İstanbul 37. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen davanın duruşması 10:00’da başladı. Duruşmaya 17 yıla kadar hapsi istenen Canan Kaftancıoğlu avukatları ile birlikte katıldı. Duruşma salonunun yetersizliği gerekçe gösterilerek çoğu basın mensubu duruşma salonuna alınmadı.
CHP Milletvekilleri Enis Berberoğlu, Ali Mahişr Başarır, Sezgin Tanrıkulu, Seyit Torun, Gamze İlgezdi, Muharrem Erkek, Özgür Özel, Onursal Adıgüzel, Gürsel Tekin, Aykut Erdoğdu, Veli Ağbaba ile Gazeteci Altan Öymen, eski bakan Yaşar Okuyan da davayı takip etti.
CUMHURBAŞKANI ERDOĞAN VE MHP MYK ÜYESİNİN KATILMA TALEBİ KABUL EDİLDİ
Duruşma’ya Kaftancıoğlu’nu temsilen yaklaşık 20 avukat katıdı. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın avukatı ile 15 Temmuz şehit ve gazi yakınlarının avukatları ile MHP Merkez Yürütme Kurulu Üyesi Ahmet Yiğit Yıldırım da avukatları aracılığıyla duruşmaya katılma talebinde bulundu. Kaftancıoğlu’nun avukatları, Mahkemenin yanlı davrandığını belirterek, katılma taleplerini kabul etmediklerini söylediler.
Duruşma savcısı ise katılma talebinde bulunanların katılma taleplerinin uygun olduğunu belirtti. Mahkeme de verdiği ara kararında, Kaftancıoğlu'nun15 Temmuz şehit ve gazilerini kast edecek şekilde attığı belirtilen tweetlerin halkı kin ve düşmanlığa tahrik etme suçu bakımından doğrudan etkileyebileceğini belirterek, 10 kişinin sadece bu suç bakımımdan katılma taleplerini kabul etti.
“BU DAVA CEZALANDIRMA DAVASIDIR”
Canan Kafttancıoğlu savunmasında 7 yıl önce attığı tweetlerin o gün suç kabul edilmediğini belirterek, “Bu bir ceza davası değil cezalandırma davasıdır.” sözleri üzerine mahkeme başkanı “mahkememize ithamda bulunmayın” diyerek Kaftancıoğlu’nu uyardı.
Mahkeme Başkanının “Tweetler size mi ait?” sorusu üzerine Kaftancıoğlu, “Tarihte bugün Ermeni soykırımı tweeti bana ait değil. Bir de hatırlamadığım bir tweet var.”
MAHKEME AVUKATIN YANLI SORUSUNU REDDETTİ
Katılan avukatlarından Avukat Cem Kaya, Kaftancıoğlu’na 15 Temmuz’da darbeciler tarafından şehit edilen ve yaralanan gaziler yönünden nasıl bir tweet atmıştır, Nasıl bir duruş sergilemiştir? Darbecilere karşı tweet atmış mıdır?” şeklinde soru sordu. Mahkeme Başkanı ise “bu sorunuzu kabul etmiyoruz” dedi. Kaftancıoğlu ise, hukuksuz şekilde sorulan soruları cevaplamayacağım. Siz soracaksanız sorularınızı cevaplayacağım.
“ORDU’NUN BİR KÖYÜNDE YOKSUL BİR AİLEDE DÜNYAYA GELDİM”
Kaftancıoğlu savunmasına başlamadan önce özgeçmişi hakkında bilgiler verdi. “Ordu'nun bir köyünde yoksul bir ailenin çocuğu olarak dünyaya geldim. Bana ve benim gibilere dayatılan hayattan kurtulmanın tek yolunun okumak ve mücadele etmek olduğu gerçekliğiyle çok erken yaşta yüzleştim. Çocukluğumdan başladım hak, hukuk, adalet kavgasına. Koşullarım beni buna mecbur kıldığı için. Ve bu mecburiyet, okudukça, yaşadıkça sol değerler gömleğini üzerime giydim ve bir daha hiç çıkarmadım.”
Daha sonra “Umarım, linç kampanyası başlatanlar karşısında ‘Olsun İstanbul'da hakimler var!’ demem mümkün olur” diyerek sözlerine devam eden Kaftancıoğlu, “Bu umudum ve dileğim şahsımdan ziyade hukukun üstünlüğüne inanan ancak üstünlerin hukuku altında ezilmeyi reddeden yine hukuk sınırları içinde mücadele edecek olan milyonlar adınadır.” dedi.
