AKP hükümetinin ekonomi yönetimi Mayıs ayındaki seçimlerden sonra, ekonomideki gidişatı düzeltmek için gözünü yabancı yatırımcıya dikti. Hazine ve Maliye Bakanlığı’na tekrar getirilen Mehmet Şimşek, faiz artırımlarının yanında mesaisinin büyük çoğunluğunu yabancı yatırımcıyı ikna turlarıyla geçiriyor. Ancak seçimlerden bu yana geçen sürede, ekonomi yönetimi istediğini alamadı.
Yargıtay’ın Anayasa Mahkemesi kararını tanımamasının ardından başlayan yargı krizinde ise birçok ekonomist tarafından “hukuk devletinin zarar görmesi nedeniyle yabancı yatırımcının Türkiye planlarını olumsuz etkileyeceği” yorumları yapıldı.
BirGün Gazetesi yazarı Ozan Gündoğdu, “Yabancı sermaye gelse ne gelmese ne?” başlıklı yazısında, son yaşanan tartışmaları ve ekonomi yönetiminin attığı adımları değerlendirdi.
“Hukukun tasfiye edilmesi halinde, yurtdışından gelen paranın biçimi ve getiri talebi değişiyor ama para istenirse yine de geliyor” diyen Gündoğdu, aradaki farkı ise şöyle açıkladı:
“Sıcak para daha fazla faiz talep ediyor, doğrudan yatırımlar da uzun vadeli değil, inşaat, madencilik gibi vurkaç yapmak için geliyor. Hem cari açık veren, hem de hukuku tasfiye eden bir ülke suç ekonomisini büyütüyor, o ülkenin sermayedarları da mafya kılıklı erkeklerden oluşuyor. Üstelik, hukukun tasfiyesi yeni değil, son 5 yıldır, süreç sertleşerek ilerledi ve bugüne gelindi.”
Şehir Hastaneleri için bu zamana dek ödenen kira bedelinin 27,5 milyar avro olduğunu hatırlatan Ozan Gündoğdu, “Bugünkü kur ile TL karşılığı 838 milyar TL. Bu paranın alternatif maliyeti, 400 yataklı 630 adet hastane ya da 21 bin adet 12 derslikli okul. Ama iktidar, her ile 8 hastane yapılabilecek parayla bir elin parmaklarını geçmeyecek müteahhite 20 hastane için Hazine’den kira ödemesi yapmayı tercih etti” ifadelerini kullandı.
Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın 7 Kasım’da açtığı 11 milyar TL’lik iç borçlanma ihalesini hatırlatan BirGün yazarı Gündoğdu, hazinenin alınacak borca ortalama yıllık yüzde 42,18’lik faiz ödeyeceğini kaydetti:
“Bu faiz oranı, AKP’li yıllar boyunca, devletin borçlanırken ödemeyi taahhüt ettiği en yüksek faiz. İhalenin sonunda 10 milyar 987 milyon TL’lik borç toplandı. Bu borç, 1 sene sonra 15 milyar 621 milyon TL olacak. Sadece bu borcun faizi için 1 yıl içinde 5 milyar TL faiz tahakkuk edecek.
Peki Merkezi Yönetimin toplam borcu ne kadar? Eylül sonu itibariyle 6 trilyon 69 milyar 597 milyon TL. Düşük faiz döneminde kimse Hazine’ye TL cinsinden borç vermediği için borcun yüzde 64’ü yani 3,9 trilyon liraya karşılık gelen kısmı döviz cinsinden. Borç portföyünüzün yüzde 64’ü döviz cinsinden olunca, kurun artması halinde bu borçların TL karşılıkları da artıyor. Böylece kamunun borçları içinde döviz cinsinden borçların payı büyüyor.
Bugün yüzde 64 olan döviz cinsinden borçların oranı 5 yıl önce, Eylül 2018’de yüzde 48, 10 yıl önce Eylül 2013’te yüzde 29’du. Erdoğan’ın düşük faiz istemesi sonucu, TL cinsinden borçların yarısı ya değişken faizli ya da TÜFE’ye endeksli. Çünkü kimse enflasyonist ortamda sabit faizli borçlanma ihalelerine girmiyordu. Sonuç, enflasyon artıkça TL cinsinden borçlar şişiyor. Bugün 6 trilyon lira olan kamu borcu, geçen yılın aynı döneminde 3,6 trilyon liraydı.”
Peki, kamunun borç yükü, vatandaşı nasıl etkiliyor? Yakın zamanda yaşanan gelişmeleri aktaran Gündoğdu, borçlanmanın emekli maaşından, depremzedelere kadar farklı alanlarda vatandaşa olumsuz yansıdığını belirtti:
“Bu zamana dek, kamudaki borç yükünü, geniş halk kesimleri doğrudan hissetmiyordu. Fakat son zamanlarda yaşanan 2 olay, kamuda artık musluktan su akmadığını gösteriyor.
İlk örnek, emekliye 5 bin TL’lik ödemenin 29 Ekim’de yapılamaması oldu. Hazine 7 Kasım’da 11 milyar TL borçlandı ve 5 bin TL’lik ödemeler 11, 12, 13 Kasım’da ödenmeye başladı.
İkinci örnek ise çok daha trajik. 6 Şubat Depremleri’nin ardından, ağır hasarlı binalara girilmesi yasaklanmış, eşyalarını evlerinden alamayan insanlara da 100 bin TL’ye kadar eşya yardımı yapılacağı söylenmişti. Fakat iktidar, bu sözünü tutmuyor ya da tutamıyor. Zira evlerine girmesi yasaklanan insanlar, eşya yardımı başvurusu yapmalarına rağmen ödemelerini alamıyorlar.”
Gerçek Gündem