Cumhuriyet Türkiye’sinin en önemli
sanayi kuruluşlarından olan Türkşeker’e ait şeker fabrikalarının
özeleştirilmesiyle ilgili tartışmalar sürerken Ziraat Mühendisleri Odası
(ZMO) son 15 yılda pancar tarımının adım adım nasıl yok edildiğini
açıkladı. Türkiye GDO’lu mısır kavramıyla 2000’li yılların başında tanıştı. NBŞ
olarak adlandırılan nişasta bazlı şekerin kaynağı olan mısır üretiminde
dünya devi olan ABD’li Cargill 2000 yılında Bursa Orhangazi’deki Mısır
İşleme Tesisini tüm tepkilere ve yargı kararlarına rağmen dönemin
iktidarının da desteğiyle hizmete açarak üretime başladı. 2001’de
çıkarılan Şeker Kanunu kapsamında kurulan Şeker Kurulu, şeker üreten
şirketlere kota uygulaması başlattı. Kotayla sınırlanan pancar üretimi, “dış kaynaklı”
tarım politikalarının da etkisiyle hızla düşmeye başladı. 2003 yılında
460 bin olan pancar eken çiftçi sayısı, 2016’da 105 bine geriledi.
2002’de 19 bin işçi ve memura iş kapısı olan şeker fabrikalarındaki
çalışan sayısı ise 2017’de 8 bine düştü. Zarar ettiği gerekçesiyle
satılacağı öne sürülen Türkşeker’e ait çalışır durumdaki fabrikalar, yalnızca 2016 yılında 58,6 milyon TL kâr elde etti. Günlerdir Türkiye’nin gündeminden düşmeyen şeker fabrikalarının
özelleştirilmesi kararına yönelik tepkiler sürerken Ziraat Mühendisleri
Odası (ZMO) pancar tarımının adım adım nasıl bitirildiğini gözler önüne
seren bir bildiri yayınladı. ZMO’DAN ‘ŞEKER FABRİKALARI HALKINDIR, SATILAMAZ’ ÇIKIŞI Ziraat Mühendisleri Odası 46. Dönem
Olağan Genel Kurulu, 1011 Mart tarihleri arasında Ankara’da
gerçekleştirildi. Ülke genelinden 27 şube, 53 il temsilciliği ve 349
delegenin katılımıyla gerçekleştirilen genel kurulun ardından, şeker
fabrikalarının özelleştirilmesine karşı bir bildiri yayınlandı.
Türkiye’de bulunan toplam 33 şeker fabrikasının 25’inin devlete ait
olduğu ve Türkiye Şeker Fabrikaları A.Ş. (Türkşeker) bünyesinde faaliyet
gösterdiği belirtilen bildiride, daha önce yapılmak istenen
özelleştirme girişimlerinin yargı kararlarıyla iptal edilmesine karşın,
bu fabrikalardan 14’ünün özelleştirilmek amacıyla Özelleştirme Yüksek
Kurulu’nca ihaleye çıkarıldığı kaydedildi. ‘2003’TE 460 BİN OLAN PANCAR ÜRETİCİSİ 2016’DA 105 BİNE GERİLEDİ’ 2001 yılında çıkarılan Şeker Kanunu çerçevesinde kurulan Şeker
Kurumu’nun şirketlere şeker üretim kotaları tahsis ettiğine dikkat
çekilen bildiride, şirketlerin de ihtiyaçları çerçevesinde sözleşmeli
üretimle çiftçilere taahhütleri karşılığında üretim yaptırdığı
belirtilerek, şöyle denildi: “Kotalar ve dış kaynaklı tarım politikaları, şeker pancarı üreten
çiftçimizi doğrudan etkilemiş ve 2003 yılında pancar eken çiftçi sayısı
460 binden 2016 yılında 105 bine gerilemiştir. Tarlalar boşalmış ve
tarım dışı amaçlı arazi kullanımları artmıştır. TÜRKİYE AB’NİN TOPLAMININ YARISI KADAR NBŞ ÜRETİYOR Şeker Kanunu ile yurt içi pancar şekeri üretimimizin yüzde 10’u
kadar mısırdan elde edilen nişasta bazlı şeker (NBŞ) kotası
belirlenmiştir. Bu kota 28 üye devlete sahip AB’de yüzde 5 ile
sınırlandırılmıştır. Diğer yandan Şeker Kanunu çerçevesinde NBŞ
üretiminde Bakanlar Kuruluna kotayı yüzde 50 artırma ve eksiltme yetkisi
verilmiştir. Bakanlar Kurulu bu yetkisini hemen her yıl yüzde 35
civarında NBŞ kotasını arttırma yönünde kullanmıştır. Bu çerçevede
Türkiye, AB’nin ürettiği NBŞ’in neredeyse yarısına yakın bir miktarı tek
başına üretmektedir. Piyasaya yüksek miktarda NBŞ girişi şeker
