Halen CHP Konya milletvekili olan Abdüllatif Şener, AKP’nin beş kurucu üyesinden biri. Hükümette devlet bakanı ve ekonomiden sorumlu başbakan yardımcısı olarak görev yaptı. “Özelleştirme bana bağlıydı, akçeli işlerde özelleştirmeyle ilgili bazı yönlendirmeler yapılıyordu ve yolsuzluklar vardı. Aramız açıldı. ‘Alın sizin olsun, bana gelmeyin’ dedim” çıkışıyla partisinden ilk kopuşa imza atan isim oldu.
Abdüllatif Şener, Katar’a yapılan satışları Cumhuriyet gazetesinden İpek Özbey’e değerlendirdi.
KATAR SERMAYESİNİN GİZLİ ORTAKLARI MI VAR?
Borsa İstanbul’un yüzde 10 hissesinin Katar’a satılmasını nasıl karşılıyorsunuz? Türkiye için ne anlama geliyor?
Artık hesap vermeyen bir hükümet var. Şeffaf değil. Bu dönemde nelerin yapıldığını kimse hayal bile edemez. Öyle bir çark var ki, bu çarkın dönüşünü kurgulamaya çalışanlar bile sadece küçük bir kısmını yakalayabiliyor. Yeterli açıklama yapılmadığı için inceleyemiyoruz fakat Katar sermayesi dediğiniz zaman ben biraz ihtiyatla bakıyorum. Bu neyin nesidir, Türkiye’ye Katar bağlantılı giren sermayenin, paraların, kaynakların gizli ortakları mı var, kimler olabilir? Bunları bilmiyoruz. Bakıyorsunuz Borsa İstanbul, İstinyePark’ın önemli bir hissesi, Antalya Limanı… Pakette birçok şey var…
Bir Alman, İngiliz sermayesi geldiğinde neden bunu düşünmüyoruz. Yani Katar sermayesine ihtiyatlı yaklaşmanızın sebebi olmalı?..
Bakın, eğer bu ülkenin cumhurbaşkanı “500 milyon dolarlık bir uçağı Katar bana hediye etti” diyorsa, Katar sermayesine soru işareti koyacaksınız. Savunma sanayiine giriyor, uçak hediye ediyor, bunun adı hediye midir, o ayrı konu… Birçok şey Katar sermayesine satılıyor. Alınan paranın 300 milyon dolar olduğu gibi bir rivayet var. Hediye edilen uçağın değerinden daha az bir parayla bu kadar çok şey nasıl verilmiş, bunu bilmiyorum. İncelenmesi lazım.
Çok stratejik bir kuruluş olan Türkiye Varlık Fonu’nda Albayrak’ın yerine yine Kartal İmam Hatip Lisesi’nden bir ismin, Cumhurbaşkanlığı Yatırım Ofisi Başkanı Ahmet Burak Dağlıoğlu’nun atanması da tartışma yarattı…
Kartal İmam Hatip, biliyorsunuz çocuklarının okuduğu yer. Oradan bir çevre edinmişler. O çevreyi de dediğim gibi kendilerine bağlı, güvenilir hissediyorlar. Kadro seçileceği zaman Erdoğan’ın kafasında liyakat diye bir kavram olmadığı için, talimatlarını yerine getireceği kişilere bakıyor. Ona baktığı zaman bu çevredeki bağlılık göstergelerini atama için yeterli şart olarak görüyor. Bir ara THY’de oradan mezun ne kadar kişi var diye bir liste dolaşıyordu, ben korktum. Türkiye’de başka okul mu yok…
ERDOĞAN HÜKÜMETİNİN REFORM KABİLİYETİ KALMADI
Reform çıkışlarının ABD’de başkan değişikliğiyle ya da AB’nin yaptırım hazırlığıyla bir ilgisi var mı?
Artık Erdoğan hükümetlerinin ne ekonomi ne hukuk reformu yapma kabiliyeti kalmıştır. Türkiye’nin ekonomi ve hukuk reformuna ihtiyacı vardır, bu ihtiyacın karşılanması ancak ve ancak Erdoğan hükümetleri döneminin bitmesiyle mümkündür. Bir kere bu hükümet o kadar çok kanunsuzluk, hukuk dışılıkla yoluna devam ediyor ki, Türkiye şeffaf olamaz bir kere. Hesap verebilirliği kabul edemez. Nasıl reform yapacaksınız? İkincisi sayın Erdoğan’ın bundan sonra daha çok seçime odaklı olacağını düşünüyorum. Önümüzdeki seçimler önemli. Ekonominin gidişatı kendi oyuyla seçim almasını mümkün kılmıyor. Böyle bir ortamda ister istemez ortağını yanında tutma ihtiyacı var. Bu nedenle de oradan gelen taleplerle çelişmemeye çalışıyor. Bu sürecin ABD seçimleriyle ilgisi olabilir mi; elbette dış dünyada meydana gelen değişiklikler, iç dinamiklerle birlikte hükümet edenlerin pozisyonlarında etkiler meydana getirir. Biliyorsunuz ABD’de ailenin mal varlığı ve Halkbank davasıyla bağlantılı dosyalar vardı. Trump ile kurduğu özel ilişki yoluyla bu dosyaların askıda kalmasını sağlamıştı. Hangi tavizleri verdi, bu noktaya nasıl geldi, bilmiyoruz. Her tarafa yüksek perdeden konuşan Erdoğan, Trump’ın hakaretlerini duymazdan geldi. Şimdi bir iktidar değişiyor. Durdurduğu dosyalar var Erdoğan’ın. Tekrar mesai harcayacak. Ne taviz verecek, hangi atakları geliştirecek, bunu bilmiyoruz ama önünde zor bir süreç var.
Ortağı MHP ile birlikte Batı söylemini tutturması mümkün mü?
Bir kere MHP’den öte Erdoğan, yapbozlarla yürüyen bir siyasetçi. Bir şeyi önceden planlayıp, stratejisini ona göre belirleyip, satrancın taşlarını ona göre oynayan bir insan değil. Bunu beceremiyor da… Onun yönetim biçimi şöyledir: Bilyeleri saçar, sonra dizip tasnif etmeye başlar. Yapbozlar her zaman ülkeye bedel yüklüyor. Bakın bir Merkez Bankası başkanını faizleri yükseltti diye düşürdü, ondan sonra geleni faizi düşüreceksin diye görevlendirdi, en son atadığı Merkez Bankası Başkanı’na da faizleri yükselt diye görev verdi. Ne oldu? Hem faizler, hem dolar kuru arttı. Dış politikada da bu işler böyle… Hollanda’yla niye kavga ettiydin diye sorsan, belki kendi bile hatırlamaz. Yapbozların tekrar düzelteceğiniz zaman size ve ülkenize maliyetleriniz vardır.
VAKTİ GELMEDİ
Cumhurbaşkanı adayı olacağınız doğru mu?
Vakti gelmeyen konularda konuşmam…
https://odatv4.com/katarsatislarindagizlibirortakmivar30112058.html