Home
03 Haziran 2022 ( 20 izlenme )
Reklamlar

SADAT’çılar, Kılıçdaroğlu’nun baskınından sonra ‘seçimde kaos senaryolarını’ konuşmuş


SADAT kurucularından Gürcan Onat, kişisel internet sitesinde kaleme aldığı yazıda, seçim sürecinde yaşanacak olası bir kaos durumundan Millet İttifakı’nı sorumlu tutacak bir senaryoyu gündeme getirdi.

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, iki hafta önce SADAT'ın (Uluslararası Savunma Danışmanlık İnşaat Sanayi ve Ticaret A.Ş.) önüne gitti.

Seçim güvenliği konusunda SADAT'ın olabilecek hamleleriyle ilgili uyarılarda bulunan CHP lideri Kılıçdaroğlu, buna izin vermeyeceklerini dile getirdi.

SADAT merkezi kapısı önünde konuşan Kemal Kılıçdaroğlu, şunları söyledi:

"Türkiye asla paramiliter kuruluşlara, kurumlara teslim edilmeyecektir. Seçim güvenliği önemlidir. Şu anda önünde bulunduğumuz SADAT bir paramiliter kuruluştur. Ve düne kadar Erdoğan'ın danışmanlığını yapıyordu bunlar. Bu kuruluşun hedefleri arasında gayri nizami harp eğitimi var."

CHP Lideri Kılıçdaroğlu’nun SADAT çıkışının ardından, Adaleti Savunanlar Stratejik Araştırmalar Merkezi Derneği'nin (ASSAM) Genel Başkan Yardımcısı ve SADAT kurucusu Gürcan Onat kişisel internet sitesinde bir yazı kaleme aldı.

“BU YOL ÇIKMAZ SOKAK”

Gürcan Onat, “Bu yol çıkmaz sokak, Kılıçdaroğlu” başlıklı yazısında, CHP Lideri Kılıçdaroğlu’nun SADAT merkezine gitmesini eleştirdi. Kurucusu Adnan Tanrıverdi’nin Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bir süre danışmanlığını yapmasını görmezden gelen Onat, SADAT, ASSAM ve ASDER’in siyasetten bağımsız kurumlar olduğunu öne sürdü.

Paramiliter yapılarını seçim güvenliğine olası tehditlerinin tartışıldığı süreçte, yazısında, ASDER yöneticilerinden birinin değerlendirmesi olarak bir kaos senaryosunu gündeme getiren Onat, yaratılacak kaosun mimarları olarak da ‘seçimi kaybeden Millet İttifakı’ bileşenlerini gösterdi.

KAOS PLANININ İSMİ DE KONULMUŞ: SAHTE BAYRAK OPERASYONU

Onat, yazısının ilgili bölümünde şu iddiaları dile getirdi:
“2023 seçimlerinin Cumhur ittifakı tarafından kazanılması durumunda; seçimin meşruiyetini tartışılır hale getirmek, ülkede bir iktidar boşluğu oluşturarak, kaos çıkarmak şeklinde kurgulanan uluslararası bir senaryonun icra edildiği, bu plan dahilinde gerçekleştirilecek provokasyonların üzerine yıkılacağı bir adresin inşa edilme gayretleri olarak da değerlendirilebilir mi? Neden olmasın!

ASDER bünyesinde birçok üyemiz tarafından da dillendirilen bu düşünceyi; bir üyemiz de Sahte Bayrak Operasyonu olarak adlandırmıştır, şöyle ki: “2023 seçimleri ile ilgili her kargaşada kullanmak üzere diktikleri bu sahte bayrak ile bir adres inşa ediyorlar. Sahte bayrağın işaret ettiği adres, hiç ilgisi olmadığı halde plana dahil edilir. Yani olaylarla ilişkili gibi gösterilir.