“BİLİNÇLİ SALDIRILAR BUGÜNÜN TAŞLARINI ÖRMEYE BAŞLAMIŞTI”
İl başkanı seçildiği ilk günden itibaren yalan ve iftiralarla ailesine ve şahsına yönelik katlanılmayacak bir karalama kampanyasına maruz kaldığını belirten Kaftancıoğlu, “Bilinçli ve kasıtlı yapılan o saldırılar ve tehditlerle bugünün taşları döşenmeye başlanmıştı aslında. İl başkanı seçildiğimin hemen ertesi günü şahsımı hedef göstererek talimat niteliğinde hakkımda “Bedelini ödeyeceksiniz” ithamında bulunanların şu an bizi getirdiği noktadayız.” diye konuştu.
“HIZLI YARGILAMA YARGISAL SÜRECİN SİYASİ NİTELİĞİNİ GÖSTERİYOR”
13 Ocak’ta il başkanı seçildiğini, 15 Ocak'ta ise jet hızıyla soruşturmanın başlatıldığını belirten Kaftancıoğlu, “Aynı gün ne tesadüf ki Cumhurbaşkanı şikayetçi oluyor ve hızlıca soruşturma dosyasına dahil ediliyor. 24 Haziran 2018 Cumhurbaşkanlığı seçimlerinden hemen önce 22 Mayıs 2018'de soruşturma izni veriliyor, 23 Haziran seçimlerine giderken iddianame oluşturuluyor ve 5 gün içinde kabul ediliyor. Mazbatadan bir gün sonra 28 Haziran'da da ilk duruşmamız vardı. Bu gün 18 Temmuz yine bir aradayız. Sürecin işleyiş hızı, şekli, daha da önemlisi tarihleri alt alta sıraladığımızda söz konusu yargısal sürecin siyasi niteliğini göstermesi bakımından önemli.”
“İSTANBUL’U YENİDEN KAZANAN İL BAŞKANINI CEZALANDIRMA DAVASI”
Kaftancıoğlu; “Gelelim 7 yıl öncesine. O yıllarda yine aktif siyasetin içindeyken yazdıklarım suç kabul edilmeyerek bugün “suç” olarak değerlendiriliyor olması ve il başkanı seçildikten sonra alçakça saldırıların başlaması oldukça manidar. İşte bu nedenlerle bu dava bir cezalandırma davasıdır. İstanbul'u yeniden halka vermek üzere yola çıkmış bir il başkanını cezalandırma davasıdır” dedi.
“140 KARAKTERE SIĞDIRILAN SÖZLERE BAKARAK AĞIR CEZADA YARGILAMAK…”
“Neymiş suç aygıtım? Top, tüfek, silah değil. 7 yıl önce attığım tweetler yani sosyal medya paylaşımları. O yıllarda 140 karaktere sığdırılan sözlere bakarak kişiler, fikirler hakkında yorum yapmak bile mümkün olamayacakken yargılama hem de ağır cezada yargılamanın takdirini yine sizlere bırakıyorum.”
“CIMBIZLA SEÇİLEN SÖZLERLE YAPILAN SUÇLAMALAR BAŞARININ CEZALANDIRILMASIDIR”
“Tüm vatandaşların yurttaş gazeteciliğini yaptığı bir dönemde, bir insan hakları savunucusu, bir siyasetçi, bir vatandaş olarak benim de toplumsal olaylar karşısında düşüncelerimi ifade etmem en temel hakkım ve görevimdir. Ayrıca o anın acı gerçekliği nedeniyle söylenilen yüzlerce binlerce söz içinden ta 7 yıl geriye giderek cımbızla seçilen sözler üzerinden yapılan suçlamalar, bir başarının cezalandırılmasından başka bir şey değildir.”
“TARAFSIZ OLMASI GEREKEN CUMHURBAŞKAINI MAHKEMEDE TARAF OLUYOR”
Kaftancıoğlu daha sonra suça konu edilen paylaşımlarına ilişkin yaptığı savunmada şunlarrı söyledi: “16 Nisan 2016 Referandumu ile birlikte “Partili Cumhurbaşkanlığı” müessesinin, fiilen zaten var olan taraflı cumhurbaşkanlığını kurumsallaştırdığı hatırlanmalıdır. Bu sebeplerle, Cumhurbaşkanının temsil ettiği bu anayasal makamın kurumsallığına ve toplumsal saygınlığına dikkat çekerek kendisini CHP olarak her vesile ile tarafsızlığa davet etmişliğimiz bir gerçekliktir. Bu bağlamda 82 milyon vatandaşının tamamına karşı tarafsız olması gerektiğine sonuna kadar inandığım Cumhurbaşkanının mahkeme salonlarında bile taraf oluyor olması, şahsımdan ziyade hukuk ve ülkem adına üzüntü vericidir.”
