AKP’li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın damadı Berat Albayrak’ın Hazine ve Maliye Bakanı olduğu dönemde döviz kurlarındaki hızlı yükselişi dengelemek ve kuru belli bir seviyede tutmak amacıyla kamu bankaları üzerinden 128 milyar dolar satıldığına dair iddialar gündeme gelmişti.
Halkın Kurtuluş Partisi (HKP), Merkez Bankası'nın kime, ne kadar ve hangi kurdan satıldığı bilinmeyen 128 milyar dolarlık rezerv satışının araştırılması için konuyu yargıya taşımıştı. HKP avukatları; Erdoğan, eski Hazine ve Maliye Bakanları Berat Albayrak ve Lütfi Elvan, eski Merkez Bankası Başkanları Murat Uysal ve Naci Ağbal’ın ‘görevi kötüye kullanma’ ve ‘irtikâp’ suçlarını işlediklerini belirterek 31 Mart 2021’de Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'na suç duyurusunda bulunmuştu.
HKP’nin suç duyurusunu işleme alan Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, yaptığı inceleme sonucunda eski Merkez Bankası Başkanları Murat Uysal ve Naci Ağbal hakkında “Soruşturma yapılmasına yer olmadığına” dair karar verdi. Başsavcılık, Murat Uysal ve Naci Ağbal hakkında soruşturma ve kovuşturma yapılması için, “Cumhurbaşkanı’nın Cumhuriyet Başsavcılığı'na yazılı başvuruda bulunması şartına bağlı” olduğunu iddia etti.
İşte o karar:
HKP Genel Sekreter Yardımcısı Av. Sait Kıran, CHP Grup Başkanvekili ve İstanbul Milletvekili Engin Altay, Memleket Partisi Genel Başkan Vekili Prof. Dr. Gaye Usluer, DEVA Partisi Ekonomi ve Finans Politikaları Başkanı İbrahim Çanakçı, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'nın kararını Cumhuriyet’e değerlendirdi.
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'na, ilgili kişiler hakkında suç duyurusunda bulunduklarını anımsatan HKP Genel Sekreter Yardımcısı Av. Sait Kıran, “Başsavcılık, Murat Uysal ve Naci Ağbal hakkında, Tayyip Erdoğan’ın başvurusu olmadığı gerekçesiyle soruşturmaya yer olmadığına dair karar verdi. Takdir edeceğiniz gibi baş şüpheli konumunda şikâyette bulunduğumuz bir şahsın, kendisinin de içinde bulunduğu işlem hakkında başvuruda bulunması hayatın olağan akışına aykırıdır, bu karar hukuki değildir” dedi.
Kıran, açıklamasının devamında şu ifadelere yer verdi:
“Savcılığın dayanak gösterdiği Merkez Bankası'ndaki ilgili değişiklik 2008 yılında mevcut iktidar tarafından hayata geçirildi. Yani minareyi çalmadan önce kılıfını da uydurdular. AKP’giller Meclis'teki çoğunluklarına dayanarak sözde kanun yapmaktalar fakat bunların hiçbirisi hukuk kurallarına, halkımızın ve ülkemizin çıkarlarına uygun değil. Tamamen kendi vurgun, talan, soygun düzenlerini devam ettirmek için yapılmış sözde kanunlardır. Merkez Bankası'nda önce 128 milyar dolar buhar oldu ardından 20 Aralık 2021’de ise 7 milyar dolar buhar oldu. Bu vurgunlarda dönen paralar 84 milyon insanımızın alın teridir, geleceğidir, ekmeğidir. 84 milyon insanımızın alın terinin, geleceğinin, ekmeğinin bir avuç parababasının kasasına akıtılmasıdır. Halkın Kurtuluş Partisi olarak buna karşı mücadele etmeye devam edeceğiz.”
