Ulu Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk bir ulusun yaşamında eğitimin önemini belki de en iyi anlamış, anlatmış devlet kurucusu ve Cumhurbaşkanı idi. O, her şeyden önce eşsiz bir eğitimci, hatta bir eğitim bilimciydi…
Ulu Önder Atatürk’e göre, ekonomide, sağlıkta, sanatta, sporda nerede bir problem varsa onun temelinde eğitim yatmaktadır. Atatürk'ün eğitime ilgi göstermesinin iki temel nedeni; eğitimin kalkınma hareketindeki yeri ve cumhuriyeti koruyacak yeni nesilleri yetiştirme gereğiydi.
Atatürk, savaşın en kritik günlerinde bile önce eğitim dedi! Milli Mücadele devam ederken bile, savaş sonrasının sorunlarına hazırlanıyor, bu arada Millî Eğitim konusuna da eğiliyordu. Milletine eğitimle çağ atlatmayı düşünen büyük bir lider olan Mustafa Kemal, Sakarya Meydan Muharebesi'nin en kritik günlerinde Ankara'da Maarif Kongresi'ni toplayarak zaferden sonra da eğitimin yaygınlaşması için inkılâplar yapmıştır.
Kongrenin açış konuşmasında, “millî” ve “çağdaş” bir eğitimin temellerinin atılmasını, yapılacak işlerin sağlam bir programa bağlanmasını isteyen Atatürk bu konuşmasında:
“Yüzyıllarca süren derin idarî ihmallerin devlet bünyesinde açtığı yaraları iyileştirme yolunda harcanacak çabaların en büyüğünü, hiç şüphesiz, irfan (bilgi ve kültür) yolunda kullanmalıyız” diyen Atatürk, acı bir gerçeğe parmak basar: “Şimdiye kadar izlenen öğretim ve eğitim yöntemlerinin, milletimizin gerileme tarihinde, en önemli etken olduğu kanısındayım.”
Orduların yönetilmesinde nasıl ilim ve fen rehber edinilerek zafere ulaşılmış ise, “milletimizi yetiştirmek için kaynak olan okullarımızın ve yüksek öğretim kurumlarımızın kuruluşunda da” ilim ve fennin yol gösterici olacağını belirtir.
Ayrıntıları eğitim uzmanlarına bırakmak istediğini belirterek, bazı genel ilkelere değinen Atatürk, eski devrin hurafelerinden, boş inançlarından, Doğudan ve Batıdan gelebilecek zararlı etkilerden uzak, milli karakterimize ve tarihimize uygun bir kültüre muhtaç olduğumuzu vurgular. “Gelecekteki kurtuluşumuzun büyük önderleri” olarak selâmladığı öğretmenlere duyduğu derin saygıyı dile getirir.
Atatürk karma eğitimin Türk Eğitim sisteminin temel ilkesi olması gerektiğini de vurgulamıştır. Okullarda kız ve erkek öğrencilerin bir arada okumasını ve kadını erkeğinden kaçan, çekingen, sorumluluklara katılmayan, kişiliği zayıf insan olarak görmememiz gerektiğini belirterek “Kadınlarımızı da erkeklerimiz gibi sorumluluğunu bilen, çağdaş düşünceli olarak yetiştirmeliyiz” demektedir.
Eğitimde fırsat eşitliğini de savunmuştur. Eğitimde kadın erkek ayrımı yapılamayacağı gibi genç yaşlı, zenginfakir, şehirliköylü ayrımı da yapılamaz. Toplum bir bütündür. Toplumdaki her bireye eğitimde fırsat eşitliği sağlanmalıdır. .
Atatürk, tüm bu özelliklerin uygulamaya konulabilmesi için;
Öğretmenlerin nitelikli bir biçimde yetiştirilmesi gerektiğini,
–
Programların çağdaş bir anlayışla bilimsel temellere uygun olarak
düzenlenmesini; öğrencilerin yaparak yaşayarak zevkle öğrenmelerinin
sağlanmasını ve yaşama hazırlayıcı olmasını,
– Okulların çağdaş bir biçimde düzenlenmesini ve yaygınlaştırılmasını,
– Kütüphane ve kitapların yaygınlaştırılmasını sağlamaya çalışmıştır.
Milli Eğitimin bu özelliklere sahip olması için eğitimde şu ilkeleri uygulamıştır:
– Eğitim milli olmalıdır
– Öğretimde birlik sağlanmalıdır
– Eğitim bilimsel olmalıdır
– Eğitim yaygınlaştırılmalıdır
Atatürk’ün, “Cumhurbaşkanı olmasa idiniz, ne olmak isterdiniz?” sorusuna, “Millî Eğitim Bakanı olarak eğitim davasına hizmet etmek isterdim” diye cevap vermesi bile, eğitimi millet hayatında ne kadar önemli bir etken olarak gördüğünün işaretidir.
http://www.sozcu.com.tr/2015/egitim/millimucadelesurerkenataturkunonceligiegitimoldu966371/