“BİR SİYASETÇİNİN YARGILANMASINI TALEP ETMEK BİR HAKARET DEĞİLDİR”
“Cumhurbaşkanı olan kişi aynı zamanda bir siyasi partinin de genel başkanıdır. AKP Genel Başkanına yönelik siyasi eleştiriler dahi Cumhurbaşkanına hakaret kapsamına sokularak hukuksuz bir süreç işletilmektedir. Cumhurbaşkanının benim tweetlerim nedeniyle herhangi bir zarar gördüğü ve siyasi kimliğinin veya kariyerinin etkilendiği söylenemez. Ayrıca bir siyasetçinin yargılanmasını talep etmek de bir hakaret değildir. Bu arada sayın Cumhurbaşkanı bu tweetlerin bir kısmından dolayı aleyhime tazminat davası açmıştır zaten. Şayet varsa bir zararı işbu davaları kazanırsa tazmin edilecektir mutlaka.”
ATATÜRK’ÜN OTURDUĞU MAKAMA HAKARET ETMEK KİMSENİN HADDİ DEĞİLDİR
“Mustafa Kemal Atatürk'ün oturduğu o makama hakaret etmek, o makamı değersizleştirmek kimsenin hakkı olmadığı gibi haddi de değildir. Kim olursa olsun. O makamlarda oturanlar da dahil. Cumhurbaşkanına hakaret, Cumhurbaşkanının devleti temsil etmesi ve anayasada belirtilen görev ve yetkileri göz önüne alınarak, tarafsız olduğu Anayasal güvence altına alınan, yüksek temsiliyeti esasına dayandırılmıştır. Cumhurbaşkanının göreve başlarken TBMM'de ifade ettiği ”Cumhurbaşkanı Andı” incelendiğinde Cumhurbaşkanının tarafsız olacağı, görevini tarafsızlıkla yerine getireceğine dair yemin ettiği görülecektir. Cumhurbaşkanının bu anayasal yemine ve kamusal kabule uygun davranmadığı, hatta özellikle tarafsız olmadığını defalarca kamuoyu ile paylaştığı bilinen bir hakikattir.”
“FETULLAH GÜLEN’E MECZUP DEMEM KİMLERİ NEDEN RAHATSIZ ETTİ”
“İktidar mensuplarının “Hocaefendi” diyerek el etek öpmek için randevu sırasına girdikleri, devletin bütün kaynaklarını peşkeş çektikleri bir dönemde Fetullah Gülen'e meczup demiş olmam kimleri neden rahatsız etmiş olabilir? 1981 yılında Cerrahpaşa Tıp Fakultesi Psikiyatri bölümünde psikotik bozukluk tanısı konulan ve ilkokul mezunu olduğu bilinen Fetullah Gülen'e meczup demiş olmam kimleri ve neden rahatsız etmiş olabilir?”
“BERKİN ELVAN VE HRANT DİNK HAKKINDA YÜKSEK SESLE KONUŞMAM BİR HAK KULLANIMIDIR”
“Genel Başkanımızın veya başkalarının inanç aidiyeti üzerinden tarihsel ve toplumsal kutuplaştırma gayretini, Berkin Elvan’ın çocuk yaşta yaşam hakkının elinden alınmasını Hrant Dink’in katledilmesini ve sonrasında işletilen hukuksuz süreçleri kabul etmediğimi yüksek sesle dile getirişim, çoğulcu demokrasi ve özgürlükler bağlamında yüzde yüz karşılığı bulunan bir hak kullanımıdır.”
“DARBENİN AÇIĞA ÇIKARILMASI GEREKEN BİLİNMEYENLER”
“Tüm yaşamı boyunca verdiğim insan hakları mücadelesinde kin ve düşmanlığa karşı mücadele etmiş, buna uygun davranmış ve yaşamış biri olarak hakkımdaki en gülünç iddialardan birisi bu iddiadadır. (Halkı kin ve düşmanlığa tahrik) AKP Genel Başkanının çocuğa, gençliğe, kadına, farklı etnik ve inanç gruplarına politik bakış açısını doğru bulmadığımdan, çocuk yaştaki ölümlere karşı ideolojik duyarsızlığını rahatsız edici bulduğumdan, kindar bir nesil yetiştirme gayret ve idealini alenen teşhir ettiğimden, 15 Temmuz darbesinin açığa çıkarılması gereken birçok bilinmeyeninin olduğunu düşündüğümden, demokratik kaygılarla değil ideolojik kışkırtma ile sokaklarda linç girişiminde bulunanları hukuken ve ahlaken kabullenemememden ötürü yazdığım tweetlerim düşünce ve ifade özgürlüğü kapsamındadır.”
