İstanbul Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Tufan Tükek “Şu anda sadece bazı üniversite hastaneleri ile özel hastanelerde kit var. Henüz her yerde yapılmıyor. Bizim yaptığımız 300 test içerisinde sadece 4 hastada antikor saptayabildik. Herkese yapılması çok gerçekçi değil. Hasta seçimi çok önemli.
Ayrıca parasıyla yaptıracak kişilerin test kitlerini iyi sorgulaması gerekiyor. Çünkü ilk nesil kitlerin güvenirlik oranı çok düşük. Verdikleri para boşa gidebilir.” dedi.
Sağlık Bakanlığı’nın toplumsal bağışıklığı belirlemek amacıyla uygulanmasına başlanacağını duyurduğu Covid19 hızlı tanı testleri henüz kamu hastanelerinde yapılmaya başlanmadı. Şimdilik sadece bazı üniversite hastaneleri ile özel hastanelerde yapılabiliyor.
Özel hastanelerde 400500 TL gibi fiyat karşılığı yapılan Kovid antikor testleri konusunda İstanbul Üniversitesi İstanbul Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Tufan Tükek, önemli uyarılarda bulundu.
Tükek, “Aslında antikor testleri, corona virüsü ile birlikte hayatımıza girdi. Pandeminin ilk zamanlarında hızlı antikor tanı kitleri adı altında oldukça yüksek miktarlarda hastanelere dağıtıldı.
Bize de o zamanlar 300 kadar kit gelmişti hatta. Ancak daha sonra hem Sağlık Bakanlığı’nın hem de bizim yapmış olduğumuz değerlendirmelerde, PCR testi pozitif olanlarda bile bu kitlerin negatif sonuç verdiği görülünce, bu kitlerin tanıdaki doğruluk payının çok da düşük olduğu anlaşıldı ve bunların kullanılmaması kararı alındı.
Sonraki süreçte, 3 ay 4 aylık bir süre içerisinde dünyada da birçok çalışma yapan şirket vardı bu antikor testleri konusunda. Oldukça geliştirildi ve yeni nesil kitler artık yüzde 100’e yakın doğruluk payı ile sonuç veriyor.
Duyarlılığı daha yüksek. Bu nedenle bu testi yaptırmak isteyenlerin testi yapan kurumun kitlerini sorgulaması gerekiyor. Şayet eski nesil kitlerden kullanılıyorsa çok da güvenli değil” dedi.
“ENFEKSİYONLARDA İKİ TÜR ANTİKORA BAKIYORUZ”
Bu testlerle Kovid geçiren kişilerin kanında birikmiş olan antikorların tespit edildiğini anlatan Prof. Dr. Tükek, “Herhangi bir enfeksiyon durumunda kanda baktığımız antikorlar genellikle iki ya da üç tür oluyor. En çok immünoglobulin M (IgM) ve İmmünoglobulin G (IgG) bakıyoruz.
İmmünoglobulin M yani IgM, hastalık sırasında, yani kişinin hastalığı geçirdiği anda ortaya çıkar. Kısa dönemde var olan ve hastalık bir miktar iyileştikten sonra kaybolur. Akut dönem dediğimiz evrede oluşan IgM, enfeksiyona maruz kalınan ilk 34 günde oluşmaya başlar; 5. günde pik yapar ve tespit edilir. Yani bir kişinin 5. gün IgM’si pozitif ise o kişi halen hastalığı geçiriyor demektir.
İkinci haftadan sonra IgM azalır, IgG artmaya başlar. IgG ise daha uzun süreli bağışıklık sağlayabilen bir antikordur. Bir kişide enfeksiyona özgü IgG bulunması, o hastalığı geçirmiş ve üzerinden en az iki hafta geçmiş olduğu anlamına gelir.” diye konuştu.
“İLK SONUÇLARIMIZA GÖRE TOPLUMSAL BAĞIŞIKLIĞIMIZ ÇOK DÜŞÜK”
Hızlı antikor testleri ile Kovid’e özgü IgG antikoruna bakıldığına işaret eden Prof. Dr. Tufan Tükek, bu sayede Covid’i farkında olmadan bir şekilde atlatmış kişileri tespit etmeye çalıştıklarını ve normalleşmeye geçen bir Türkiye’de aslında normalleşmeye geçmenin en güzel yollarından bir tanesinin de toplumdaki hasta sayısını belirlemek olduğunu vurguladı. Prof. Dr. Tükek, şöyle devam etti:
“Bunun da en güzel yöntemi bu antikor testleridir. Doğru, kolay uygulanabilen ve ucuz olan antikor testlerdir. Biz yeni nesil kitlerle geçtiğimiz hafta bu testleri yapmaya başladık. Şu anda da hala devam ediyoruz. Örneklem büyüklüğü arttıkça daha sağlıklı veriler elde edeceğiz.
