ODA TV Genel Yayın Yönetmeni Toygun Atilla, 2002 yılında suikaste kurban giden akademisyen Necip Hablemitoğlu cinayetiyle ilgili dikkat çeken bir yazı kalem aldı.
Ünlü elektronik markası Siemens'in rüşvet skandalı ile Hablemitoğlu cinayeti arasındaki bağlantı iddialarını yazan Toygun Atilla’nın Odatv’de yayınlanan yazısı şöyle:
"Dünya, Siemens'in rüşvet ağını didik didik etti, Türkiye seyretti." Vatan Gazetesi'nin 17 Aralık 2008'deki nüshasındaki başlığı buydu. Haber, Siemens’in faaliyet gösterdiği ülkelerin büyük bölümünde rüşvet verip ihale kazandığına dair iddiaların mahkemeye taşınmasını içeriyordu.
Skandala adı karışan ülkeler iddialarının üzerine gitti. Rüşvet listesindeki Yunanistan savcılarını devreye soktu, yöneticileri sorguladı. İsviçre, Çin, İsrail, Rusya, Norveç, Endonezya hatta Nijerya bile savcılarını harekete geçirip iddiaları araştırdı. Rüşvetle suçlanan Siemens sonunda baskılara dayanamadı ve hem Alman hem de ABD adaleti ile 1.6 milyar dolar ceza ödemeyi kabul ederek uzlaşma yoluna gitti.
Arjantin’de Siemens’in ofisleri, polis tarafından basıldı. Nijerya’da da Siemens ile soruşturma başlatıldı. İsviçre, İtalya, Yunanistan, Çin, Macaristan, İsrail, Rusya, Norveç ve Endonezya’da savcılar, rüşvet iddialarını araştırdı.
TÜRKİYE RÜŞVET İDDİALARINA GÖZÜNÜ KAPATTI
Wall Street Journal’de Siemens’te rüşvetleri dağıtan kişi Tonio Arcaini’nin Ankara’da bir bakanla ihale öncesi yemek yediğine dair iddialar haberleştirildi. Mavi Hat davası sanıklarından iş adamı Rubil Gökdemir, Siemens’in Ankara’da 57 milyon euro rüşvet dağıttığını iddia etti.
CUMHURİYET GAZETESİNDE ÇIKAN HABER
Tüm dünya rüşvet skandalı ile ilgili hukuki adımlar atarken Türkiye üç maymunu oynadı. Duymadı, konuşmadı, görmedi.
Geçtiğimiz haftalarda da TCDD'nin Yüksek Hızlı Tren seti ihalesinde rüşvet iddialarını Cumhuriyet'ten Barış Terkoğlu gündeme getirdi.
Siemens'in 60 milyon euroya kazandığı ihalede, 10 milyon euroluk rüşvet ihbarı konu edildi.
Kolin inşaat şirketi ise rüşvete aracılık ile suçlanıyordu.
İddiaları, TCDD yalanlandı, Kolin inşaat ise Siemens'in aldığı işle ilgilerinin olmadığını söyledi.
Rüşvet iddiaları saman alevi gibi parladı ve kısa sürede söndü.
İDDİANEMEDEKİ SİEMENS SKANDALI
Necip Hablemitoğlu cinayeti iddianamesinde en somut olarak ortaya koyulan olaylardan biri de 2003'de Genelkurmay Başkanlığının alt yapı kablolarının değişmesi ile ilgili ihaledeki rüşvet olayıydı.
Enver Altaylı'nın şoförü Nizamettin Afşar'ın anlattığı ihale süreci ve sonrasında Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'nın delillendirmesi ile 2003'teki Genelkurmay Başkanlığı ve Siemens şirketinin ihaledeki konumu netleşiyordu.
Şöyle ki,
Nizamettin Afşar, ihale sürecinde Siemens şirketinin Genelkurmay'dan randevu talebini Enver Altaylı'nın irtibatları sayesinde aldığını söyledi.
2003'de ihale sürecinin onaylanması ile birlikte 900 bin dolar para Nizamettin Afşar'ın İstanbul Florya'daki hesabına yatırıldı.
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'nın tespitine göre bu paranın 425 bin doları da Almanya'da yaşayan Serhat Ilıcak'ın adamı Osman Tuncer'in banka hesabına 12 Ağustos 2003'te yatırıldı.
Yani,
Siemens'in Genelkurmay Başkanlığı'nın 128 milyonluk ihaleyi almasına aracılık eden Serhat Ilıcak ve Enver Altaylı, bu işin karşılığında 900 bin dolarlık komisyonlarını da almışlardı.
Ankara Cumhuriyet Savcılığı'nın tespiti de bu yöndeydi.
CİNAYET PARASI VERESİYE Mİ
Beklediğim gibi oldu, Siemens'in Genelkurmay ihalesini alma süreci ile ilgili iddianamedeki somut tespitler, şirketin dünyadaki kirli rüşvet siciline rağmen Türkiye'de konu bile edilmedi.
Bu konuda yazılan birkaç haber ise bu paranın yani 900 bin doların Necip Hablemitoğlu cinayetine karışan şüphelilere dağıtıldığı yönündeki savcılığın iddiaları üzerine oldu.
Necip Hablemitoğlu 18 Aralık 2002 Aralık ayında öldürülmüştü.
Siemens'in Genelkurmay ihalesini almasına karşılık Enver Altaylı ve Serhat Ilıcak'a ödenen 900 bin dolar ise 12 Ağustos 2003'te hesaplarına yatmıştı.
Yani, Necip Hablemitoğlu cinayetinden 9 ay sonra...
Yani, Cinayet ödemesi tabiri caizse "veresiye" olarak ödenmişti.
CEVAPSIZ SORULAR
Cinayete karıştığı iddia edilen Özel Kuvvetler mensupları bu cinayeti "para" için mi işlemişti?
Hangi şüpheliye ne kadar para verilmişti?
Bunlar iddianameye göre henüz tespit edilebilmiş değil...
FETÖ elebaşı Fetullah Gülen ve örgütün ikinci adamı Mustafa Özcan bu para trafiğinde neden yoktu?
Şayet, Necip Hablemitoğlu, FETÖ ile ilgili kaleme aldığı Köstebek kitabı yahut Levent Göktaş'ın MİT müsteşarlığı isteği yüzünden öldürüldüyse, Enver Altaylı ve Serhat Ilıcak arasında iki eşit parçaya bölündüğü anlaşılan 900 bin dolar nasıl "cinayet" parası olmuştu. Gerçekten kafam karışık..."
Yeniçağ