Yeniçağ yazarı Murat Ağırel dünkü köşe yazısında, önemli bir iddia ortaya attı. Ağırel, "Sayıştay raporunda PTT bünyesinde örgütlü bir suç işlendiği aktarılmış, kurum 2019 yılını yaklaşık 1,2 milyar dönem zararıyla kapatmış" diye yazdı.
Ağırel yazısında, "AKP'nin son dönemde devlet kurumlarıyla birlikte neden çöküşe uğradığına dair önemli bir bilgiye ulaştım. Üstelik bu bilgi Sayıştay raporunda yer alıyor. Konu şu: PTT, 2019 yılını yaklaşık 1,2 milyar dönem zararıyla kapatmış, dolayısıyla dönem başında yaklaşık 2.75 milyarlık özkaynaklarının neredeyse yarısını, yüzde 43.5'ini kaybetmiş. Bu inanılmaz bir rakam. Bağımsız denetime tabi olan kurum doğru düzgün mali tablosu oluşturulamadığı için de incelenememiş. Raporda PTT bünyesinde örgütlü bir suç işlendiği aktarılmış." ifadesini kullandı.
Ağırel yazısında şunları kaydetti:
Bunları madde madde yazayım:
" Önce kurumda bulunan posta çeki hesabında yaklaşık 22 milyon TL'lik mahiyeti belli olmayan bir tutarın bulunduğu anlaşılmış.
234 müşterinin 471 adet kart ve buna bağlı 467 hesaba mükerrer para transferi yapılmış olmasından dolayı 1 milyon 975 bin TL idare parasının, muhtelif müşterilerin kullanımında kalmış olduğunun belirlenmiş. Olayla ilgili müfettiş incelemesi başlatılmış.
Müfettişin hazırladığı soruşturma raporunda, bu işlemlerden dolayı 21 kişinin bilinçli, 43 kişinin örgütlü olarak suiistimal yaparak idare parasının mal edinip haksız kazanç sağladıkları ortaya çıkarılmış. Toplam 64 kişi tarafından gerçekleştirilen bu tutarın 3,6 milyon TL olduğu belirtilmiş.
Yasal işlemler başlatılmasına rağmen bu konu kapsamında alacaklar için herhangi bir şey yapılmamış.
Şirket çok uzun yıllardan beri posta çeki hesabında oluşan mutabakatsızlığı (bu tutarların döviz tutarı olduğu ve yılsonu için son gün rakamları ile yeniden değerleme yapılması ve karşılığının ilgili hesapta yer alması gerektiği halde) başka hesabı kullanarak kapatma yoluna gitmiş. Yani göstermelik yama yapmış.
Bu da muhasebe kayıtlarının güvenli olmadığı gerçeğini ortaya çıkarmıştır. Üstelik yaklaşık 22 milyon TL'lik paraya da ne olduğu halen belirlenememiş.
Bir diğer olayda PTT ile PTT Bilgi Teknolojileri A.Ş. arasında imzalanan sözleşme sonucunda 2 milyar evrakın taranması işi gerçekleştirilmek için harekete geçilmiş. Hemen ardından iş taşerona verilmiş. 5 yıl boyunca yılda 400 milyon evrakın işleme alınacağı taahhüt edilmiş. Fakat şirket tarafından taşerona 100 milyon adet evrakın fazladan taahhüt edildiği görülmüş.
PTT tarafından herhangi bir yıl için 300 milyon adet evrakın işleme alınması gerektiği şirkete bildirildiği takdirde şirket taramadığı 100 milyon evrakın ücretini alt yüklenicilere ödemek zorunda kalmış.
PTT'nin şirketiyle PTT arasında imzalanan sözleşme gereğince şirketin hak edeceği tazminat 3 milyon Dolar iken, alt yüklenicilerle yaptığı sözleşmelerde bu tutarın toplamının 6 milyon Dolar olduğu görülmüş.
PTT ile sözleşme akdedildiği gün yeterli rekabet ortamının oluşmamasına rağmen, piyasa araştırması yapılmadan ve yüklenicileri teklifleri arasındaki yüksek farkların nedenleri araştırılmadan sözleşme yapılmış.
Söz konusu baz hesaba göre şirket tarafından yükleniciye 5 yıl boyunca taahhüt edilen asgari ödeme KDV hariç 121 milyon 800 bin TL ödeme planlanmış.
Yani bu kadar tespitin ardından anlatmak istediğim şey şu… Görüyorsunuz Türkiye'nin en köklü kurumları bile ne halde."