“DARBEYE GİDEN YOLUN TAŞLARINI DÖŞEYENLER DE HESAP VERMELİDİR”
“Bu darbe “Bize allahın bir lütfu diyerek” ya da tarafımızdan yapılan tüm uyarılara ragmen “darbeye giden yolun taşlarını döşeyerek” ya da darbe girişiminde ölen ya da yaralanan sayısız masum insanı üzülerek ve içim acıyarak söylüyorum bu mahkeme salonunda olduğu gibi politik çıkarlarına alet ederek” üstesinden gelinecek bir şey değildir. Darbeye giden yolun taşlarını döşeyenler de, darbeyi gerçekleştirenler de, darbe hukukunu işletenler de suçludur, sorumludur ve hukuk karşısında hesap vermelidir.
“ERDOĞAN’IN İFADE HAKKI SAVUNULDUYSA BENİM DE SAVUNULMALI”
Bu söylemlerimin tamamı ifade özgürlüğü kapsamı altındadır. 20 yıl önce okuduğu bir şiir sebebiyle cezaevine gönderilen Recep Tayyip Erdoğan'ın ifade özgürlüğü hakkı nasıl savunulduysa bugün de benim ifade özgürlüğü hakkım savunulmalı. Şiddete ve şiddetin tüm unsurlarına siyaset yaparken terör örgütü propagandası yaptığımın iddia edilmesi gerçek dışı ve komik. Gülüyorum ancak Aziz Nesin'in dediği gibi “acı acı.”
“BU İDDİANAMENİN ASIL AMACI…”
“Bu iddianın asıl amacının kovuşturmayı Asliye Ceza Mahkemeleri kapsamından çıkarıp uydurma bir terör örgütü propagandası suçu ile Ağır Ceza Mahkemesi kapsamına alınması olduğunun farkındayım. Cumhuriyet Halk Partisi’ni kamuoyunda itibarsızlaştırmak, CHP kurumsal kimliğini ve şahsımı terör örgütleriyle birlikte anılmasını sağlamaya dönük tamamı ile kötü niyetli bir adli mühendislik çalışması olmuştur”
“ERDOĞAN’IN NAZIM HİKMET PAYLAŞIMI KOMÜNİZM PROPAGANDASI DEĞİLSE…”
Çözüm süreci döneminde tüm kamuoyu gibi benim de isimlerini vahşi bir cinayet sonrasında öğrendiğim üç kadın ile ilgili yazmış olduğum tweetin terör örgütü propagandasıyla alakası yok. Nasıl ki Nazım Hikmet şiiri okuyup paylaştığı için Erdoğan'a komünist ya da komünizm propagandası yapıyor dememiz mümkün değilse benim de sosyal medya paylaşımım için aynı durum söz konusudur. Suçları ne olursa olsun adı geçen 3 kadının yargısız infaz edilmesi ne hukuki ne de insani olarak kabul edilemez.
“KİM TERÖRE DESTEK VERİYORSA ALLAH BELASINI VERSİN”
Her kim teröre ve terör örgütlerine destek veriyorsa bu vesileyle bir kez daha tekrar ediyor ve buradan da alışılageldik tavrımla “Allah belasını versin” diyorum. Benim iki örgüt üyeliğim var. Biri üyesi olmaktan onur duyduğum meslek örgütüm diğeri ise yöneticisi ve İstanbul'da başı olmaktan gurur duyduğum Cumhuriyet Halk Partisi örgütüdür.
“Heykeli dikileceği söylenen savcılar vardı. Bugün nerede? Hatırlayın. Kumpas davalarında hukuka göre değil aldıkları emir ve talimatlara göre karar veren hakimler vardı. Bugün nerede? Hatırlayın” Cezaevinde öldükten sonra suçsuz olduğu tescillenen hukuk mağdurlarını yargılayanlar vardı. Neredeler? Hatırlayın. Vatandaşın üstüne gaz sıktıran Valiler vardı. Bugün nerede?
İKİNCİ CELSEDE MÜTALAASINI AÇIKLAYAN SAVCI TÜM SUÇLARDAN CEZA İSTEDİ
Canan Kaftancıoğlu'nun yargılandığı davada savcı mütalaa verdi. Mütalaada, Kaftancıoğlu'nun paylaşımlarında , “halkı zincirleme şekilde kin ve düşmanlığa alenen tahrik etme”, “birden çok kez silahlı terör örgütü propagandası yapma, “Cumhurbaşkanına hakaret”, “Türkiye Cumhuriyeti Devletini alenen aşağılama”, “kamu görevlisine görevinden dolayı hakaret” suçlarından 4 yıl 10 aydan 17 yıla kadar hapisle cezalandırılmasını istedi.
Kaftancıoğlu’nun avukatlarının tüm taleplerini reddeden mahkeme, Kaftancıoğlu ve avukatlarının esas hakkındaki mütalaaya ilişkin beyanlarının alınması için duıruşmayı 6 Eylül saat 10.00’a erteledi.
https://www.sozcu.com.tr/2019/gundem/kaftancioglunamontajtweetdavasiikincidurusma5236243/