fabrikalarımızın üretim ve satışlarını olumsuz etkilemiştir. Türkşeker
2005 yılına kadar üretimini karlı bir şekilde sürdürürken 2006 yılında
zarar etmiş, 2009 yılından itibaren ise sürekli zarar eden bir kurum
haline gelmiştir. TÜRKŞEKER’E AİT FABRİKALARDA ADIM ADIM NBŞ YIKIMI Türkşeker fabrikalarının işleme kapasitelerini karşılayacak şeker
pancarı bulamamaları dört tanesinin hiç çalışamaması, diğerlerinin ise
düşük kapasiteyle çalışması nedeniyle sürekli zarar ediyor hale
gelmeleri personel istihdamını da önemli düzeyde etkilemiştir. 2001/2002
yılları döneminde fabrikalarda istihdam edilen memur ve işçi sayısı
yaklaşık 19 bin kişiden 2016/2017 yıllarında 8 bin kişiye gerileyerek
yaklaşık yüzde 60 azalmıştır.” ÇALIŞAN FABRİKALAR 2016’DA 58 MİLYON KAR ETTİ Türkşeker’in kamuoyuna açıklanan en son 2016 yılı faaliyet raporunda,
25 şeker fabrikasının 28,2 milyon TL, şeker enstitüsünün de 2,7 milyon
TL olmak üzere toplamda 31,9 milyon TL zarar ettiğinin belirtildiğine
vurgu yapılan ZMO’nun bildiride, “Bu zararda çalıştırılmayan
Ağrı, Alpullu, Çarşamba ve Susurluk fabrikalarının payı çok büyük olup,
toplam 90,5 milyon TL’dir. Çalıştırılmayan bu 4 fabrika hesabın dışında
tutulduğunda şeker enstitüsü dâhil 21 fabrikanın karı 103,3 milyon TL,
zararı ise 44,7 milyon TL’dir. Sonuçta, sadece çalışan fabrikalar ve
şeker enstitüsü üzerinden yapılan hesapta Türkşeker’e ait şeker
fabrikaları 2016 yılında 58,6 milyon TL kâr etmiştir. Diğer taraftan
ülkemizdeki şeker fabrikalarını kapattıracak ve bir sanayi kolunu
çökertecek kadar sıkıntı yaratan bir ürün olan şeker pancarı, hala havza
bazlı destekleme modelinde desteklenecek ürünler içerisinde yer
almamaktadır” denildi. TÜRKŞEKER’İN YÖNETİMİ ÖİB’NİN ELİNDE Bölgeler arası ekonomik dengelerin oluşmasına büyük katkı sağlayan
şeker fabrikalarının, üretime yönelik ulusal tarım politikasının tesis
edilmesiyle kârlı hale getirilmesinin önünde hiçbir engel bulunmadığının
altı çizilen bildiride, şu ifadelere yer verildi: “Türkşeker’in yönetim kurulunda, özelleştirme işleriyle ilgili
kamu kurumu olan Özelleştirme İdaresi Başkan ve Başkan Yardımcısı ile
üst düzey kamu yöneticileri yer almaktadır. Bu nedenle Türkşeker’e ait
fabrikalar bir yandan özelleştirilip diğer yandan Türkşekerin yönetim
kadrolarında özelleştirme işlemlerini yürütecek kurumun yönetici
kadrolarının bulunması ülkemiz kamu düzeninin içinde bulunduğu karmaşayı
gözler önüne sermektedir. ‘ŞEKER PANCARI HAYVANCILIK İÇİN DE BÜYÜK ÖNEM TAŞIYOR’ Şeker pancarı yalnız sanayi ham maddesi değil, aynı zamanda
hayvan için çok kıymetli gıda olan yaprak, baş ve posası ile bir yem
bitkisidir. Bu ürünün üretiminin gelişmesi, sorunları her geçen gün
artan hayvancılığımız için de büyük önem taşımaktadır. Bir dekar
pancardan 50 kg et veya 500 litre süt üretimini sağlayacak hayvan yemi
sağlanır. Şeker pancarı tarımı Gayri Safi Milli Hasıla’ya (GSMH) buğdaya
göre 6, ayçiçeğine göre 3,5 kat daha fazla katkı sağlar. Endüstri
bitkileri içinde sağladığı katma değer bakımından ikinci sırada
gelmektedir. Şeker pancarı bitkisi, münavebede kendinden sonraki bitkiye
verimli bir tarla bırakır. Şeker pancarı tarımı taşıma sektörü için
büyük bir pazar oluşturur. Tarımsal mekanizasyon, gübre ve tarım ilacı
sanayine pazar yaratır. Ekim nöbeti gerektirmesi nedeniyle tarımsal
yapının arzu edilen polikültür yapıya dönüşmesini teşvik eder.