Türkiye’nin bugün ağır bir ekonomik krizden geçtiğini belirten CHP Grup Başkanvekili ve İstanbul Milletvekili Engin Altay, “Yurttaşlarımız fahiş fiyat artışları ve enflasyonun altında, evine ekmek götürmekte zorlanıyor. Asgari ücret açlık sınırının altında. Döviz kuru artıyor, borçlar artıyor, faiz artıyor, enflasyon artıyor. Perşembenin gelişi çarşambadan bellidir. Ucube tek adam rejiminin nelere yol açabileceğini öngörmüştük ve hepsi birer birer yaşanıyor. Keyfi yönetim anlayışı beraberinde yolsuzlukları, israfı, hortumları getirdi” diye konuştu.
128 milyar dolara ilişkin, iki yıldır sorularına iktidardan yanıt alamadıklarını hatırlatan Altay, “Tek adam rejimi; hukuksuzluğun, denetimsizliğin yol açtığı faturayı ödeyebilmek için Merkez Bankası'nın rezervlerine göz dikti ve kendi siyasi ömrünü uzatabilmek için Merkez Bankası'ndaki 128 milyar dolarlık rezervi, milletimizin onlarca yılda oluşturduğu birikimlerini, kamu bankaları üzerinden sattı. Bugün yaşanan krizin, yoksulluğun fitili Merkez Bankası'nda yakılmıştır. İki yıldır soruyoruz ancak bir yanıt alamadık! 128 milyar dolar kime satıldı, kaç TL’den satıldı? Bugünkü kurla paralarını ikiye, üçe katlayanlar kim? Milletin birikimlerinin, birilerinin siyasi hedefleri için iç edilmesinde Merkez Bankası yöneticilerinin sorumluluğu açıktır” ifadelerine yer verdi.
Altay, açıklamasının devamında şu ifadeleri kullandı:
"TBMM’de 128 milyar dolar için araştırma komisyonu kurulmasını birkaç kez istedik, reddettiler. Yargıya yapılan başvurular da geri çevriliyor. Yargı cumhurbaşkanına tanınan yetkileri gerekçe göstererek, adım atmak istemiyor. Bugün için TBMM’de parmak çoğunluğu, yargıda da iktidar baskısı; gerçeklerin ortaya çıkmasını engelliyor gibi görünse de bana göre sadece geciktiriyor. Çünkü gerçekler bir gün mutlaka ortaya çıkar ve çıkacaktır. Seçimler aynı zamanda; 128 milyar doları iç ederek, milleti perişan edenlerin, bunun bedelini ödemelerinin de yolunu açacaktır. Eğer yargı milletin hakkını, hukukunu korumuyorsa, millet bunun gereğini yapacaktır."
Memleket Partisi Genel Başkan Vekili Prof. Dr. Gaye Usluer, AKP iktidarının ‘faiz sebep, enflasyon sonuç’ diyerek başlattığı sürecin yanlış olduğunu ve yeni yanlışlarla devam ettiğini belirtti.
Gaye Usluer, şu şekilde konuştu:
"Merkez Bankası'nın kur korumalı mevduata (KKM) ilişkin yeni düzenlemesine göre; 15 Nisan’a kadar döviz mevduatlarının yüzde 10’unu KKM’ye dönüştüren bankalara teşvik, dönüştüremeyenlere ceza uygulaması başlayacağı açıklandı. Hatırlayalım, aralık ayı sonunda KKM uygulamasına geçildiğinde, fakirden alıp zengine vererek ekonominin düze çıkarılamayacağını, kur kontrolünün de sağlanamayacağını söylemiştik. Beklenilen düzeyde KKM gerçekleşmeyince, bu defa da bankalar tehdit edilerek yaptırıma geçtiler. Ekonomi biliminde yeri olmayan uygulamalarla, ekonomik buhranı yönetmeye çalışıyorlar. Esasen sorun bilmemekte. Bakınız 3 ay içinde KKM sistemi nedeniyle devletin kesesinden ödenen faiz yüzde 17.75. Yıllık yüzde 92. Kimin parasıyla? Hepimizin cebinden çıkan vergilerle. Zengini daha zengin ederek ekonomiyi düzeltmeye çalışıyorlar. İstedikleri hedefe ulaşamayınca, yani dövizden Türk Lirası'na geçiş sınırlı olunca, bu defa da diğer bankalara baskı oluşturma kararı aldılar. Bu kararın sonuçları nereye uzanacak, süreçte göreceğiz. Öncelikle bu uygulama ile banka genel müdürlüklerinin üzerinde oluşturulan baskı, genel müdürlerin de şube çalışanları üzerinde baskı uygulamasına neden olacak. Erken dönemde ise yük yine yurttaşlara, kredi maliyetlerinde artış şeklinde yansıyabilecek. Sorunun nedeni olanların, çözümün sahibi olamayacakları açıkça belli. Ne yazık ki acı reçete vatandaşlarımıza yüklenecek."
