CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, CHP Emek Büroları tarafından düzenlenen Taşeron İşçilik Çalıştayı’na katıldı. Kılıçdaroğlu burada yaptığı konuşmada taşeron işçilerin sözleşmesini üç yıl olarak düzenlenmesi şeklinde yazıların kamu kurumlarına gittiğini söyledi.
Söz konusu yazı hakkında konuşan Kemal Kılıçdaroğlu, “Bir konuya dikkat çekmek isterim; kadro vereceğiz diyorlar bugün çok sayıda kamu kuruluşlarından yazılar gidiyor; ‘Taşeron sözleşmelerini 3 yıl yapacaksınız’ diye. Merak ediyorum, kadroyu yılbaşına kadar verecekseniz bu yazıları niye yazıyorsunuz? Bizi asla kandıramazlar taşeron işçileri kadro alıncaya kadar mücadelesini vereceğiz. 10’larca yıldır kanayan bir yaradır. Taşeron işçisi 21. yüzyılın kölesi değil, taşeron işçisi Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin onurlu bir bireyi olmak durumunda ikinci sınıf vatandaş değil, birinci sınıf vatandaşı olmak zorundadır.” diye konuştu.
Taşeron işçilerinin sorunlarına ilişkin Kılıçdaroğlu şu iafdeleri kullandı: “Taşeron işçilik, 21. yüzyılın ayıbıydı. Köle ticareti, emek ticaretiydi. Buna karşı çıkmamız gerekiyordu. Anayasamızda hükümler var, sendikalaşma, örgütlenme, işçinin haklarının korunması var. Bir de bunların dışında özel bir alan var. İşçinin emeğinin sömürüldüğü, hiçbir hakkının olmadığı bir süreç var.
2002 yılında bize verilen bildiğimiz rakamlar 387 bin taşeron işçisi varken bugün bu sayı 2 milyonu aşmış durumda. Kimse rakamı bilmiyor. Bunlar 21. yüzyılın emek köleleridir. İş güvenceleri yok.
Asgari ücretin en az 2 bin lira olması gerekiyor. Bir ay devletin başbakanına, cumhurbaşkanına, müsteşarına versinler bin 400 lira ile bir ay geçinsin. Net 2 bin olmalı asgari ücret. Buna da itiraz edecekler; ‘Memeleketi mi batıracaksınız?’ diyecekler.
Çalıştay’da konuşan DİSK Genel Başkanı Kani Beko, taşeron işçilerinin siyasi malzeme olmaması gerektiğini vurgulayarak, “Taşeron çalışma düzeni çalışma hayatının yıllarca kanayan bir yarasıdır. Özellikle kamuda tam bir kangrene dönüşmüştür. Taşeron çalışma düzeni, kamuya yüktür, işçiye de haksızlıktır. Bu sistem, asalak bir sistemdir. Ne devlete ne işçiye ne de topluma faydası vardır. Sayıları 750 bini aşan ama kesin sayısı bir türlü açıklanamayan kamu taşeron işçileri kamu hizmetinde çalışmaktadır. Bunların 5’te biri taşeron işçilerinden oluşmaktadır.
Bu işçiler taşeron şirketleri tarafından istihdam edilmektedir. Taşeron şirketler kamu hizmetinin üretilmesine hiçbir katkıda bulunmadan işçi, simsarlığından para kazanmaktadır. Asalak dediğim de budur. Bu asalak taşeron sistemine bir an önce son verilmeli. DİSK’e bağlı sendikalarımız binlerce açmış olduğu muvazaa davalarının hemen hemen tamamını kazanmasına rağmen maalesef mahkemeler bu muvazaa davalarını uygulayarak işçi arkadaşlarıma bugüne kadar kadro verilmemiştir.
Bir akıl tutulması var burada. Bunlar birer asalak demiştim. Artık bu asalaklardan kurtulmamız gerekir. Kamu neden bu asalak şirketler para ödenmekte işçiye ödenmemektedir. Hükümete sesleniyorum; taşeron işçilerini seçim malzemesi, siyasi malzeme yapmaktan vazgeçin. 2019 planlarınızın bir parçası kesinlikle olmasın. Sözünüzde durun. İki yıldır verdiğiniz sözünüzün gereğini yapın. Taşeron işçilerinin umudu ile oynamayın. Akıl, hukuk, insanlık dışı taşeron işçi çalıştırma uygulamasına derhal son verin. DİSK olarak diyoruz ki kesinlikle bu ülkede taşeron yasaklanmalıdır” ifadelerini kullandı.
http://www.sozcu.com.tr/2017/ekonomi/kilicdaroglundanbombataseroniddiasi2095856/