Andımız’ın kaldırılmasına ilişkin ilk davayı açan sendika Eğitim İş, Milli Eğitim Bakanlığı’nın Danıştay’ın kararına yaptığı itiraza, Milli Eğitim Bakanlığı’nın 2009’daki açıklamasıyla cevap verdi.
MEB, 2009’daki Andımız’ın kaldırılmasıyla ilgili davada, “Ne mutlu Türküm diyene’ ifadesi ve buna benzer ifadeler, Türk ırkından başka ırkları yok sayan, bir ırkı yüceltmeye yarayan ırk ayrımcılığına dayalı söylemler değil, tam tersine ülkede yaşayan herkesi eşit oranda kapsayan ve herkesin mutluluğunu amaçlayan ifadelerdir...” demişti.
Eğitimİş Sendikası, Andımız'ın kaldırılması üzerine açtığı davada Danıştay'ın kararını temyize götüren Milli Eğitim Bakanlığı'na, Bakanlığın 2009'daki açıklamasıyla yanıt verdi. 2009'da Andımız'ın kaldırılması istemiyle açılan davada, Milli Eğitim Bakanlığı Andımız'ın kaldırılmamasını istemişti.
Andımız'ın kaldırılmasıyla ilgili dava açan Eğitimİş Sendikası, konuyla ilgili bir açıklama yaptı. “Sendikamız tarafından açılan davada Danıştay'ın verdiği ‘Andımız' kararından sonra iktidarın en sert şekilde Danıştay kararını eleştirdiği görülmekle Andımız'ın çağın gerisinde kaldığı, ırkçı söylemler içerdiği şeklindeki yorumlar da ibretle izlenmektedir. Andımızın, bilimsel pedagojik ilkelerle uyumlu olmadığı yönündeki Milli Eğitim Bakanlığı'nın itirazına yine Milli Eğitim Bakanlığı'nın 2009 yılındaki davada yer verdiği kendi görüşüyle cevap vermek yeterli olacaktır” diyen Sendika, Bakanlığın şu açıklamayı yaptığı söyledi:
“Bu davada Bakanlık ‘…Öğrenci andının geleceğimizin teminatı olan çocuklarımıza okutulmasının ayrımcılık, ırkçılık, eşitsizlikle bir ilgisinin olduğu söylenemez. Türk Dil Kurumu'nun yayınladığı Güncel Türkçe Sözlük'te yer alan ve yaygın olarak kullanılan tanıma göre Türk kelimesinin anlamı, ırki bir içerik ve ayrıcalık içermemekte; bunun aksine ‘Türkiye Cumhuriyeti sınırları içerisinde yaşayan halk ve bu halktan olan kimse' ifadesiyle birleştirici ve bütünleştirici yönünü açığa çıkarmaktadır. ‘Ne mutlu Türküm diyene' ifadesi ve buna benzer ifadeler, Türk ırkından başka ırkları yok sayan, bir ırkı yüceltmeye yarayan ırk ayrımcılığına dayalı söylemler değil, tam tersine ülkede yaşayan herkesi eşit oranda kapsayan ve herkesin mutluluğunu amaçlayan ifadelerdir…' şeklindeki savunmasıyla, andımızın kaldırılmaması gerektiğini hararetle savunmaktaydı.”
Bakanlığın 2009 yılındaki bu görüşünün ardından, Andımız'ın uygulamadan kaldırıldığı 2014 yılı arasındaki aynı AKP iktidarının iktidarda olduğu bu süre içerisinde hangi gelişme ve değişimin, bir anda andımızın ırkçı söyleme dönüşmesine neden olduğu ve bilimsel olarak kaldırılması gerekliliğini ortaya çıkardığı merak konusu olduğunu belirten Eğitimİş, açıklamasında şu ifadelere yer verdi: “Milli Eğitim Bakanlığı'nın, gerek dava konusu andımızı kaldıran uygulamasının gerekse de kararın sonrasında ortaya koyduğu tutumun Milli Eğitim Sistemini ne denli güncel politik atmosfere göre şekillendirdiğini bir kez daha gözler önüne sermiştir. Bu haliyle de ortada bilimsel gerekliliğin yerine getirildiği yönündeki itirazının da inandırıcılıktan uzak olduğu görülmelidir. Anayasa'da ifade edildiği şekliyle “Türk Milleti” kavramının ırksal bir aidiyet vurgusu taşıdığına yönelik değerlendirmeleri kabul etmek mümkün değildir. Atatürk'ün tanımladığı şekliyle ‘Türk Milleti' kavramının ortak tarih, bilinç, kültür ve ahlaki değer bütünlüğü etrafında anlamak, ülkemizin ‘ulus devlet' yapısının temel zeminini oluşturduğu unutulmamalıdır. Andımızın da bu temel değerler etrafında yorumlanması elzemdir. Bakanlığa tekraren çağrımız, itiraz sonucunu beklemeksizin Andımızın tekrar okullara dönmesi, Milli Eğitim Sisteminde bu değerlerin hakim kılınması için gerekli adımları atması gerektiğidir.”
https://www.gercekgundem.com/guncel/48260/meb9yilonceandimiziboylesavunmustu