Sahte bayrak, iç muhalefetin lideri eliyle dikilir ki muhalif kitle böyle ele geçirilir. Bu operasyonu yapanlar bizzat kendi tetikçileri ile gerçekleştirdikleri olayları önceden diktikleri sahte bayrak ile kamuoyuna dikte ettikleri adres zihinlerde olayların tek müsebbibi olarak algılanacaktır. Oluşacak bu algı üzerinden kaos planlarlar. Seçim sürecine girilen bu dönemde, ortada bu neviden bir sahte bayrak operasyonu gerçekleştirildiğini görmek gerekiyor, kanaatindeyim.” Diyor. Hiç de yabana atılacak düşünceler olduğunu sanmıyorum.”

MİLLET İTTİFAKI’NDAKİ PARTİLERİ TERÖRLE VE AJANLIKLA KİM SUÇLADI?

Seçim sürecinde yaşanabilecek olası kaosların sorumluluğunu şimdiden muhalefet partilerine yıkma senaryolarına “Neden olmasın?” yorumu yapan Onat’ın yazısında gündeme getirdiği bir diğer konu ise Cumhur ve Millet İttifakı arasında farklı tercihler yapan milliyetçi – muhafazakar partiler oldu. İsim vermeden ASDER üyeleri arasında bu ‘bölünmüşlüğün’ de konuşulduğunu aktaran Onat, şu ifadeleri kullandı:

“ASDER Üyesi bir başka arkadaşımız; İyi parti, Deva Partisi, Gelecek Partisi, Saadet Partisini terörle, ajanlıkla suçlama propagandalarının, aslında kasıtlı yapıldığını, bir tahmin olarak dillendirmiştir. Şöyle ki: “Tabanda önemli farklılıkların olmadığı %6570 milliyetçi muhafazakâr kesimi kesinlikle ayrıştırmamak gerekir. Bu söylemleri terk etmek gerekir. Hatta HDP tabanındaki muhafazakâr, ancak ırkçılıktan etkilenmiş kesimin varlığını da biliyoruz. CHP’nin dahi içinden mevcut halden rahatsız olan dine uzak ulusalcı kesimin varlığını da biliyoruz.” Diyerek, “CHP’nin ve HDP’nin mevcut tepe yönetiminin gerçek yapısının deşifre edilmesi gerekir.” Şeklinde, tespitini yapmıştır.”

Onat yazısında İYİ Parti, DEVA, Gelecek Partisi ve Saadet Partisi’nin kimler tarafından terörle ajanlıkla suçlandığına ilişkin bir açıklama yapmazken, CHP ve HDP tepe yönetimlerini hedef tahtasına koydu.

SOYLU’NUN İDDİALARI DA YAZIDA

Yazısının devamında SADAT, ASDER ve ASSAM’ı siyasetten bağımsız bir kurum olarak gösterme çabalarını sürdüren Onat, Kılıçdaroğlu’nun paramiliter yapılara ilişkin dosyaları gündeme getirmesine tepki gösterdi. Dosyaların Kılıçdaroğlu’na hangi kaynaklardan geldiğini soran Onat’ın, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun ‘yabancı elçiler ve ajanlarla görüşme’ iddialarını da yazısına taşıması dikkat çekti.

HARP OKULU MÜLAKATLARINA KATILMIŞTI

Gürcan Onat, Harp Okulu mülakatlarında 3 yıl süreyle görev yapmıştı.
Harp Okulu mülakatlarında görev aldığını Odatv’ye açıklayan Gürcan Onat şunları anlatmıştı:
“Mülakatlar 2020 yılının sonun kadardı. 15 Temmuz kalkışmasından sonra emekli subaylar çağırıldı. Bu uygulama 2020 yılına kadardı, üç yıl görev yaptım. 2021’de eskiye dönüş yapıldı. Milli Savunma Bakanlığı kendi bünyesinden oluşturduğu ekiple mülakatları yapıyor.”

Gerçek Gündem

Önerilen Videolar

Reklamlar

Bunlar da İlginizi Çekebilir

Almanya gaz konusunda yeni adımlara hazırlanıyor İzmirlilere Yüzde 15 Oranında Su Zammı Geliyor TİP'ten hükümete asgari ücret uyarısı: "Ara zam gelmezse sokağa ineriz" Türkiye’deki seçim gerilimi Almanya’ya sıçradı: 3 yaralı