CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Faik Öztrak, ekonomide derinleşen kriz, döviz ve altında ortaya çıkan ani yükselişin temel sebebini, AKP hükümetinin ne içeride, ne dışarıda kimseye güven veremez durumda olmasına bağladı.
Öztrak, ekonomide yaşanan çöküşü çözebilecek en hızlı çözümün, “hükümetin derhal istifa etmesi olduğunu” vurguladı.
Öztrak, Sözcü'ye yaptığı açıklamada, ekonominin geldiği noktayı futbol sahası benzetmesiyle açıkladı.
“AK Parti yönetimi ekonomiyi doksan metrelik sahayı 10 metreye indirerek yönetmeye çalışıyordu. Sahada sadece kendi takım oyuncuları vardı” ifadesini kullanan Öztrak, “Böyle bir durumda, bu oyunun devam edemeyeceği artık görülmüştür. Bu kadar kasarsanız, hem de bu kadar müdahale ederseniz ortaya çıkacak olan tablo budur.
Bu yandan AKP'nin Genel Başkanı'nın kerameti kendinden menkul faiz/ enflasyon/ kur teorileri, bir yandan damat ve danışmanların Londra piyasası üzerinden kuru yönetmeye çalışma çabaları… Sonucun maliyetini hep birlikte görüyoruz. Yönetememenin maliyetini şu anda görüyoruz” dedi.
Ekonominin “sürdürülebilir olanı yapmak” olduğunu kaydeden Öztrak, “Şu anda durum sürdürülebilir olmaktan çıkmıştır” dedi.
İş bu noktaya gelmeden önce hükümetin ‘güven veren bir programı süratle devreye sokması gerektiğini, atacağı adımları bir takvimle birlikte açıklayıp, bunları hızlıca atması gerektiğini’ ancak bunların hiçbirinin yapılamadığını vurgulayan Öztrak, şöyle konuştu;
“Geldiğimiz noktada böyle bir program için bile geç kalınmıştır. Eğer siz gerçekten ülkenin temel sorunlarını çözecek önlemleri devreye sokamıyorsanız, işi günlük bir takım önlemlerle götürmeye çalışırsanız, bu işin sonu böyle olur. Ne içeride, ne de dışarıda bu hükümete herhangi bir güven kalmamıştır. Hükümetin ekonomik krizi çözmek için atabileceği en hızlı adım derhal istifa etmektir. Başka türlü güven veremezler.”
İYİ Parti Ekonomi Politikaları Başkanı Cihan Paçacı, ekonomideki çöküşün temel sebebinin, Türkiye'deki yönetim sistemi değişikliği olduğunu belirterek, artık palyatif yöntemlerle ekonominin kurtarılmasının mümkün olmadığını, acilen sistem değişikliğine gidilmesi gerektiğini vurguladı.
Paçacı, Sözcü'ye yaptığı açıklamada ekonomideki ani çöküşü dört nedene bağladı;
1Yönetimde 2018 yılında yapılan sistem değişikliği ile demokrasi ve yargıdaki aşınma dünyada Türkiye'ye karşı olan güveni azalttı.
2Güven azalışıyla birlikte ekonomi yönetiminde liyakata dayalı atamalardan vazgeçildi.
3Ekonomi ile ilgisi zayıf olan yöneticilerin müdahalesi ve yanlış ekonomik kararlar sonucu Türkiye 2018'den bu yana ciddi bir krizin içine girdi.
4Tüm bunlar olurken, bir de israf sürekli arttı.
Paçacı, Türkiye'de parlamenter sistemin sona erdirilip, Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemine geçişle birlikte, Merkez Bankası, BDDK, TÜİK gibi bir takım kuruluşların siyasi amaçlar için kullanılmaya başlandığına dikkat çekerek, şöyle konuştu;
“Sonuçta şeffaflık kayboldu, ki ekonomide çok önemlidir. Açıklanan veri ve rakamlar gerçeği yansıtmayan ve güven duyulmayan bir noktaya geldi. Diğer taraftan israf da sürekli artmaya başladı. Enflasyonun sebebinin faiz olduğu gibi son derece yanlış bir anlayışla faiz oranları, kısa sürede ciddi şekilde, talimatlı, piyasa şartlarına uygun olmayan tarzda aşağı çekildi. Sonuçta 8.25'lik politika faizine karşı Merkez Bankası 8.9 enflasyon hedefi açıkladı. bu yaptıkları icraatinin kendi eliyle çürütülmesidir.
Eğer mevduat faizi ortalama yüzde 6'lara düşerse, politika faizi yüzde 8.25 olursa, gerçek enflasyon ise açıklananın çok üzerinde olursa, tasarruflar dolar olarak altın ve dövize gider. Neticede dolarizasyon doğdu, vatandaş emniyetli bir liman olarak gördüğü dövize yöneldi. Döviz mevduat hesabı 200 Milyar doları aştı.”
Hükümetin, zaten yanlış uygulanan politikalar nedeniyle oluşan kur artışını önlemek için Merkez Bankası ve kamu bankaları eliyle sürekli döviz satışına gittiğini, bunun da rezervleri erittiğini vurgulayan Cihan Paçacı, “Merkez Bankası ve kamu bankalarının bugün döviz rezervleri eksidedir. Böyle bir durumda elinizde döviz kurunu tutmak için ancak faiz mekanizmasını kullanmanız gerekir. Ancak faizi Sayın Cumhurbaşkanı’nın talimatıyla düşürdükleri için yeniden yükseltemiyorlar. Dolayısıyla kuru dengeleyecek bir mekanizma ellerinde kalmadı. Rezerv de olmadığı için bundan sonra kur artışını önleyebilmeleri pek mümkün değil.” diye konuştu.
Türkiye'de kamunun 96 milyarlık borcu nedeniyle, sırf kur farkından dolayı vatandaşa 115 milyar TL ek yük bindiğini de söyleyen Paçacı, şöyle konuştu;
“Eğer işi kökünden çözmek istiyorlarsa, sistemi değiştirmeleri lazım. Eğer bir ülkede yargı çalışmıyorsa, demokrasi konusunda çok ciddi problemler var ise, bu ülkeye yurt dışından ne sıcak para gelir, ne de yatırım gelir. Türkiye'nin döviz girdisine ihtiyacı var. Bugün bu ihtiyacı swapla dahi karşılayamaz durumdayız. Çünkü güven yok.
Dış politikadaki savrulmalar da bunu destekleyen unsurdur. Cari açık patladı. Bütçe açığı patladı. Döviz rezervimiz kalmadı.Ekonomi bu yanlış yönetim, bu yanlış anlayışla çok daha derin krize girecektir. Yıl başında 5.95 olan dolar kuru bugün 7.15. Sadece kamunun 96 milyarlık borcu nedeniyle, 115 milyar TL kur artışından dolayı vatandaşın üzerine yük bindi. Bunu ödeyecek olan yine vatandaştır”.
Paçacı, ekonominin geldiği durumu “Nereye baksanız elinizde kalıyor, iyi giden hiçbir şey yok” diye nitelendirerek, “bunu palyatif tedbirlerle değil, daha köklü, bilimsel verilere dayalı yapısal reformla çözmek gerekir.” dedi.
https://www.sozcu.com.tr/2020/ekonomi/muhalefettenhukumetesertekonomielestirisi5973192/