Haziran 2018'de 348 milyar TL olan Hazine'nin iç borç faiz yükü, aradan geçen dört yılda altıya katlanmış oldu.
Söz konusu dört yılda, merkezi yönetim borç stoku da 970 milyar TL’den 3 trilyon 675 milyar TL’ye yükseldi.
Eylül'de 1 trilyon 738 milyar TL'ye ulaşan merkezi yönetim iç borç stoku içinde enflasyona endeksli tahvil stoku 397 milyar TL seviyesinde bulunuyor. Toplam iç borç stoku içinde enflasyona endeksli tahviller, yüzde 22,8'lik paya sahip ancak bu tahvillerin yarattığı faiz yükü, buz dağının görünmeyen kısmını oluşturuyor.
Rota, muhasebe tekniğiyle enflasyona endeksli tahvil faizi riskinin nasıl gizlendiğini şu örnekle anlatmıştı:
“Mayıs 2021'de 100 TL'ye ihraç edilmiş olan 10 yıl vadeli enflasyona endeksli tahvilin fiyatı, Mayıs 2031'e kadar yıllık yüzde 20 enflasyon olması durumunda, vadeden bir gün önce 832 TL'ye yükselmiş olacak. O güne kadar da borç stokunda bu tahvile ait borç sadece 100 TL olarak görünecek. Vade günü geldiğinde Hazine yatırımcıya 100 TL anapara ve 732 TL enflasyon farkı ödeyecek.”
Bankaların net dönem kârı yılın ilk sekiz ayında geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 420 artarak 252,2 milyar TL’ye yükselirken, bu olağan dışı artışta enflasyona endeksli tahvillerin rolü öne çıkmıştı.
İlk faktörün, bankaların yüksek faiz marjına sahip olmaları olduğuna işaret eden bankacılar, enflasyonla birlikte Hazine'ye verilen borç karşılığında alınan faizlerin kâr artışında ikinci faktör olduğuna işaret ediyor.