Gelecek öğretim yılından itibaren okullarda “Manevi danışman” adı altında din görevlileri derslere girecek. Milli Eğitim Bakanlığı, Gençlik ve Spor Bakanlığı ve Diyanet İşleri Başkanlığının imzaladığı “Çevreme duyarlıyım, değerlerime sahip çıkıyorum (ÇEDES)” protokolü kapsamında okullara imam, vaiz, Kur'an kursu öğreticilerinin “manevi danışman” adı altında atanacak.
KONU DANIŞTAY'A TAŞINDI
Yüzbinlerce öğretmen atanmayı beklerken, pedagojik formasyonu olmayan imamların derslere girme kararına öğretmen sendikaları şiddetle karşı çıktı ve konuyu Eğitim İş Sendikası Danıştay'a taşıdı. Türk Üniversiteli Kadınlar Derneği (TÜKD) Genel Başkanı Meral Güler de protokolle birlikte tarikatların eğitimde artan etkisinin özellikle laik eğitim sisteminde tahribata yol açacağını dile getirdi. “ÇEDES, eğitim sisteminin yapısal sorunlarını onarmak yerine, laik eğitim sisteminin çökertilmesini hedefleyen tehlikeli bir projedir” diyen Güler şunları söyledi:
KARANLIĞIN ÖNÜ AÇILIR
“Öğrencilerimize bilimin ışığında doğruya, iyiye ve güzele erişimi öğretmek yerine, yetinmeyi, şükretmeyi, itaat etmeyi ve kabul etmeyi öneren doğmalara dayalı manevi danışmanlık sistemi eğitiminde yeni, bilinmez, karanlık bir sürecin önü açacaktır. Evrensel ilkeler temelinde verilmeye çalışılan ‘Değerler Eğitimi' yerine, din temelli ‘Manevi Değerler Eğitimi'nin konulmaya çalışılmasını hedefleyen projeyle öğretmenlerin yerini alan Diyanet personelinin vereceği eğitim ile laik eğitim sistemi çökertilecektir. ÇEDES protokolünün laik eğitim sistemimizde yapacağı tahribatı engellemek üzere projenin uygulamaya konulmadan geri çekilmesini talep ediyoruz.”
DEMOKRASİ ENDİŞESİ
Aralarında Eğitim İş ve Eğitim Sen'in de bulunduğu bazı sendikalar, ÇEDES projesine karşı olmadıklarını ancak bunların öğretmen yerine din görevliler tarafından verilmesine karşı olduklarını dile getirdiler. Protokolün iptali için Danıştay'a dava açtılar. 29 Ekim Kadınlar Derneği Başkanı Avukat Şenal Sarıhan da protokol konusunda şu uyarılarda bulundu:
“Okullara (manevi danışman) adı altında din görevlileri yerleştirilerek laiklik zedelenecek. Eğer bir toplum laiklikten uzaklaşırsa demokrasiden uzaklaşmış olur. Sahip olduğumuz Anayasa hâlâ laiklik ilkesini koruyor. Bu düzenlemeyle laiklik ilkesini koruyan anayasa ve Milli Eğitim Kanunu'nun kurallarını yok sayılıyor. Bundan derhal vazgeçilmeli.”
Devlet Üstün Hizmet Madalyalı Yargıtay Onursal Üyesi Ali Suat Ertosun, son yıllarda yapılan uygulamalara ÇEDES protokolünün de eklenmesiyle eğitim sisteminin Atatürk ilkelerinden hızla uzaklaşıldığı uyarısını yaptı. Ertosun, dini dernek ve vakıflarla yapılan protokollerin içeriğini mahkeme kararına rağmen öğrenemediklerini belirtti, bunların iptali için Anayasa Mahkemesi'ne bireysel başvuruda bulundu. Milli Eğitim Bakanlığı Hayat Boyu Öğrenme Genel Müdürlüğünün Ensar Vakfı, Birlik Vakfı, TÜGVA ve İlim Yayma Cemiyeti ile yaptığı protokollerin iptali için açılan davalar oy çokluğuyla reddedildi. Ertosun SÖZCÜ'ye şunları söyledi:
“Milli Eğitim Bakanlığı Din Öğretimi Genel Müdürlüğünün Ensar Vakfı ile yaptığı protokolün içeriğini öğrenmek için açtığımız dava lehimize sonuçlandı. Ancak protokol metni verilmedi. Okullarda Andımızın kaldırılması üzerine açtığımız iki dava da reddedildi. Bu kararlara karşı bireysel inceleme başvurusunda bulunduk. Birinde verilen yürütmeyi durdurma kararı uygulanmadı.”
Bülent Ecevit Hükümeti döneminde Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğü görevinde bulunan emekli yüksek yargıç Ertosun, “Bugünün temelleri, geçmiş yıllarda atılmış olup, halen de sürdürülmektedir. Eğitim sistemimiz Atatürk ilke ve inkılaplarından hızla uzaklaştırılmakta; dini vakıf ve cemaatlere terk edilmektedir” tespitini dile getirdi.
Sözcü