Kanada'da Quebec bölgesinin yüksek tirajlı gazetelerinden Journal de Montréal'in 7 Temmuz 2019 tarihli haberine göre, Kanada’nın ileri gelen maden şirketlerinden biri, BurkinaFaso'da işlettiği madende kömür konteynerlerine gizlediği tonlarca altını devlete pay ödememek için kaçak yollardan ülke dışına çıkarmış.
BurkinaFaso başsavcısı Laurent Poda'nın açıklamasına göre, Kanada'nın Iamgold maden şirketi “kaçak altın pazarlanması, kara para aklama, yasadışı tehlikeli atık sevkıyatı ve sahtecilik” suçlamalarıyla kovuşturma altına alındı.
Sahel çölünün kenarında 19 milyon nüfuslu bir Afrika ülkesi olan BurkinaFaso, dünyanın en fakir ülkelerinden biri. Anlaşmalara göre, Kanada firması, çıkarılan altının küçük bir yüzdesini telif hakkı olarak ülkeye ödemek zorunda. Yetkililer, Iamgold'un, bu düşük telif ücretlerini bile ödememek için, altını atık kömür kaplarında yurtdışına kaçırdığını belirtiyor.
Savcı Poda'ya göre, kaçak altın içeren konteynerler daha sonra trenle Fildişi Sahili'ne gönderiliyor. Şirketin bu şekilde kaçırdığı altının bir kısmı 2018'de deniz yoluyla Kanada'ya gönderilmek üzere iken ele geçirildi. Açılan davada, bir Fransız şirketi olan Bolloré Transport and Logistics de suçlanıyor.
DAVA CİDDİ SONUÇLAR GETİREBİLİR
Poda düzenlediği basın toplantısında, sözkonusu şirketlerin şimdilik masumiyet ilkesinin (suçu kanıtlanana kadar her kişi ve kurumun masum olduğu ilkesi) keyfini sürdüklerini, ancak ellerindeki belge ve kanıtların ışığında davanın ciddi sonuçlar getirebileceğini ifade etti.
Poda'nın açıklamalarından sonra Kanada basınının ilgi alanına giren maden şirketi, gazetenin soruşturma ekibi tarafından gönderilen mesajları yanıtlamadı. Haziran ayında Burkinabé Televizyonu ile yaptığı röportajda Iamgold sözcüsü Marie Diop, şirketin bu konuda “iyi niyetle hareket ettiğini” söylemişti. Şirket sözcüsüne göre, şirket “sadece kömür atıklarında bulunan altını geri kazanmayı” ve bu şekilde “kayıplarını en aza indirmeyi” amaçlıyormuş. Kamuoyunda inandırıcılığı sorgulanan bu açıklama ciddiye alınsa bile, şirket sözcüsü, çıkarılan altının bir kısmı için telif hakkı verilmediğini teyit etmiş oluyor.
DÜNYA GENELİNDE MADENCİLİK ŞİRKETLERİNİN YARISINDAN FAZLASI KANADA MERKEZLİ
Kanada hükümetinin Küresel İlişkiler komisyonunun resmi web sitesinde belirtildiği üzere “2013 yılında küresel maden arama harcamalarının yaklaşık %31'ini Kanada merkezli madencilik ve araştırma şirketleri yaptı. 2013 yılı itibarıyla, tüm dünya genelinde kayıtlı madencilik şirketlerinin % 50'sinden fazlası Kanada merkezli. Bu 1500 şirket, 100'den fazla ülkede 8000 civarında mülkiyete yatırım yapıyor.”
KİME GÜVENECEĞİZ? ALAMOS GOLD'A MI, AKP'YE Mİ?
Çanakkale’nin Kirazlı Atikhisar Havzası’nda ağaç katliamıyla gündeme gelen altın madeni projesini de, yine Kanadalı altın şirketi Alamos Gold ve yerli taşeronu Doğu Biga Madencilik yürütüyor.
BurkinaFasolular az da olsa şanslı. Görünen o ki, düşük gelirli Afrika ülkesinde bağımsız bir denetim ve hukuk sistemi işleyebilmiş. Peki ya Türkiye'deki madenler söz konusu olduğunda kime güveneceğiz?
Küresel sermayenin operatörü, sabıka dosyası kabarık Kanadalı maden şirketlerine mi?
Yoksa aynı küresel sermayenin hükümetine, AKP rejiminin güvenilirlik derecesi herkesin malumu olan “denetim ve hukuk” mekanizmalarına mı?
Ciğerimizi hangi kediye emanet edelim?
http://haber.sol.org.tr/dunya/kanadalimadensirketlerininkirlicamasirlari268293