Üreticiler arasında kooperatifleşmeyi teşvik etmiştir. PANCAR BİTKİSİ ORMANDAN DAHA FAZLA OKSİJEN SAĞLIYOR Şeker pancarı tarımı, aynı büyüklükteki bir ormana göre 3 kat
daha fazla oksijen sağlar. Bir dekar pancar tarlası 6 kişinin yıllık
oksijen ihtiyacını karşılayabilmektedir. Şeker pancarından elde edilen
melas, bazı kimya sanayi kolları ile özellikle alkol ve maya üretiminde
kullanılmaktadır. Pancar tarımı, alternatif ürünlerden buğdaya kıyasla
13, mısıra göre 8 ve ayçiçeğine kıyasla 5 kat daha fazla istihdam
yaratmaktadır. Bu özelliği ile nüfusun kırsal kesimde tutulmasına, göçün
yavaşlatılmasına ve bölgesel kalkınmışlık farklılıklarının
azaltılmasına en büyük katkıyı sağlayan ürünlerin başında gelmektedir.
Şeker pancarı ayrıca, biyoetanolün de en verimli hammaddelerinden
biridir.” TÜRKİYE’YE YILDA 3 MİLYAR DOLAR KATMADEĞER YARATIYOR Şeker pancarının ülke tarımının gelişmesinin ve modern tarım
tekniklerinin uygulanmasıyla tarım sanayinin ve kırsal kalkınmanın temel
direği olduğunun altı çizilen ZMO’nun bildirisinde, ayrıca şu görüşlere
fer verildi: “Dünyada olduğu gibi ülkemiz şartlarında da katma değeri en
yüksek ürünlerin başında gelmektedir. Yetiştirildiği alanlarda diğer
ürünlere göre dört kat daha fazla katma değer sağlar. Şeker pancarı ve
pancar şekeri sanayi ülkemizde yılda yaklaşık 3 milyar dolar katma değer
yaratmaktadır. ‘ÖZELLEŞTİRME HALKIN SAĞLIĞI İLE OYNANMASI ANLAMINA GELİYOR’ Asıl hedefi yalnız ülkemizin şeker gereksinimini karşılamak
değil, tarımı ve dolayısıyla çiftçiyi kalkındırmak olan Şeker
Fabrikalarının özelleştirilmek istenmesinin, pancar şekeri ile nişasta
bazlı şeker arasındaki tercihi gösteren bir politikanın yansıması olarak
görülmesi gerekmektedir. Şeker fabrikalarının özelleştirilmesi
halkımızın sağlığı ile oynanması anlamına gelmektedir. AB içinde 14 ülke
hiç, bir kısmı ise sadece gıda dışı sektörlere yönelik nişasta bazlı
şeker üretmektedir. TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası 46. Olağan Genel
Kurulu olarak, şeker fabrikalarının özelleştirilmesinden vazgeçilmesini,
şeker pancarı tarımının desteklenmesi talebimizi kamuoyu ile paylaşıyor
ve Ziraat Mühendisleri Odası olarak bu sürecin takipçisi olacağımızı
ifade ediyoruz.” Yusuf Yavuz https://odatv.com/pancaruretimiadimadimboylecokertildi16031842.html