“Kamuoyunun ‘128 milyar dolar nerede’ diye bildiği Merkez Bankası'nın şeffaf olmayan bir biçimde dolambaçlı yollarla döviz rezervlerini satması Türkiye finansal tarihinin en büyük skandalıdır. Arka kapı satışlarına, geçen yılın aralık ayında tekrar başlanmış ve rezerv verileri bunun halen sürdüğünü ortaya koymaktadır” diyen DEVA Partisi Ekonomi ve Finans Politikaları Başkanı İbrahim Çanakçı, “Dolayısıyla satışların tutarı 128 milyar doların çok üzerindedir. Bu satışların Merkez Bankası ve Hazine Müsteşarlığı (daha sonra Hazine ve Maliye Bakanlığı) kanunlarının lafzına ve ruhuna uygunluğu ciddi biçimde sorunludur. Satışların kime, hangi kurdan ve ne tutarda yapıldığına dair şeffaf ve açık bilgi yoktur. Bugün döviz kurlarının geldiği seviye dikkate alındığında bu örtülü satışlardan kamunun çok ciddi bir kaybı olduğu açıktır” değerlendirmesinde bulundu.
Çanakçı açıklamasının devamında şunları kaydetti:
"Deva Partisi olarak bu satışların kamuoyu ile paylaşılması konusunda birçok kez çağrıda bulunduk. Maalesef iktidar bu çağrılarımızın hiçbirine cevap vermedi. Biz Deva Partisi olarak halkımız bize yönetim yetkisi verirse bu satışları şeffaf bir biçimde kamuoyuna açıklayacağımızı, bu satışlarla ilgili derhal bir idari ve hukuki inceleme başlatacağımızı ve elde edilen sonuçlar doğrultusunda tespit edilen yanlışların, hukuksuzlukların ve usulsüzlüklerin sonuna kadar takipçisi olacağımızı taahhüt ediyoruz."
Merkez Bankası'nın döviz rezervlerindeki 128 milyar dolar kaybına karşı HKP konuyu yargıya, CHP ve İYİ Parti de TBMM’ye taşımıştı. Muhalefet partileri il ve ilçe örgütlerine, reklam panolarına, köprülere ve meydanlara, ‘128 milyar dolar nerede?’ diye pankartlar asmıştı. Asılan pankartlarda AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan’a hakaret edildiği iddiasıyla bu pankartlar bazı illerde toplatılmıştı. Muhalefetin, Merkez Bankası rezervlerindeki kayba ilişkin gündeme getirdiği ‘128 milyar dolar nerede’ sorusuna AKP’li isimler farklı yanıtlar vermişti.
Erdoğan kimi zaman ‘salgında kullandık’, kimi zaman ‘yurtiçinde’, kimi zaman da ‘Merkez Bankası'nda’ yanıtını vermişti.
AKP Genel Başkan Yardımcısı ve Ekonomi İşleri Başkanı Nurettin Canikli, ‘bankada’, AKP Genel Başkan Yardımcısı Hamza Dağ ‘kasada’, AKP Grup Başkanvekili Mustafa Elitaş, ‘pandemide harcandı’, AKP Bingöl Milletvekili Cevdet Yılmaz, ‘buharlaşmadı’, Merkez Bankası Başkanı Şahap Kavcıoğlu ise ‘Döviz işlemleri, o günkü piyasa koşulları ve fiyatları çerçevesinde gerçekleştirilmiştir’ yanıtını vermişti.
Cumhuriyet