Biz bu pandemiyle mücadele ederken asemptomatik hastaların çokluğunu göz önüne alarak toplumsal bağışıklık dediğimiz, yani toplumda hiç semptom göstermeden Covid geçirmiş hastaların sayısının çok olduğunu düşünüyorduk açıkçası. Ancak bu bir haftada 300’ün üzerinde test yaptık ve bunların sadece 4’ünde pozitiflik çıktı. Yani bu kişiler daha önce Covid açısından hiç tanı yapılmamış ve hastalığı geçirdiğinin farkında olmayan kişilerdi. Bu da yüzde 1,5 anlamına geliyor.
Bir tane hastamızda da daha evvel PCR’ı pozitif olduğu halde antikor testi negatif sonuç verdi. Bizim bir hemşiremizdi. Bu da aklımıza şu soruyu getirdi. Bu arkadaşımız 23 ay önce geçirmiş hastalığı. Acaba bu 3 ay içerisinde antikorlar tespit edilemeyecek kadar azaldı mı yani hastalığa bağışıklığı mı bitti, yoksa test metodolojisinden kaynaklanan bir hata mı oldu? Tabii bunu bir iki vaka ile söyleyemeyiz. Zamanla test sayısı arttıkça daha net anlayabileceğiz.”
“HERKESE YAPILMASI ÇOK GEREKSİZ”
İstanbul Tıp Fakültesi’nde bu amaçla Kovid İzlem Polikliniği kurduklarını anlatan Prof. Dr. Tufan Tükek, bunun da ilerisi için çok iyi veriler sağlayacağını anlatarak sözlerini şöyle noktaladı:
“İzlem Polikliniği’nde bir yıl boyunca takip ettiğimiz hastalardaki antikor düzeylerini de tespit etmiş olacağız. Eğer belli seviyeler üzerinde seyrederse ve bu kişiler de bu süre içerisinde tekrar enfeksiyon bulgusu göstermezse, gerçekten bu kişiler hastalığa karşı bağışıklık kazanmış kabul edilecek.
Örneğin 5 bin kişi izlediğinizde bunların yüzde kaçı bu şekilde hastalanmayacaklar, bunun da önemi çok büyük. Bunların hepsi aslında aşılama ile ilgili çalışmalara da ışık tutacak. Çünkü aşı çalışmalarında da hastalığa karşı kalıcı bir bağışıklık geliştirilmesinin yolları aranıyor.
Elimizde şu anda 1000’e yakın testimiz var. ancak herkese yapılması uygun değil. Polikliniğimizde takip ettiğimiz belli hastalarda bu testler yapılacak. İleride daha büyük verilerle de sonuçları konuşacağız. Sonuçta bu testlerin belli bir maliyeti var. Şu anda bizim ilk uygulamanızda gördüğümüz gibi çok düşük oranlarda pozitiflik saptandığı için zaten herkese yapmaya da gerek yok.
Sağlık Bakanlığı’nın da bu testlerin gereksiz yapılmasını önlemek adına belki bir tedbiri olabilir. Tabii insanlarımızı da anlıyoruz, herkes acaba geçirdim mi diye merak ediyor. Ama şunu söyleyebilirim, nüfusun çok az bir kısmı bunu asemptomatik olarak geçirdi ve kandaki bağışıklık oranı 100 test yapsanız ancak bir ya da ikisinde pozitif bulunabilir gibi görünüyor. Onun da hiçbir anlamı yok. Dolayısıyla insanların yüksek maliyetler ödemesine gerek yok.
Ama normalleşmenin daha da artacağı bir dönemde, belli kişilere yapılabilir. Biz mesela normalleşme sürecinde ameliyat olacak hastalarda bu testleri kullanmayı düşünüyoruz. Ya da örneğin toplumsal sosyal alanlara karışması şart olan kişiler, veya ciddi bir hastalık geçmişi olan risk grubu kişiler olabilir.
Toplumdaki bağışıklık oranının gerçekten ortaya çıkarılması, bundan sonraki normalleşme sürecine de büyük katkı sağlayacak. Uçağa binerken, birtakım aktivitelere katılırken bu testlerden negatif ya da pozitiflik alanlar, çok daha rahat ayırt edilebilecek.” DHA
https://www.sozcu.com.tr/2020/saglik/profdrtukekcovidantikortestlerininhepsiguvenilirdegil5853300/