Kanal İstanbul güzergâhı boyunca TOKi’nin 342 hektar, Emlak Konut’un ise 50 hektar arazisi var. Proje için toplam 38 bin 500 hektar alan betonlaşacak.
AKP'li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Nisan 2011’de çılgın proje olarak duyurduğu Kanal İstanbul projesine ilişkin tartışmalar sürüyor.
İstanbul Üniversitesi (İÜ) Orman Fakültesi’nin efsane hocalarından toprakbilimci Prof. Dr. Doğan Kantarcı, “İstanbul Kanalı ve İstanbul Havaalanı’nın inşaat alanı ile çevresindeki arazide yerleşim, orman, otlak, tarım alanları ve üretime etkileri” başlıklı bir çalışma hazırladı.
Cumhuriyet'ten Hazal Ocak'ın haberine göre, çarpıcı verilerin yer aldığı çalışmada, betonlaşacak alan Durusu Gölü doğusu 9 bin, Sazlıdere Barajı çevresi 25 bin 100 ve Küçükçekmece gölü çevresi 4 bin 400 olmak üzere toplam 38 bin 500 hektar olarak hesaplandı. Çalışmaya “Kanalda bir gaz tankeri yanarsa çevresindeki insanlar da yanar” notu düşüldü.
Güzergâh boyunca tapulu arazi fiyatlarının yükseldiğine dikkat çekilen çalışmada “Tapulu arazi fiyatları yükseldiği veya zorunlu kamulaştırma yapıldığı için mülk köylünün elinden çıkmıştır. Tapulu arazi bazı kişi ve firmalar tarafından toplanmıştır” bilgisi yer aldı.
Çalışmada güzergâh boyunca mülkiyet dağılımına da yer verildi. Buna göre toplam 22 bin 291.5 hektar alanın dağılım tablosu şöyle:
Vakıf 64.49 hektar
Emlak Konut (GYO) 50,57 hektar
Hisseli (özel+kamu) 1461,93 hektar
Hisseli (kamu) 11.73 hektar
İBB 61.97 hektar
Arnavutköy Belediyesi 469.71 hektar
Avcılar Belediyesi 36.45 hektar
Bakırköy Belediyesi 5.01 hektar
Başakşehir Belediyesi 63.77 hektar
Küçükçekmece Belediyesi 4.3 hektar
İSKİ 302.27 hektar
Maliye Hazinesi 4827.82 hektar
Özel 13267.74 hektar
TOKİ 342.42 hektar
Orman 1019.85 hektar
Mera 301.47 hektar
Çalışmanın sonuç bölümünde ise şu ifadeler yer aldı: “İstanbul Havalimanı geniş bir orman alanı ile otlak ve tarım alanlarının ve de balık yataklarının geri dönüşümsüz olarak yok edilmesine sebep olmuştur. İstanbul kanalının açılması pek çok önemli olumsuz etkilerinin yanında, çok değerli tarım ve otlak alanlarının ve balık yataklarının yok edilmesine sebep olacaktır. Geçim alanları yok edilen köy halkı buradan göç etmek zorunda kalacaktır. Arazinin yabancı uyruklu kişi ve kuruluşlara satılması ise bir tür işgal yöntemi olup Türklerin göçe zorlanması ve çokuluslu bir bölge oluşması ile sonuçlanacaktır.”
https://halktv.com.tr/gundem/kanalistanbulbolgesinezorunlukamulastirma416477h