Milletin hayat pahalılığından dolayı kendilerine söylenmesinden, zamların sorumlusu olarak görülmekten rahatsız olan pazarcı esnafı, “Vatandaş haklı, fiyatlar çok yüksek. Ama sorumlusu biz değiliz” diyor.
Uzun süredir pazar alışverişine gitmiyorum, eşim yapıyor. Son dönemde torbalarla eve her dönüşünde, “Fiyatlar almış başını gitmiş. Birkaç hafta önce 200250 liraya aldıklarımı şimdi 600 liraya ancak alabiliyorum” diyor. “En iyisi yerinde görmek” deyip pazarın yolunu tuttum.
Saygı Öztürk, pazar torbalarını 630 liraya doldurdu.
Sözcü'de yer alan habere göre, vatandaşın daha çok kendilerine söylenmelerinden, pahalılığın sorumlusu gibi gösterilmelerinden pazarcı esnafı rahatsız. Gelen önce etikete bakıyor. Artık fiyatları yazmaya utandıkları için olsa gerek, hep yarım kilo ürünün fiyatını yazıyorlar. Pazarcı esnafından Eftal kardeşimi yıllardır tanırım. “Fiyatlar çok yüksek. Ama unutmayalım, bugün 2530 lira olan bazı ürünleri kısa süre öncesine kadar 5 liraya10 liraya satan da yine bizdik. Yani pahalılığın sorumlusu biz değiliz” diyor.
Yeşillik satan Kadir, “Bir gün önce içinde 6 adet kıvırcık bulunan kasayı komisyoncudan 70 liraya aldım. Ertesi gün almaya gittiğimde aynı kıvırcık bu kez 90 liraya çıkmış. Bir gün önce parasını ödememiş olsam, 20 lira fazla ödeyecektim” diye söze girdi.
Öztürk'e dert yanan esnaf, “Böyle bir şey görmedik” dedi.
Serkan'ı da neredeyse 20 yıldır tanırım. O, soğanpatates satar. “Abi, vallahi şimdiye kadar ben böyle bir durum görmedim. Halimiz hal değil. Fiyat söylemeye utanır olduk” diyor.
Karım her pazar dönüşü, “Bu hafta 300, bir sonraki hafta 400, sonra 500 lira” derken haklıymış… Ben aynı sebze ve meyve için 630 lira ödedim.